Türkiye’de Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Üzerinde Çalışmalar*
1.Giriş:
Bu yazının
amacı, ülkemizde sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesiyle ilgili çalışmaların
gelişimini ve kurulmasına çalışılan düzenin toplum üzerindeki beklenen etkilerini
gözden geçirmektir. Konuya girmezden önce, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi
deyiminden ne anladığımızı açıklamak yerinde olacaktır. Çünkü bu deyim, değişik
yerlerde, değişik zamanlarda ve değişik kişiler tarafından farklı olarak
kullanılmıştır.
Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, bu hizmetin bireyler için kişisel kazanç kaynağı
olmaktan çıkarılmasını, varolan olanaklardan herkesin eşit şekilde
yararlanmasını, sağlık hizmetinden yararlanmanın kişilerin parasal olanaklarıyla
sınırlandırılmamasını, hizmetin devlet eliyle yürütülmesini ve belirli bir
programa göre geliştirilmesini sağlayan bir düzenin kurulması demektir. Her kurulan düzen,
başka kural ve düzenlerle çerçevelendiği ve uygulandığı zaman sağlanacak
başarı, birçok etmenlere bağlı olduğu için, sağlık hizmetlerinin
sosyalleştirilmesine değinirken bununla ilgili önemli hususlara da işaret etmek
gerekir.
Sağlık
hizmetlerinin bireyler için kişisel kazanç kaynağı olmaktan çıkarılması çabası,
hiçbir zaman bir hastanın yapılacak harcamaları yüklenerek istediği hekime gitme hürriyetini
ve bir hekimin -istediği takdirde- yasa ve meslek ahlakı kuralları içinde ve istediği
yerde çalışma özgürlüğünü zedelememelidir.
Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi yasasının uygulanmasında, insanların psikolojik
eğilimlerine aykırı olarak hareket edilmemesi de önemli bir noktadır. Kimi insanlar
kendilerine yapılan bir hizmetin değerini çoğu kez ödedikleri parayla ölçerler.
Tümüyle parasız yapılan hizmetleri aşırı derecede ya da kötü bir şekilde
kullanma eğilimindedirler. Bunun için halkın parasal olanaklarını zorlamadan
sosyalleştirilmiş hizmetlerde de -prim ve vergilerden başka- hizmet karşılığı
ücret alınarak bu sakıncaların önlenmesi düşünülebilir ve bu uygulama sosyalleştirme
ilkesini zedelemez. Örneğin, İsveç’te, hasta muayene ücretinin dörtte birini
kendisi öder; İngiltere’de reçeteye yazılan her ilaç için belirli bir ücret alınır.
Kamu
hizmetlerinin sosyalleştirilmesine karşı yükselen en önemli itiraz, kişisel
yarışmayı ortadan kaldırarak hizmetin nitelik yönünden düşmesine ve pahalıya
malolmasına yolaçmasıdır. Kanaatimizce, bu sosyalleştirmenin temelinde yatan bir hata
değil, uygulamasından doğan bir hatadır. Özgürlük rejiminin ve özel teşebbüsün
geçerli olduğu bir ülkede sosyalleştirilmiş bir hizmetin başarıya ulaşması için,
bu örgütün serbest piyasa ile en nitelikli elemanları içine alacak şekilde
yarışabilmesi ve bu elemanlara güvenilerek onlara hareket serbestliği tanıyan ve
başarısız olanların en kısa sürede görevden uzaklaştırılmasını sağlayan
mevzuatın kabulü gerekir. Bu hizmet, bu koşullar yerine getirilerek
sosyalleştirildiği takdirde kesinlikle başarılı olur. İngiltere’de sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin uygulanması ve sonuçları bunun en iyi örneğidir.
Üzerinde
durulması gereken başka bir nokta da gelişmekte olan ve bir yığın ekonomik
sorunları olan bir ülkede sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi uygulamasının
ekonomik gelişme ve mali olanaklara koşut olarak yürütülmesidir. Sağlık
hizmetlerinin geliştirilmesi projesi ekonomik planlamanın bir bölümü olmalıdır.
Ekonomik olarak gelişmemiş bir ülkede ekonomik gelişme planlarının düşünüldüğü
gibi sonuç vermesi olanaksızdır. İlk çağlarda Antalya ovasındaki uygarlığı
yokeden sıtmadır. Sıtma denetim altına alınamadığı takdirde, dünyanın en verimli
bölgelerinden biri olan Antalya ovasında yaşayanların ekonomik yönden kalkınamayacağı
gerçektir.
2.Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesinin Tarihçesi:
Ülkemizde sağlık
hizmetlerinin devlet eliyle yürütülmesinin geçmişteki gelişmesini, yukarda
belirtilen tanım ve etmenleri gözönüne alarak incelersek, bugünkü durum ve sağlık
hizmetlerinde reform yapılması gereği daha iyi ortaya çıkar.
