PROF. DR. NUSRET FİŞEK'İN KİTAPLAŞMAMIŞ YAZILARI - III
Eğitim, Tıp Eğitimi, Uzmanlık, Sürekli Eğitim ve Diğer Konulardaki Yazıları

 

Sayın Dekan, Değerlİ Konuklarımız, Sevgİlİ Öğrencİler*

       Bugün fakültemiz için, fakültemizi bitiren öğrencilerimiz için, aileleri için, toplumumuz için mutlu bir gündür. Bundan 5 yıl önce, 1961 yılında, kurulan yüksek okullarımız, geçen yıl ilk mezunlarını vermiş, 1965-1966 yılı haziran döneminde de yüksek hemşirelik, fizik tedavi ve rehabilitasyon, diyet, tıbbi teknoloji ve biyoloji dallarında 38 öğrencisini mezun ederek ülke hizmetine sunmuş bulunmaktadır.

       Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin tıbbi teknoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, diyet, yüksek hemşirelik ve biyoloji konularında uzmanlaşmış personel yetiştirmesi, gerçekten ülkemizin sağlık sorunlarının çözümü yolunda yapılan hizmetlerin en önemlilerinden biridir. Tarihin ilk çağlarında hekimler, eczacıya bile gerek duymadan tek başlarına sanatlarını uygulamaktaydılar. Bugün ise sağlığın sürmesi ve hastanın tedavisi hekimin tek başına yapamayacağı kadar karmaşık bir duruma gelmiştir. Tıp hizmetlerinde yeterli bir düzeye, gelişmiş ülkeler düzeyine, erişmek ancak bilgili ve ahenk içinde çalışan büyük bir ekibin yapabileceği iştir, tıpkı bir orkestrada olduğu gibi. Şefi olmayan, kemanı olmayan, flütü olmayan, hatta davulu ve çalparası olmayan bir orkestra olur mu ? Olamaz. Tıpkı bunun gibi hekimi, eczacısı, hemşiresi, laboratuar uzmanı, diyet uzmanı, fizyoterapisti olmayan bir sağlık hizmeti de olamaz. Bunlardan biri hizmetini yapamazsa, tıpkı ayrı tempoda çalan bir kemanın orkestrayı bozduğu gibi, hizmet bozulur. O halde sağlık hizmetlerinin de aynı ruh ve anlayışla ele alınması gerekir.

       Hekim sağlık hizmetleri orkestrasının şefidir. Nasıl orkestra şefinin keman çalması beklenemezse, hekimden de hemşirenin ya da diyet uzmanının yaptığı işi yapması beklenemez. Bununla birlikte orkestranın her bireyi bir müzik parçasını şefin direktifine göre nasıl çalıyorsa, sağlık ekibinde de herkes hekimin yönettiği şekilde hareket etmek zorundadır. Sonunda başarının onuru ve beğenisi sadece hekime değil, tüm ekibe ait olması doğal bir durumdur. Tıpkı başarılı bir konser veren orkestrada olduğu gibi.

       Sevgili öğrencilerimiz, meslek yaşamınızda ve ülke hizmetinde başarı gösterebilmeniz için ekip birliğini ve uyumu kurmaya zorunluluk vardır. Bunu kurmak için çalışınız, insanların tek başına çalışarak başarıya ulaşma dönemi geçmiştir.

       Her çağda ve her dönemde büyük adamlar bilime önem vermişler ve bilim adamlarının gösterdiği yolda yürümüşlerdir. Rastlantı sonucu büyük yerlere gelen küçük adamlar ise her şeyi kendi kafalarının içinde sanmışlar, kendilerine güvenmişler ve bilimden yardım istemeyi küçüklük saymışlardır. Atatürk’ün “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. İlim ve fennin gösterdiği yol dışında hareket cehalettir, dalalettir, ihanettir “ sözünü hiç unutmamanızı dilerim. Bilim nedir? Bilim, hiçbir ön fikre sahip olmadan yapılan gözlem ve deneylerden alınan sonuçlara göre hükme varma olgusu ve bu şekilde elde edilen bilgilerin tümüdür.

       Sevgili öğrencilerimiz, size fakültemizde yukarıdaki tanımın ışığı altında kendi uzmanlık dalınızla ilgili alanlarda bilgi verdik. Aynı zamanda ve bundan daha önemli olarak bilimsel yöntemin kullanılmasını ve nasıl öğreneceğinizi öğretmeye çalıştık. Çünkü, ancak bu şekilde size başarılı bir gelecek hazırlayabilirdik. Bilimin dinamik olduğunu unutmayın. Hiçbir bilim durağan değildir, daima değişir. Klasik öğretim dönemini bitirdikten sonra, yeni değişme ve gelişmeleri izlemeyen kişi kısa zamanda, değersiz bilgileri olan biri durumuna düşer. Kaldı ki, fakültemizde bulunduğunuz dört yıl gibi kısa bir zamanda meslek dalınızda bilinen ve hatta çalışacağınız iş yerinde bilinmesi gereken her şeyi de öğretmeye vakit yoktur. Burada yalnız bilimsel yöntem ve gelişmeniz için gerekli temel bilgileri aldınız. Bundan sonra yaşam okulunda, kendi kendinizin öğretmeni olarak öğrenmek ve gelişmek zorunda olduğunuzu asla unutmamalısınız.

       Ekip çalışmasının yanı sıra, daima değişen ve gelişen bilgileri sürekli olarak öğrenme zorunluluğu, ülkenin refah ve saadeti ve kişisel başarınız için insan sevgisine de gereksinmeniz olduğunu, birbirini seven ve birbirine yardım eden bir toplumda yaşamanız gerektiğini de anımsatmak isterim. Bunu başarmak için önce sizin sabırla, karşılık beklemeden birlikte yaşadığınız kişileri sevmeniz ve onlara yardım etmeniz gerekir. Bu davranışınız eninde sonunda, çevrenizde yaşayanların sizin gibi hareket etmesini gerçekleştirecektir. Bireyleri birbirini sevmeyen, birbirine yardım etmeyen toplumlar, insan toplumu olamaz. Bu onura layık değildir. Sevgi ve yardımlaşma arttıkça insanlığa yaklaşılır ve insanlığa yaraşan başarıya ulaşılır.

       Sözlerimi bitirirken size yaşam yolunun çok sert, yıpratıcı, yıkıcı ve iş başarmanın çok güç olduğunu da anımsatmak isterim. Bununla birlikte, tüm güçlüklere karşın, uğraş vermeli ve başarmalısınız. Size Atatürk’ün yaşam uğraşı için verdiği şu öğüdü tekrarlamak isterim: “ Bir işi başarmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen bunlara dayanacaksın. Önüne sonsuz engeller yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıtasız ve hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da başarını alkışlayanlara güleceksin “. Evet, Atatürk’ün gösterdiği yolda uğraş veriniz ve büyük adam olunuz. Profesör olmak, başbakan olmak, cumhurbaşkanı olmak büyük adam olmak değildir. Büyük adam olmak, ülkeye borcunu ödemek, insanlara hizmeti başarmaktır.

       Hepinize sağlık ve insanlığa hizmet yolunda üstün başarılar dilerim. Güle güle sevgili öğrencilerimiz.



* 1966-1967 öğretim yılı sonunda Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinden mezun olanlara yaptığı konuşma.

 

BAŞA DÖN.....ANA SAYFA.....SAYFA BAŞI