Türkiye’de Sağlık
Hizmetlerinin Bugünü Ve Yarını*
“Devlet, herkesin beden ve ruh
sağlığı içinde
yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini
sağlamakla ödevlidir.”
Anayasa Madde : 49
1. Sağlık Hizmetlerinin
Durumu ve Temel Sorunları:
a- Örgütlenmeye ve Hizmetin Yürütülmesine
Yön Verecek Temel Görüş:
(1) Türkiye’de bakanlar ve politik organlar dahil tüm yüksek
idarecilerle halk ve hekim, sağlık hizmeti deyince daima hasta ve hastaneyi düşünmüş
ve buna öncelik vermiştir. Refik Saydam’dan beri her sorumlu şahıs, koruyucu
hizmetlerin önemli ve öncelik verilecek bir sorun olduğunu söylemesine karşın bu
hemen her zaman sözde kalmıştır. Koruyucu hizmet dendiği zaman ise, sıtma savaş
hariç, uzun yıllar aşı kampanyaları akla gelmiştir. Koruyucu hekimlik hizmetleri,
esas itibariyle, halkı sağlık konusunda eğiterek davranışını olumlu yönde değiştirmek,
çevrenin sağlık şartlarını düzeltmek, insanların dengeli ve yeterli bir şekilde
beslenmesini sağlamaktır.
(2) İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda
koruyucu ve tedavi edici hekimlik hizmetlerini bir elden ve bir ekip eliyle yürütmek
görüşü gelişmiştir. Toplum hekimliği adı verilen bu görüş bugün ideal
örgütlenmede temel ilke olarak kabul edilmektedir.
b- İnsangücü ile ilgili sorunlar:
(1) Türkiye’de hekim gücüne ait sorunlar, sayıdan
ziyade istihdamla ilgi lidir.
(a) Hekimlerin yurtiçi dağılışında dengesizlik vardır.
Hekimlerin %61’i üç büyük kentte, %25’i il merkezlerinde ve ancak geri kalan %14’ü
ilçe ve köylerde çalışmaktadır. Ayrıca, hekimlerin %40’ı Avrupa Türkiyesi’nde,
%26’sı Orta Anadolu’da ve %15’i Marmara ve Ege Bölgesinde çalışmaktadır.
Geriye kalan %19 ise ülkenin diğer bölgelerindedir.(1)
(b) Uzmanlaşma genel pratisyenliğin aleyhine çok gelişmiştir. Türk
hekimlerinin %24’ü pratisyen %76’sı uzmandır. (2)
(c) Çalıştığı yerde muayenehane açarak hasta muayene ve
tedavisiyle para kazanmasına izin verilen hekim, aynı zamanda iş yerine başvuran
hastalara parasız bakmak ve hatta koruyucu hizmet yaparak hasta sayısını azaltmakla görevlendirilmiştir.
Birbirine zıt olan bu iki iş, birçok sürtüşmelere yol açmıştır.
(d) Hekimler Türkiye’de çalışmaktansa yurt dışına gitmeyi
yeğlemektedir. Türk hekimlerinin %18’i yurt dışındadır. Halen ülke içinde
olanların %22’si de yurt dışına gitmeyi düşünmektedir.(3)
(e) Koruyucu sağlık hizmetlerini ve sağlık idaresini düzenleyecek
ve yürütecek hekimler sayı ve nitelik bakımından yeterli değildir.
(f) Tıp fakültelerinde hekimlere, koruyucu hekimlik ve toplum
hekimliği yönünden yeteri derecede eğitim yapılmamıştır.
(2) Yardımcı sağlık personelinin durumu sayı ve nitelik
bakımından çok vahimdir:
(a) Yeter sayıda sağlık memuru hemşire ve ebe yoktur. Örneğin,
Türkiye’de her altı hekime bir hemşire düşmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oran,
hekim başına altı hemşiredir.
(b) Çalışmakta olanlar, özellikle tek başına çalışma
zorunda olan sağlık memurları, halk sağlığı hemşireleri ve köy ebeleri
hizmetlerini başarı ile yürütebilecek şekilde yetişmemişlerdir.
(c) Hizmetler yakından denetlenememekte ve
hizmet içinde eğitilmeleri
sağlanamamaktadır.
c- Örgütlenme İle İlgili Sorunlar:
(1) Türkiye’de İller İdaresi Yasası, bucak müdürünün
emrinde hekim ve sağlık personeli istihdamını öngörür. İlçedeki hekim, Kaymakam
ve Nahiye Müdürü kanalıyla bucak hekimleriyle; İl Sağlık Müdürü, Vali ve
Kaymakam kanalıyla ilçe hekimleriyle bağlantı sağlayabilir. Bu şekilde verimsiz bir
sağlık yönetimi dünyanın başka bir yerinde yoktur.