Türkiye’de hükümetin sağlık hizmetlerini yüklenmeye
başlaması, 1871 yılında yayınlanan İdare-i Umumiye-i Tıbbiye Nizamnamesi ( Genel
Sağlık İdaresi Tüzüğü ) nin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu tüzük,
yoksul hastaların muayene ve tedavisini sağlamak amacıyla çıkarılmıştır. Hükümet,
serbest çalışan hekimlere belirli bir ücret ödeyerek bu hizmeti gördürmek yoluna
gitmiştir. Zenginlerle aynı derecede olmasa bile, yoksul hastalara -gönüllü kuruluşların
ve bireylerin yardımlarının yanısıra- bir kamu hizmeti olarak, muayene ve tedavi
hizmeti sağlamak istemiştir. Bu girişimde sosyalleştirmenin tüm koşulları
bulunmamakla birlikte, bunun ülkemizde sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde ilk
adım olarak kabulü yerinde olur. Ancak, parasal güçlükler nedeniyle, bu tüzük
hükümlerine uygun olarak ülkenin her yerinde hekimler hizmete alınamamıştır.
Sonraki yıllarda giderek illerde hastaneler açılmış ve kimi yerlerde sınırlı
ölçüde bir cinsel hastalıklarla savaş örgütü kurulmuştur.
Devlet eliyle
yürütülen sağlık hizmetlerinde ülkenin gereksinmesi olan gelişme Cumhuriyetin
kurulmasıyla başlar. Bu dönem hekim sayısını artırmak ve hekimleri yurdun her
yanına göndermek için yoğun çabalar harcanmış, ülkenin sağlığını tehdit eden
sıtma, frengi, trahom gibi özel hastalıklarla savaş için özel örgütler kurulmuştur.
Bu savaş kuruluşları, hizmetlerini halka ücretsiz ve eşit olarak sunmuş ve ülkede
bu hizmete gereksinme duyulan en uzak köylere kadar gidilmiştir. Bu nedenle savaş
hizmetleri Türkiye’de sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinin ilk başarılı örneği
olmuştur. Bu dönemde de hastaların tedavisinde yine eski sistem sürdürülmüş,
parası olanlar ücretli, yoksul olanlar ise ücretsiz olarak muayene ve tedavi edilmiştir.
Gerek savaş, gerekse muayene ve tedavi hizmetleri yine serbest meslek sahibi hekimler
tarafından, hükümetçe ödenen belirli bir ücret ya da maaş karşılığı yürütülmüştür.
Cumhuriyet
hükümetlerinin sağlık alanında yaptıkları hizmeti ve gelişmeleri küçümseme
olanağı yoktur. Bununla birlikte bu dönemde her tür sağlık hizmetinin
geliştirilmesi, mali olanaklarla eşgüdümlü bir plana bağlanmamış, hizmetlerin yürütülmesi
için en önemli gereksinme olan yeter sayıda ve nitelikli yardımcı personel
yetiştirilmesi hemen hiç ele alınmamıştır. Bu dönemde hastanelerde yatak sayısının
artırılması, sağlık merkezleri inşası gibi amaçlara yönelik sağlık
planlarının hazırlandığını görüyoruz. Parasal olanakların sınırlı olması ve
yapılan planlarda her çeşit sağlık hizmetinin bir bütün olarak ele alınmaması yüzünden
bu planların sağlık düzeyimiz üzerindeki etkisi beklendiği kadar doyurucu
olmamıştır.
27 Mayıs 1960
devriminin gerçekleştiği günlerde, ülkemizde sağlık örgüt ve hizmetlerinin durumu
şöyledir: Kamu sektörüne dahil her kurumun ayrı bir sağlık örgütü kurması
nedeniyle yatırım ve işgücü kaybına bağlı olarak Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığı (S.S.Y.B.) nın bile her önemli sağlık sorunu için ilçe ve köylere
kadar uzanan birbirinden ayrı örgüt kurmuş olduğunu; sağlık personelinin ülke
yüzeyinde adil bir oranda yayılmadığını; yatak sayıları az olduğundan, tedaviyi
çok pahalıya maleden yataklı kuruluşların kurulmuş olduğunu; hekimlerin yeni tıp görüşlerine
uygun olarak toplumcu bir görüşle yetiştirilmediklerini; evde tedavi örgütünün
planlanmadığını; tedavi hizmetiyle ana ve çocuk sağlığı gibi en önemli sağlık
hizmetlerinin köylere kadar götürülmediğini; S.S.Y.B.Merkez örgütünün hizmeti iyi
bir şekilde yürütecek durumda olmadığını ve hizmetin merkezi yönetim sistemi
yüzünden çok aksadığını görürüz.
Bu durum,
Cumhuriyet Hükümetlerinde sağlık yöneticilerinin hatalarından değil, bunların
uymak zorunda oldukları yasa ve tüzüklerin yetersizliğinden ve hükümetlerin her tür
faaliyeti içine alan iyi bir çalışma planı yapamamalarından ileri gelmiştir.
Sağlık hizmetleri alanında bir atılım yapabilmek için hizmetleri bir elde toplamak;
sağlık personelinin ülke yüzeyine dengeli dağılımına engel olan nedenleri
gidermek; az sayıda yatağı bulunan tedavi kuruluşlarından vazgeçerek etkin
müesseseler kurmak; yönetim sistemini bölgeselleştirmek ve köylere kadar ulaşabilen
evde tedavi örgütü oluşturmak gerekiyordu. İşte sağlık hizmetlerinin
sosyalleştirilmesi hakkındaki yasa bu gereksinimlerin ürünüdür.
