Milli Sağlık
Politikamız*
Çağımızda
hekimleri, kendi haklarının korunması kadar halkın sağlıklı yaşam hakkının
sağlanması da ilgilendirmektedir. Anayasamız, herkesin yaşamını beden ve ruh
sağlığı içinde sürdürmesinin sağlanması görevini Devlete vermiştir. (Anayasa
Madde 56 ). Devletin görevlerini yürütmekle yükümlü olan hükümetlerin herkese
gereksindikleri sağlık hizmetini veremedikleri de bir gerçektir. Bunun nedeni politikacı
ve yöneticilerin herkese sağlık hizmeti verilmesini kendilerine dert edinmemeleridir.
Eğer politikacılar herkesin nitelikli bir sağlık hizmetinden yararlanmasını gerçekten
isteselerdi, finansman, örgütlenme ve sağlık insangücü sorunlarının nasıl
çözüleceğine karar verirler ve yöneticileri bu kararları uygulamaya zorlarlardı.
Ülkemizde sağlık
hizmeti sunmada dar boğaz finansman yetersizliğidir. Avrupa’da hükümetler sağlık için
kişi başına yılda ortalama 780 dolar harcamaktadır. Türkiye’deki hükümetin ve
kamu kuruluşlarının (SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur dahil) sağlık harcaması 12
dolara eş değerdedir. Sağlık hizmetlerinde üç finansman modeli vardır: 1.Sağlık
hizmetlerinden yararlanan parasını öder; 2.Herkes Sağlık sigorta kurumuna prim öder.
Sağlık harcamalarını sigorta karşılar, 3. Sağlık harcamalarını hükümet karşılar.
Sınırlı
finansman kaynağıyla iyi sonuç alabilmek için kurulacak örgütün tek modeli vardır.
Üç basamaktan oluşan bu modelin birinci basamağı hastanın ilk başvuracağı
sağlık ocağı, dispanser, işyeri hekimi ve muayenehanelerdir. İkinci basamak
hastanelerden ve üçüncü basamak tıp merkezlerinden (tanı ve tedavi için yüksek
teknolojik olanak gerektiren hastalıklar için) oluşur. Bu basamaklar tam bir
işbirliği içinde çalışır ve hasta ikinci ve üçüncü basamağa, birinci
basamaktan süzülerek geçer.
Örgütlenmede
politika kararları birinci basamak için önemlidir. İlk politika kararı hastaların
sağlık hizmetinden hekime ücret ödemeden yararlanıp yararlanamayacağı ve hastalara
hekim seçme hakkının tanınıp tanınmayacağıdır. Bu hakkın tanınması hastaların
muayenehane hekimlerini de seçebilmesi ve hastanelerin tüm muayenehane hekimleriyle işbirliği
yapması anlamına gelir.
Örgütlenmede
önemli ikinci politika kararı, birinci basamakta hizmetlerin-özellikle koruyucu
hekimlik hizmetlerinin- tek amaçlı mı ( unipurpose ), çok amaçlı mı ( multipurpose
) olacağıdır. Tek amaçlı örgütlere örnek her hizmet -örneğin AÇS, Sıtma,
Verem, Aile Planlaması v.b.gibi hizmetler- için ayrı örgüt kurmaktır.
Örgütlenmede üçüncü önemli konu,
örgütte sağlık meslek mensuplarının yapacağı görev ve alacakları sorumluluk
ilkelerinin saptanmasıdır. Örneğin, bir hemşire veya ebe AÇS hizmetlerinde ne kadar
sorumluluk alacaktır?
Sağlık insangücü
politikası, yetiştirme ve istihdam politikalarından oluşur. Sağlık insan gücü
politikasının önemli ögeleri şunlardır: 1.Sağlık mesleklerinin saptanması,
2.Sağlık personeli yetiştiren kurumlarda eğitim standardı, 3.Ülkenin gereksinme
duyduğu hekim ve diğer sağlık personelinin sayısı, 4.İşyeri seçme hakkı,
5.Kamuda çalışan hekimlerin ve diğer sağlık personelinin alacakları ücret, özlük
işlerinde güvence, tam süre çalışma, 6.Sağlık meslek mensuplarının birlik,
dernek ve sendika kurma hakları ve bu kuruluşların yaptırım gücü, 7.Sağlık
personelinin ve özellikle hekimlerin sürekli eğitimin yürütülmesi.
Yukarıdaki
politika seçenekleri ışığında ülkemizde Türkiye’nin Milli Sağlık politikası
var mı yok mu sorusunun yanıtı aranabilir. Yasama organı 1961 yılında saptadığı
sağlık politika kararları ışığında Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi
hakkındaki yasayı kabul etmiştir. Bu yasaya göre finansman devlet bütçesinden karşılanacaktır.
Hastalar bakım için ücret ödemeyecektir. Temel örgüt sağlık ocakları ve
hastanelerden oluşacaktır. Sağlık ocaklarında hekim, hemşire ve ebeler evde ve
ayakta tedavi ile tüm koruyucu sağlık hizmetlerini yürüteceklerdir. Sağlık
kuruluşları tek elden yönetilecek ve her birim birbirini destekleyecek ve tamamlayacaktır.
İl içinde sağlık teşkilatı bir bütün olacak ve sağlık müdürü teşkilatın
amiri olacaktır. Sağlık personelinin çalışma yerini seçme özgürlüğü vardır.
Kamu sektöründe çalışmayı yeğleyen hekimler tam süre çalışacaktır. Hekimlere
kamu sektöründe çalışmayı özendirecek ücret ve güvence verilecektir. Bu yasanın -personele ödenecek ücretler ve tam süre çalışma
ile ilgili hükmü dışında -tüm hükümleri yürürlüktedir.
Sorunumuz sağlık
politikamızın olmayışı değil, halkın sağlık yaşamına saygı duyan ve bu hakkın
sağlanması için kararlı bir hükümetimizin olmayışıdır.
* T.T.B.Haber Bülteni,
Sayı:21, Ekim-Kasım-Aralık 1989
|