(2) Bir ilçede mevcut çeşitli sağlık üniteleri birbirleriyle işbirliği
yapan bir ekip halinde çalışamamaktadır. Hastanelerden uzak, tek başına kalan hekim,
mesleki yönden gelişmeyi ancak uzmanlık yapmakta bulmuştur.
(3) Cumhuriyetin ilk yıllarında köylere kadar inen ve her çeşit
sağlık hizmetini bnaşarıyla gören bir örgüt kurmak olanağı bulunmadığından
sıtma, firengi, trahom gibi önemli hastalıklar için genel sağlık örgütünden ayrı
birer örgüt kurulmuştur. Bu ancak büyük zorunluluklar karşısında başvurulacak bir
yoldur. Ana-çocuk sağlığı, verem savaşı, nüfus planlaması gibi sağlık
hizmetlerinin de ayrı örgütlerce ele alınması çok pahalıya mal olacağı gibi
insangücü kaybı da büyüyecektir.
(4) Sağlık hizmetlerinde en büyük mali yük hastane harcamalarıdır.
Hastane yatırımlarını ve masrafların artışını önlemek için evde hasta
tedavisinin örgütlenmesi ve bu örgütün hastaneyle işbirliği yapması zorunludur. Bu
husus ülkemizde hiç düşünülmemiştir.
d- Mali Sorunlar: Türkiye Cumhuriyeti sağlık
hizmetlerine en az para ayıran hükümetler arasındadır. Bugün sağlık harcaması
İngiltere’de yılda nüfus başına 400.TL, İsrail’de 135.TL, Seylan’da 29.TL, Türkiye’de
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın bütçesinde nüfus başına 19.TL’dir.
sağlık hizmetlerinin sigorta yoluyla finansmanı çok düşünülmüş, birçok girişimler
yapılmış ve bugünkü koşullarda zorunlu ve genel bir sağlık sigortası
kurulmasının olanaksızlığı görülmüştür. Sadece Sosyal Sigortalar Kurumu, işçiler
için sigortayı geliştirmiştir.
e- Türkiye’de Sağlık Durumu:
(1) Türkiye’de ölüm hızı binde 18, doğum hızı binde 44,
bebek ölüm oranı binde 165 dir. Bu hızlar, gelişme spekturumunda bizden çok geri
olan bir çok ülkelerden daha yüksektir. Bu durum, Türkiye’nin gelişmekte olan
diğer ülkelere oranla sağlık sorunlarına gereken önemi vermediğini gösterir.
(2) Ana-Çocuk Sağlığı hizmetleri, verem savaş, nüfus
planlaması ve bağırsak parazitleriyle savaş bugün üzerinde durulması gerekli büyük
sağlık sorunlarıdır. Bu sorunlar ya ele alınmamış ya da yetersizce ele
alınmıştır.
(3) Köyde yaşayanlar hastalıklarını çoğu kez kendi
olanaklarıyla çözmeye çalışmakta, ancak hastalık ağırlaşırsa ve mali güçleri
yeterliyse tedavi için kente gitmektedir. Acil girişim ne kadar basit olursa olsun,
hemen daima ölümle sonuçlanmaktadır.
(4) Devletin büyük yatırımlar ve işletme harcaması yaptığı
hastanelerden her hasta eşit şekilde yararlanamamaktadır.
(5) Köylük bölgelerde iyi bir sağlık alt yapısı bulunmuyorsa,
sıtma eradikasyonunun mümkün olmayacağını Dünya Sağlık Örgütünün çalışmaları
göstermektedir. Bu durum Türkiye için de söz konusudur. Eradikasyonun sağlanmaması
her yıl 50-60 milyon TL ek harcamaya sebep olmakta ve her zaman salgın tehlikesi
bulunmaktadır.
2. Sağlık Hizmetlerini
Verimli Kılma Çabaları:
a- Sağlık Hizmetlerini Sosyalleştirme Yasası
ve Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: Eldeki olanakları en verimli bir şekilde
kullanarak Türkiye’nin sağlık sorunlarını çözümlemek için alınması
öngörülen önlemlerin aşağıdaki hususları sağlayacağı umulmaktadır:
(1) Sağlık Ocakları: Ocakların hizmet felsefesi modern toplum
hekimliği görüşüne uymaktadır. Şöyle ki:
(a) Köylerde halkın içinde yaşayacak olan hekim ve yardımcı
sağlık personeli, kısa zamanda toplumun bir bireyi ve lideri olacak sağlık eğitimi,
çevre koşullarının düzeltilmesi ve uygun beslenme gibi ileri koruyucu hekimlik
hizmetlerini de yürütebilecektir.