S.S.Y.B.’nda,
sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi konusunda bir yasa tasarısı hazırlanması için
çalışmalara Milli Birlik Komitesi (M.B.K.) Sosyal Komisyonundan 20 Temmuz 1960
tarihinde alınan bir yazı üzerine başlanmıştır. Bu yazıda, sosyal komisyon,
ülkemizde sağlık işlerinin bir kamu hizmeti durumuna getirilmesi için rapor hazırlanmasını
istiyordu. Bakanlık tarafından M.B.K. ne sunulan rapordan(2) sonra, sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi için bir program hazırlanmasını isteyen M.B.K.ne,
kesin bir program hazırlanmasının mali olanakların bilinmesine bağlı olduğunu ve
sağlık hizmetlerine ayrılacak parasal kaynaklar ve halka yüklenecek parasal
yükümlülükler bilinemediğinden, S.S.Y.B’nın değişik şıkları gözönünde
tutarak üç çeşit çalışma planının teklifi uygun görülmüştür.(3) M.B.K.Sosyal
Komisyonu önerilen planlar arasından, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesini amaçlayan
program üzerinde çalışmaların derinleştirilmesini ve bu esaslara göre bir yasa
tasarısı hazırlanmasını istemiştir. S.S.Y.B.’nda yasa tasarısının
hazırlanması üç ay sürmüştür.(4) M.B.K., hükümet tarafından önerilen ve sağlık
hizmetlerimizde bir devrim yaratan yasayı 5 Ocak 1961’de gündemine almış ve kimi
değişikliklerle kabul etmiştir.(5)
3-Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Kanunu:
Sağlık
hizmetlerini sosyalleştirme yasasını iyice incelemeden sadece adına bakarak fikir yürüten
kimi çevreler, Türkiye’de kısa zamanda sağlık hizmetlerinin her türlü harcamalarının
hükümet tarafından yapılacağını zannederek bu yasanın ülke koşullarına uygun
olmadığını ve uygulanamayacağını ileri sürmektedirler. Oysa ki yasa, sosyalleştirmeyi,
vatandaşların sağlık hizmetlerinden ücretsiz ya da kendisine yapılan masrafın bir
kısmına katılmak suretiyle eşit şekilde yararlanmaları olarak tanımlanmakta; hekim
ve eczacıları hükümetin sağladığı hizmet düzeyinden daha iyi kuruluşlar kurmak
ve herkese, ücretini ödemek koşuluyla, bu kuruluşlardan yararlanma hakkını
tanımakta; prim olarak kimi hizmetlerin sigortalar tarafından sağlanabileceğini
olanaklı kılmaktadır. Yasa sadece sağlık hizmetlerinin gerektiği şekilde
planlanmasına ve gelişmesine engel olan diğer yasalardaki hükümleri değiştirmekte;
olanakların köy ya da kentte, doğu ya da batıda herkese aynı şekilde
sağlanmasını; binlerce insanın ölümüne neden olan hastalıkları önlemek dururken
seyrek görülen hastalıklar için pahalı kuruluşlar kurulmasını önlemekte; sağlık
yönetimi için yeni ilkeler koymakta ve ülke koşullarına uygun bir sağlık planı
hazırlanmasını olanaklı kılmaktadır. Sağlık hizmetlerini sosyalleştirme
yasasının önemli hükümleri şunlardır:
a- Sağlık Hizmetleri Programa Bağlanacaktır:
Bu yasanın 1., 17. ve 21.maddeleri bir sağlık planı hazırlanmasını öngörmekte ve
17.maddesindeki hükümle de hazırlanan planın yürütülmesi için gerekli koşullar
sağlanmadan uygulamaya geçilmemesini de hükme bağlamış bulunmaktadır.
b- Herkes Sağlık Hizmetinden Eşit Şekilde
Yararlanacaktır: Bugün köylünün kentli kadar, doğu illerinin batı illeri kadar
sağlık hizmetlerinden yararlandığını kimse savunamaz. Şimdiye kadar sağlık bütçemizin
kullanılışında da bu eşitliği sağlayacak köklü tutumlar görülmemiştir.
Yasanın 2.maddesindeki bu hüküm, önümüzdeki yıllarda bütçe yaparken hükümetleri
sınırlı bir parayla nasıl eşit hizmet sağlanabileceğini düşündürmek ve buna bir
yol bulmak zorunda bırakacaktır.
c- Sağlık Örgütü İl İçinde Yönetsel (İdari)
Taksimata Uymayacaktır: Böylece personelin çalıştırılması yönetsel amirlerden sağlık
amirlerine aktarılmış olacaktır. ( Madde 2 ve 25 ). Ülkemizde yönetsel örgüt daha
çok güvenlik noktasından ele alınarak yapılmıştır. Böyle bir hüküm konulmasının
nedeni, sağlık örgütünün nüfus temeli gözönüne alınarak ve tümüyle teknik
olan bu yönetsel hizmetin yürütülmesini gerçekleştiren sağlık personeli üzerinde
sağlık amirlerinin otoritesini sağlamaktır.
d- Sağlık Örgütünün Temeli Sağlık
Ocaklarıdır: Sağlık ocakları kurulunca, hükümet tabiplikleri kaldırılacaktır
(Madde 2, 10 ve 33). Sağlık hizmetlerinin ucuza mal edilmesi için, sağlık
örgütünün birleştirilmesi gerekir. Hizmetler tek elden yürütüldüğü zaman bir
hekime yeterli sayıda yardımcı sağlık personeli verilse bile, 5-10 bin nüfustan
fazla bir bölge verilirse hizmetin yeter derecede yürütülmesi olanaksızdır. Bu
nedenle, yönetsel taksimata uymayan sağlık örgütünden vazgeçilerek modern ilkelere
uygun olan nüfus esasına dayalı örgüte dönülmesi sağlanmıştır.
e- Sağlık Örgütünde Çalışan ,Personel
Serbest Meslek İcra Edemiyecektir: Hükümet, sağlık personelini sözleşme ile çalıştıracak
ve sözleşme ücretlerini saptamakta serbest olacaktır (Madde 3, 19 ve 26). Sağlık
örgütünde uyum, hekimlerin ülke içine uygun bir oranda dağılmasını sağlamak ve
varolan sağlık kuruluşlarını verimli olarak işletebilmek için tek çıkar yol,
hekimi hem memur ve hem de serbest meslek sahibi statüsünden çıkarmaktadır. Sağlık
hizmetlerini sosyalleştirme yasasında kabul edilen bu hüküm, hizmette devrim yaratan
ve ülkemizde sağlık hizmetlerinin gelişmesini güvence altına alan hükümdür.
f- Kamu Sektöründe Hizmet Almak İstemeyen
Hekim Serbest Meslek İcra Edebilir ve Kişi, Ücretini Ödemek Koşuluyla, İstediği
Hekime Başvurabilir ( Madde 4 ve 5 ): Böylece, sosyalleştirme sırasında kişinin
özgürlüğü gereksiz yere zedelenmemiş olmaktadır.
g- Sağlık Örgütlenmesinde Birkaç İlden
Oluşan Bölgeler Kurulur (Madde 9): Bugün yönetimde merkeziyetçi görüşten ayrılmak
ve ülkeyi 4-5 ilden oluşan bölgelere ayırmak, Bölge Sağlık Müdürlüklerine
S.S.Y.B.’nin birçok yetkisini devretmek zorunluluğu vardır.
h- Halkla Sağlık Örgütü Arasında
İşbirliği Geliştirilecektir (Madde 23): Halka sunulan hizmette onların işbirliği ve
anlayışı, bu hizmeti sunan örgütü kendi örgütü olarak kabul etmesi bugüne kadar
ihmal edilen psikolojik bir noktadır. Bu yasada sağlık hizmetleri sosyalleştirilirken
halk ve örgüt mensuplarının yan yana geldiği kurullar göz önüne alınarak yönetime
yeni fikirler aşılamak istenmiştir.
i- Yönetime, ülkenin bir bölümünde bir
inceleme bölgesi kurarak deneyim yapmasına izin verilmiştir (Madde 18 ): Bugüne kadar
ülkemizde kurulan örgütlerde ve bu örgütlerin mevzuatının hazırlanmasında
deneyimciliğe hemen hemen hiç yer verilmemiştir. En deneyimli kimselerin bile masa
başında alacağı kararların uygulamada aksadığı görülmektedir. Bu aksama,
milyarlara mal olan bir planın uygulanmasıyla ilgili olduğu zaman, deneyimciliğe yer
vermemekle yapılacak zararın ne kadar büyük olacağı bellidir. Bu nedenle, yönetime
deneyimciliği getiren bu hüküm, devrimci bir atılımdır.
j- Türkiye’de Kamu Sektöründeki Kurumların
Sağlık Hizmetleri Tek Elde Toplanacak ve S.S.Y.B.’na Başka Kurumların Sağlık
Personeli Kadrolarını Denetleme Yetkisi Tanınacaktır ( Madde 7 ve 8): Bugün her
devlet kuruluşunun ayrı bir sağlık örgütünün olması ekonomik bir kayba neden
olmaktadır. Her olanağı büyük bir tasarrufla kullanmak zorunda olduğumuzdan bunu
zorunlu saymak gerekir.
k- Sağlık hizmetlerini kademeli olarak
sosyalleştirmeden önce personel yetiştirme, koruyucu hizmetleri geliştirerek hizmetin
maliyetini düşürme olanaklarını sağlamak amacıyla uygulama bölgeleri dışında da
sağlık personelinin tümüyle hükümet hizmetine bağlanmalarını öngörmektedir
(Madde 19): Sağlık hizmetlerini sosyalleştirme yasasını yürütebilmek için yeter
derecede personel yetiştirmek ve verem, cüzzam, sıtma gibi korunulması olanaklı
hastalıkları koruyucu önlemler alarak en düşük düzeye indirmek suretiyle sağlık
hizmetini ucuza maletmek zorunluluğu vardır. Çünkü, serbest hekimlik uygulamalarıyla
bağdaşamayan bu hizmetler ülkemizde hiçbir zaman gerektiği şekilde yürütülememiştir.