(b) Hekime uygun bir ücret verilerek ve serbest hekimlik yapması
önlenerek, ekonomik yönden gelişmiş bölgelerde hekim yığılması nedenlerinden en
önemlisi ortadan kaldırılmış olacaktır.
(c) Genel pratisyenlik ve evde tedavi örgütü kurularak, uzmanlaşma
ve tedavi hizmetlerinin sadece hastanelere bırakılması gibi aşırı eğilimler
önlenecektir.
(d) Köysel bölgelerde işyeri açılarak Türk hekimlerinin dış
ülkelere gitmesini önleyecek önlemlerden biri alınmış olacaktır.
(e) Yardımcı sağlık personelini dar bir bölgede hekim denetimi
altında tutarak bunların iş verimi ve hizmet içi eğitimi olanakları sağlanacaktır.
(f) Sağlık ocakları, hastane ve sağlık müdürlüğüyle ilişki
içine girerek yönetsel kuruluş hatası düzeltilmiş ve sağlık hizmetleri sıkı
işbirliği yapan bir ekip şeklinde örgütlenmiş olacaktır.
(g) Sağlık ocaklarında dar bölge ve çok yönlü hizmet ilkesi
kabul edilerek hizmetler entegre edilecektir.
(h) Köylerde sağlık hizmetini sürekli bir şekilde bulundurarak
tedavi ve acil girişim olanağı sağlanacaktır.
(2) Hastaneler:
(a) Sağlık ocaklarının bir süzgeç görevi yapması; evde ve
ayakta tedaviyi üzerine alması; hasta yükünü azaltmış, hastanelerin bilimsel düzeyinin
yükselmesine yol açmış ve ocaktan gönderilen hastalar hastaneye yatırıldığı için
devlet yatırımından her hasta eşit şekilde yararlanma olanağına kavuşmuş
olacaktır. Hastaneyle sağlık ocakları arasında bağlantı kurulması, ocak
hekimliğini mesleki yönden çekici duruma getirecektir.
(b) Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ve özellikle sağlık
ocakları, sağlık hizmetleri yanında, toplum kalkınmasına yardım etmek, iktisadi
kalkınmada önemli bir etmen olan nüfus planlaması sorununu yürütmek gibi olanakları
da sağlayacaktır. Nüfus yasası değiştirilerek, doğum ve ölümlerin nüfus
idaresine bildirimi, diğer bir çok ülkede olduğu gibi, sağlık personeline verilirse
bu önemli devlet hizmeti de daha iyi yürüyecektir. Sağlık hizmetlerinin
sosyalleştirilmesi, belediye sağlık hizmetlerini sağlık ocaklarına devrettiğinden,
mali olanakları sınırlı olan belediyeler, diğer görevlerini daha iyi şekilde
yapabileceklerdir. Köyde ilaç kullanılması sağlanarak ilaç sanayinin gelişmesine de
yardım edilecektir.
3. Sağlık Hizmetlerinin
Sosyalleştirilmesi:
a- Sosyalleşme ucuza mal olmaktadır: Batı
ülkelerinde sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin pahalı olmasının nedeni ilaç
ve hastane harcamalarıdır. Sosyalleştirme Yasası yatırım ve harcamaları bütçeye
göre kısma olanağı sağladığından bizdeki uygulama ucuzdur. Yapılan hesaplara göre
sağlık hizmetlerine bütçenin %6’sının ayrılması yeterlidir. Sosyalleştirme
Yasası, hastaneciliğin sigorta yoluyla gelişmesine engel değildir. İlk beş yıllık
planda görüldüğü gibi Sosyal Sigortalar Kurumu gücünü bu tarafa yöneltir ve
hastanecilikten vazgeçerse bu sorun daha kolay çözümlenir. Dünyanın hemen hiçbir
yerinde hastane işleten sigorta görülmemiştir.
b- Siyasi Partilerce Benimsenmiştir: Her siyasi
parti, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesini destekleyeceğini program ve seçim
bildirisinde belitmiştir. İktidar partisi seçim bildirisinde “sağlık hizmetlerinin
sosyalizasyonunu hızla geliştireceğiz” demiştir.
c- Benimsemeyenler Sınırlıdır : Sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesine karşı olanlar, kentlerin varsıl grupları ve büyük
kentlerdeki hastane uzmanlarıdır. Kentlerin varsılları, eskiden, hekim ve hastaneden
paraları karşılığı her an yararlandıkları halde şimdi sıra beklemek veya derhal
yer bulamamak nedeniyle sistemin karşısındadır. Büyük kentlerdeki hastane uzmanları,
özellikle cerrahi dallarda çalışanlar, muayenahane gelirleri aldıkları maaştan çok
yüksek olduğu ve bugünkü çalışma şekilleri kısıtlandığı için durumu hoş
karşılamamaktadırlar. Yetkililer ise, bu iki gruptaki kimselerle sıkı temas etmekte
ve fikir almaktadırlar.
d- Halk Memnundur: Köylü memnun olduğu halde,
kendisiyle pek ilişki kurulmadığı için sesi duyulmamaktadır. Bu durum yanlış
yargılara neden olmaktadır. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi hekimlere,
uğruna mücadele edilecek önemde, maddi bir yarar sağlamamaktadır. Hekimlerin sağlık
ocaklarına gitmemeleri, gidenlerin bir kısmının ayrılması bunu göstermektedir. Bir
ülke hizmeti olduğu anlatılır, tayin adaleti ve uygun çalışma koşulları
sağlanırsa, hekimler bu örgütte yer alırlar. 1963-64 uygulamasıyla 1965-66
uygulaması arasındaki fark bunu doğrulamaktadır. “Az sayıda hekim başvurdu”
diyerek hizmet durdurulacağı yerde özendirici önlemler alınmalı, Sağlık
Hizmetlerini Sosyalleştirme Yasası, aynı zamanda Trakya gibi ülkenin ilerlemiş bölgelerinde
de uygulanmalıdır. Koruyucu hizmetlerin
gelişmesine gelince, gelişmemiş ülkelerde halkın böyle bir hizmet için
hükümetleri tazyik ettiği hiçbir yerde görülmemiştir.
Bütün bu
nedenler, hükümetin, sağlık hizmetlerini etkin bir duruma getirmek için, sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesini
bilimsel yönden gerekli bir yol olarak kabul etmesinin; halkın tazyiki olmasa da ya da
aleyhinde bulunanlar olsa da bu projeyi yürütme kararı almasının gerekli olduğunu göstermektedir.
e- Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesini
Durdurma Çabaları Vardır: Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesinin uygulanması
son iki yılda gelişeceğine gerilemiştir. Bu yıl fakültelerden zorunlu hizmetle
yükümlü 150 hekim mezun olduğu ve Elazığ, Bingöl, Tunceli, Malatya, Adıyaman
ocakları için 150 hekime gereksinme duyulduğu halde bir ilin dahi hizmete açılmaması
bunun kanıtıdır. Başarısızlığın belli başlı nedenleri şunlardır:
(1) Personel Yasası uygun bir ücretle hekim istihdamı
olanağını kaldırdığından ve hükümetler bu yasayı yürüteceklerini ısrarla
belirttiklerinden, hekimler yarını belli olmayan bir hizmete önem vermemektedirler. Bayındırlık
Bakanı, “teknik personel için ayrı yasa çıkacak” diye demeç verirken, Sağlık
Bakanı susmuş ve özel konuşmalarında sosyalleştirmenin yürüyemeyeceğini söylemiştir.
(2) Sosyal Sigortalar Kurumunda çalışan hekimler ve askeri
hekimler için çıkan maaş yasaları dengeyi bozmuştur. Hükümet bozulan dengeyi
düzeltmek ve köy sağlık hizmetlerini çekici duruma getirmek için hiçbir harekette
bulunmamıştır.
(3) Tayinlerde adaletsiz hareket, yoksunluk bölgesinde çalışanların
kendilerine önceden söz verilmesine karşın daha iyi yerlere gönderilmemeleri,
birbirini tutmayan demeçler, maaş ve ödeneklerin zamanında ödenmemesi, hekimin Sağlık
Bakanlığı’na güvenini sarsmıştır.
(4) Söz verildiği halde taşıt, yeter derecede benzin ve ödenek
verilmemesi hizmeti güçleştirmiş ve hekimlerin daha iyi iş yeri aramalarına yol açmıştır.
Yararlanılan Kaynaklar
1- Taylor, C.E.,Dirican R., Deuschle, K.W.: Health Manpower
Planning in Turkey, The Johns Hopkins Press, Baltimore, Maryland (U.S.A.), 1968, p.39
2- Taylor, C.E., Dirican, R., Deschle, K.W.: A.g.e.p.37
3- Taylor, C.E., Dirican, R., Deschle, K.W.: A.g.e.p.38
* Elimizde teksir
edilmiş (çoğaltılmış) örneği bulunan bu yazı 1967 yılında yazılmış, ama
nerede yayınlandığı saptanamamıştır.
|