Yasanın bu hükmü S.S.Y.B.’na bu olanağı vermektedir.
l- Hastalara Parasız Olarak Hangi İlaçların
Verileceğini Saptama Yetkisi S.S.Y.B.’na tanınmıştır (Madde 16):
Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinde ilaç israfı büyük bir sorundur. Gerek bunu
önlemek ve gerekse büyük bir toplam tutan ilaç harcamasını ayarlayarak sağlık
planını mali olanaklarla uyumlu bir duruma getirmeyi amaçlayan bu hüküm, bütçe düşüncesiyle
yasanın yürütülememesi olasılığını önlemektedir.
m- Belediyelerin Sağlık Alanındaki
Sorumlulukları Azaltılmakta Ve Yalnız Çevre Sağlığı Hizmetleriyle
Sınırlandırılmamaktadır (Madde 33): Belediyelerimizin gelirlerinin sınırlı
olmasına karşın yasalarla kendilerine yükletilen sağlık hizmetleri çok çeşitlidir.
Bu nedenle gıda kontrolu, su, kanalizosyon ve temizlik işleri gibi hizmetler
ödeneksizlik yüzünden yürütülememektedir. Bu hüküm ile belediyelerin sorumluluğu
azaltılmakta ve kendilerine en önemli sağlık görevlerinden çevre sağlığı
işlerini düzeltmek için daha fazla olanak sağlanmaktadır.
n- Tedavi ve Koruyucu Hekimlik Kurumları
Birbirlerini Tamamlayan Kurumlar Olarak Ele Alınmıştır (Madde 11-12): Gelişmiş
ülkelerde son on yıl içinde tedavi kuruluşlarına koruyucu hizmetlerde sorumluluk
verilmeye başlamıştır. Bu yasa, bu hususu da hükme bağlamıştır.
o- Hastaların Sağlık Kuruluşlarına Başvuru
Şekilleri ve Ücretsiz Hizmetten Yararlanma Olanakları Bir Düzene Bağlanmıştır
(Madde 13, 14 ve 27): Böylece verimli çalışmaya olanak hazırlanmakta ve hastanelerde
sadece tıbbi hizmetleri ücretsiz yaparak hastane giderlerinde önemli bir yer tutan
yemek ve yatma harcamalarını hastalardan almak olanakları sağlanmaktadır.
4.Sağlık
Planı:
Ülkemizde sağlık
hizmetlerinin her yönünü kapsayan bir plan hazırlanması için çalışmalara,
sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi yasasının yayınlanmasından sonra
başlanmıştır. Bu husus için istenilen teknik yardım önerisini İngiliz Hükümeti
uygun karşılamış ve Sağlık Bakanlığı eski müsteşarı Sir John A.Charles Şubat
1961’de Türkiye’ye gelmiştir. Gerek Sir John, gerek Türk uzmanlarının çalışmaları
sonucunda planlar hazırlanmış ve bir karara bağlanması için Devlet Planlama
Örgütü’ne (D.P.Ö.) gönderilmiştir.(6) D.P.Ö’nün, anahatlarını kabul ettiği
bu plana göre, sağlık hizmetleri aşağıdaki öncelik sırasına göre ele alınacaktır.
a- Birinci Dönem:
(1) Bakanlık merkez örgütünün güçlendirilmesi ve özellikle
sosyalleştirme planının hazırlanması ve uygulanması için gerekli özel dairenin ve
planlama dairesinin hemen kurulması,
(2) Ülke içinde ve çeşitli hizmet konularında sağlık
personelinin iyi bir şekilde dağıtılması,
(3) Nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi,
(4) Tıp Fakülteleri öğretim üyelerinin serbest meslek icra
etmelerinin önlenmesi,
(5) Halk sağlığı akademisinin kurulması, ana ve çocuk sağlığı,
verem, trahom, frengi, cüzzam gibi sosyal hastalıklar ve diğer bulaşıcı
hastalıklarla savaş, çevre sağlığı hizmetleri, halk beslenmesi, diş sağlığı,
sağlık eğitimi, istatistik hizmetleri gibi halk sağlığı hizmetlerinin
geliştirilmesi ve bu hizmetlerin verimli olabilmesi için örgüte yeterince motorlu
araç sağlanması,
(6) Sağlık laboratuvarlarının geliştirilmesi,
(7) Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi yasası gereğince
bir pilot bölge kurulması,
(8) Köylere kadar yayılan bir sağlık örgütünün hızla
oluşturulması,
(9) Örgütün malzeme ve ilaç gereksinimini, bina ve malzeme tamir
ve bakım hizmetlerini düzenleyecek depolar ve tamirhaneler kurulması.
b- İkinci Dönem:
(10) Hastane yatak sayısının on bin nüfusa 30 yatak düşecek
şekilde artırılması,
c- Üçüncü Dönem:
(11) Ayakta tedavi edilen hastalara ilaç ve rehabilitasyon araçlarının
bedava verilmesi.
Yapılan
hesaplara göre, hastane yataklarının artırılması ve parasız ilaç verilmesi sağlık
planının ilk dönemi içine alınmazsa tüm ülkeyi kapsayan bir örgütün kurulması
1.2 milyarlık bir yatırım yapılmasını ve harcama bütçesinin de giderek artırılmasıyla
örgütün tamamlandığı zaman bir milyar liraya (1971 yılında bütçenin yüzde
yedisi) çıkarılmasını gerektirir. D.P.Ö.bu miktarda bir ödeneğin 10-15 yılda
sağlık hizmetlerine ayrılmasını olanaklı bulmuş ve böyle bir planın yürülüğe
konmasını önermiştir. Hastane yataklarının iki kat artırılması ve parasız ilaç
verilmesi ise, yatırım ve harcama bütçesinin iki kat artırılmasını gerektirir.
Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi yasasına göre sağlık örgütünde temel ünite sağlık
ocaklarıdır. Bir ocak 5.000-10.000 nüfusa hizmet etmek üzere kurulmuştur. Her ocakta
bir hekim ve iki yardımcı sağlık personelinden oluşan gezici bir ekip hizmet
sunacaktır. Ayrıca bir ocak bölgesi 3-4 sağlık evi bölgesine ayrılacak ve bu bölgelerde
de köy ebe-hemşireleri hizmet edecektir. Tüm Türkiye’de köy ve kentlerde toplam
2.700 sağlık ocağının kurulması gerekir ki bunun için 435 milyon liralık bir
yatırım yapılmalıdır ve harcama bütçesi de giderek artırılacağından,
örgütlenme tamamlandığı zaman 200 milyon liraya yükselmiş olmalıdır. Bu örgüt,
sağlık merkezlerinin koruyucu hekimlik üniteleri ve laboratuvarlar kurularak
desteklenirse, köy ve kentlerde sağlık sorunlarının en önemlileri çözümlenmiş ve
sosyalleştirmenin amacına yaklaşılmış olunur. Bu ikinci kısmın mali portresi de
sağlık ocaklarının mali portesi kadardır.
Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde ilk dönemde ele alınması gereken başka
programlar, yardımcı sağlık personeli okulları ve işletilmesi (8), depo ve tamirhane
örgütü kurulması (9), bölge laboratuvarları (10) ve bölge sağlık müdürlüklerinin
oluşturulmasıdır. Bu başka programların gerçekleşmesi için 165 milyon liralık
yatırım ve inşaatlar tamamlandığı zaman yılda 90 milyon liralık bir harcama bütçesinin
kabulü gerekir. Bu programlar içinde en önemlisi okul ve eğitim programıdır.
Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde yeter sayıda ve nitelikli personel
sağlanması, sınırlı parasal olanakların sağlanmasından bile daha güç sorundur.
Sağlık
planının birinci döneminin uygulanmasında yukarda belirtilen, hastaların hastane ve
ilaç harcamaları için halktan prim ya da hizmet karşılığı alınacak ücretler ile
işletilecek bir sağlık sigortası örgütünün kurulması gereklidir. Böylelikle hem
halkın bu gereksinmesi karşılanacak ve hem de ikinci dönemde uygulamaya geçmek için
ortam daha uygun bir duruma getirilmiş olacaktır.
5.Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesinin Toplum
Üzerinde Beklenen Etkileri:
Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi hakkındaki yasanın ülkemizde başarıyla
uygulanmasının ekonomik ve sosyal gelişme üzerinde çeşitli etkileri olacaktır.
Bunlar arasında insan sağlığı, ekonomik gelişme, nüfus ve hekimin hizmetleri
üzerindeki etkiler en önemli olanlarındandır.
a- İnsan Sağlığı Üzerine Etkisi: Yaşayan
insana -yeni doğmuş bir çocuk, işini gücünü kaybetmiş bir sakat olsa bile- büyük
önem vermek, onun acılarını dindirmek ve onu ölümden kurtarmak için çalışmak,
uygar bir devlet olmanın ilk koşuludur. Bu yasa hükümete bu hizmeti yapma olanağını
hazırlayarak en uzak köyde yaşayan bir vatandaşımıza bile, geçmiş yıllara göre,
yaşamının ve sağlığının güven altında olduğunu duyuracaktır.
b- Ekonomik Gelişme Üzerine Etkisi: Her
ekonomik kalkınma planının hedefi insanın refah ve saadetini sağlamak ve her ekonomik
faaliyetin yürütücüsü de -yöneticisinden işçisine kadar- insan olduğundan, çalışmak
isteği olmayan, ne yapacağını bilmeyen insanlarla en parlak planların bile düşünüldüğü
kadar verimli olmayacağını gözönüne almak gerekir. Bu nedenle az gelişmiş
ülkelerde ekonomik planlar hazırlanırken bireylere çalışma gereksinmesini
hissettirecek, ne için ve nasıl çalışacağını öğretecek ve her şeyin üstünde
onları inandıracak, onlarda yeni bir yaşam biçiminin alışkanlıklarını
oluşturacak önlemlere yer vermek zorunluluğu vardır. Bunun tek yolu da halk
eğitimidir. Köylük bölgelerde halk eğitiminde en önemli rolü olanlar öğretim,
sağlık ve tarım personelidir. Sağlık personeli halk eğitiminin temel direğidir.
Çünkü halk eğitimi ancak sözü geçen ve inanılan kişiler tarafından kolaylıkla
ve başarıyla yapılabilir. Hiçbir çıkar beklemeden çalışan ve bulunduğu bölgede hemen her ailenin bir ya da bir kaç
bireyinin acısını dindirmiş ya da ölümden kurtarmış bir hekimin, bir hemşirenin,
bir ebenin, bireylerin harekete
geçirilmesinde ve yeni fikirlerin kabul ettirilmesinde önemli bir baskı grubu olacağı
doğaldır. Sağlık örgütünün eğitim yoluyla yapacağı bir başka hizmet de, öğretmenin
köyde huzur içinde çalışmasını sağlamaktır.
Sağlık hizmetlerinin gelişmesi, insanın işgücünün
artmasına da neden olur. Tarımsal ya da sanayi ile
ilgili her faaliyet insan gücüne gereksinme duyar. Bu faaliyetlerin veriminde rol
oynayan en önemli etmen -çalışma ne kadar makineleşirse makineleşsin- insan gücüdür.
Bu nedenle insanın iş gücünü artırmak en ileri ülkelerde bile çok önemli bir
sorundur. İnsan gücü üzerinde olumsuz etkileri
bulunan etmenlerin başında ortalama ömrün kısalığı, hastalıklar ve beslenme
yetersizlikleri gelir. Beslenme sadece bir besin üretimi sorunu değildir. İnsanlar
alışmadıkları besinleri -sağlıkları ve işgüçlerinin artması için gerekli olsa
da- yemezler. Besin alışkanlıklarını değiştirmek için planlı bir sağlık
eğitimi çalışmasının yıllarca uygulanması gerekir.
En pahalı yatırım olan insanın, çalışma süresini
uzatmak, hastalıklarıyla savaşmak, hasta olanları kısa sürede tedavi ederek sağlığına
kavuşturmak ekonomik gelişmeye yapılan hizmetlerdir. Sağlık hizmetlerinin
sosyalleştirilmesi, az gelişmiş yerlerde yaşayan vatandaşlarımızı daha iyi bir
yaşam düzeyine ulaşmaları için çaba
harcamaya özendirecek bir baskı grubunu bu toplumlara sokmak ve insan gücünü etkin kılacak
çalışmalar yapmak suretiyle ekonomik gelişmeler üzerinde olumlu etkiler yapacaktır.
c- Nüfus Üzerine Etkisi: Başarılı bir sıtma
savaşı, ülkemizde nüfus artış hızını %1,7’den %3’e çıkarmıştır.
Hıfzıssıhha Okulu tarafından yapılan bir araştırmada,(11) köylerde bebek ölüm
oranı binde 165 bulunmuştur. Bebek ve çocuk ölümlerinin en önemli nedenleri,
pnömoni, ishal ve enfeksiyon hastalıklarıdır. Batı ülkelerinde bu oran binde 20 olduğuna
göre, sağlık hizmetleri ve çevre koşulları iyileştikçe bu oran ülkemizde de düşecek
ve nüfusun hızla artışı daha da büyük bir sorun olarak karşımıza çakacaktır.
Bu durum ülkemizin ekonomik gelişmesini, yaşam düzeyinin yükselmesini
engelleyecektir. Gelişmekte olan ülkeler en kısa sürede en iyi sonucu alabilmek için
her alanda olduğu gibi nüfus artışında da planlı hareket etmek zorundadır. Bugünkü
yasal mevzuat, ülkemizde gereksinmelerimize uygun bir nüfus politikası saptamaya ve yürütmeye
olanak vermemekte, halk, gereksinmelerine uymayan yasal hükümlerden acı çekmekte,
besleyemeyeceği bir çocuğu doğurmak istemeyen birçok anne, köyde ve kentte çocuk
düşürme nedeniyle ölmekte ya da sakat kalmaktadır. Türkiye’de nüfusun gerçekten
az olduğu ve sıtma nedeniyle daha da azalabileceği yıllarda her önleme başvurarak nüfus
artışını özendirmek için konan yasal hükümlerin, ekonomik gelişmemize koşut bir
nüfus artışı politikası yürütebilmek için değiştirilmesi zorunludur. Sağlık
hizmetlerini sosyalleştirme yasasının verdiği olanaklarla köy sağlık örgütü
kurulacak ve bu sayede başarılı bir nüfus politikası yürütülebilecektir.
d- Hekimlik Üzerine Etkisi: Bugün ülkemizde
hekimlik bir bunalım geçirmektedir. Bunun en önemli nedeni, ülkemizin -ve özellikle
kimi bölgelerin- ekonomik düzeyinin hekimlerin serbest meslek icra ederek
geçinebilecekleri bir gelir sağlayacak kadar yüksek olmamasıdır. Bunun sonucu olarak
hekimler gelirin fazla olduğu yerlerde toplanmak zorunda kalmakta; deontolojik kurallara
uyulmama durumu artmakta; yaşamlarını sürdürebilmek için ülke dışına çıkmak ve
hatta meslek değiştirmek zorunda kalmaktadırlar. Bir hekimin yetiştirilmesi ulusumuza
yüzbinlerce liraya malolduğuna ve çok sayıda hekime gereksinme duyulduğuna göre,
hekim kıtlığını önlemek; hekimlerin çalışma saatlerini en iyi şekilde
değerlendirmek; hekimin gelirini düşünmeden halka hizmet eden bir meslek mensubu olduğunu
sağlamak zorunluluğu söz konusudur. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi bu
olanağı da sağlayacak ve ülkemizde bir yandan sağlık hizmetlerinin gelişmesine ve
diğer yandan hekimlik düzeyinin yükselmesine yolaçacaktır.
Yararlanılan
Kaynaklar
1- M.B.K.Sosyal Komisyonu adına Muzaffer ÖZDAĞ tarafından
imzalanan bu yazıdan önce Cumhuriyet Gazetesinde Sosyal Komisyon Başkanı Albay Sami KÜÇÜK
ile yapılan bir röportaj yayınlanmıştır. Bu röportajda Albay KÜÇÜK, ülkemizde
de sağlık hizmetlerinin İngiltere’deki gibi sosyalleştirilmesini istediğini
belirtiyordu. Bunun üzerine o tarihte S.S.Y.Bakanı olan Prof.Dr.Nusret KARASU’nun
olurunu alarak, Albay KÜÇÜK’e benim de bu konuyu düşündüğümü ve kendisiyle
görüşmek istediğimi bildirdim. O tarihlerde kendisiyle görüşme olanağı
bulamadım. Sosyal komisyondan gelen yazı üzerine Yüzbaşı Muzaffer ÖZDAĞ ile uzun
ve ayrıntılı bir görüşme yaptım ve bizim görüşümüzü açıklayıp kendi görüşlerini
öğrendim.
2- Üner, R., Fişek, N.: Sağlık Hizmetlerinin
Sosyalleştirilmesi ve Uygulama Planı Üzerinde Çalışmalar, S.S.Y.B.Yayın No:256,
Ankara 1961, Sayfa:19
3- Üner, R., Fişek, N.: A.g.e.(adı geçen eser) sayfa:30
4- Bu çalışmalar boyunca birçok tasarı taslakları
hazırlanmıştır. Bunlar S.S.Y.B.’nda saklıdır. Taslaklardan biri Dr.Osman YAŞAR,
biri Dr.Tevfik ALAN, biri Dr.Nusret FİŞEK, biri Dr.Sabahattin PAYZIN, biri Dr.Hamdi
DİLEVURGUN ve hukuk danışmanı Sabahattin AKBAY tarafından hazırlanmıştır. Başka
bir taslak, değişik taslakların birleştirilmesi ya da çalışma gruplarındaki
tartışmalar sonunda yapılan değişikliklere göre kaleme alınmıştır. Bu son
taslak, ülkemizin tanınmış hekimleriyle Türk Tabipleri Birliği ve Türk Eczacılar
Birliği temsilcilerinin de katılımıyla toplanan bir danışma kurulunda
tartışılmış ve kimi değişiklik ve önerilerle uygun görülmüştür (Danışma
Kurulu’nun görüşme tutanakları Hıfzıssıhha Okulu tarafından teksir edilmiştir.
Bu toplantıda o tarihte Sağlık Bakanı olan Prof.Dr.Ragıp ÜNER’in konuşması ile
Danışma Kurulunun karar örneği 2 nolu kaynakta yayınlanmıştır sayfa:63).
M.B.K.Sosyal Komisyonunun görevlendirdiği danışmanların önerilerinden de yararlanılarak
S.S.Y.B.’da yapılan Bakanlıklar arası bir toplantıda, S.S.Y.B.’nın
hazırladığı dokuzuncu taslak hükümetin M.B.K.’na sunduğu şekildir (Üner,R., Fişek,
N.: A.g.e. sayfa:19)
5- Yasa tasarısının hazırlanması, diğer bakanlıkların bu
hizmete katılmalarının sağlanması, hükümetin tasarıyı M.B.K.’ne göndermesi ve
tasarının Komite gündemine alınmasında Albay Sami KÜÇÜK ve Yarbay Suphi
GÜRSOYTRAK’ın büyük çabalarına şükranla işaret etmek isterim.
6- Üner,R., Fişek, N.: A.g.e. sayfa:5
7- Üner,R., Fişek, N.: A.g.e. sayfa:183
8- Üner,R., Fişek, N.: A.g.e. sayfa:149’daki rapor, Eğitim ve
Mesleki Denetim Genel Müdürü Prof.Dr.Sabahattin PAYZIN tarafından hazırlanmıştır.
9- Üner,R., Fişek, N.: A.g.e. sayfa:156’daki rapor, Sivil
Savunma Sekreter Yardımcısı Emekli Albay Besim TÜMER tarafından hazırlanmıştır.
10- Üner,R., Fişek, N.: A.g.e. sayfa:159’daki rapor Dr.Nusret
FİŞEK tarafından hazırlanmıştır.
11- Türkiye’de Doğum Kontrolünün Uygulanması Üzerinde
İncelemeler, S.S.Y.B.Yayın No:264
* Sağlık Dergisi,
37: Sayı:3, Mart 1963
|