Çin Halk
Cumhuriyetinde Sağlık Yönetimi*
1.Giriş:
Az gelişmiş
ülkelerin çözemediği sorunların biri de ülkelerinin sağlık düzeyini
yükseltememeleri ve herkese sağlık hizmeti götürememeleridir. Bu başarısızlığın
nedenleri arasında sağlık insan gücü ve ekonomik güç yetersizliğiyle birlikte
beslenme, olumlu çevre ve eğitim gibi sağlıkla sıkı ilişkisi olan koşulların
değiştirilmemesi de vardır. Çin Halk Cumhuriyeti, az gelişmiş ülkeler arasında
10-15 yıl gibi kısa bir sürede ülkesinin sağlık düzeyini yükselten ve herkese
hizmet götürebilen tek ülkedir. Bu bakımdan Çin sağlık yönetiminin incelenmesi ve
başarı nedenlerinin saptanması diğer az gelişmiş ülkeler için çok yararlıdır.
2.Eski Çin:
Çin Halk
Cumhuriyeti’nde sağlık alanındaki gelişmeleri değerlendirmek için, “Kurtuluş”tan
(Çinliler, Çin’de feodal ve kapitalist düzene son verilmesine “Kurtuluş”
demektedirler. Batılı yazarlar da bu olayı aynı terimle tanımlamaktadırlar.) önceki
durumu anımsamakta ve bu gelişmeyi genel sosyo-ekonomik çerçeve içinde incelemekte
yarar ve zorunluluk vardır. Çin’i inceleyen yazarlar eski Çin’i şöyle anlatıyorlar:
“Çin’de sık sık görülen kuraklık, sel ve tayfun gibi afetler, insanları açlıktan
ölüme mahkum ederdi. Bu dönemlerde bir avuç pirinç için adam öldürme, açlıktan
ölmemek için insan eti yeme olağandı.” “Doğal felaket döneminde aileler yiyecek
satın alabilmek için çocuklarını satar ya da öldürürlerdi. Kıtlık dönemleri dışında
da sık sık görülen büyük salgınlar ve hiperandemik olarak süren enfeksiyon ve
paraziter hastalıklar toplumu kemirmeye devam ederdi.” “Afyon alışkanlığı ve ve
büyük kentlerde fuhuş, Çin’in büyük sosyal ve medikal sorunlarındandı. Eski Çin’de,
özellikle kentlerin pisliği bir sözcük ile belirtilebilir: korkunç.” “Çin’de
kurtuluştan hemen sonra, 1950 yılında, sağlık hizmetleri ancak kentlerde ve çok sınırlı
ölçüde vardı. Nüfusu 600 milyonun üzerinde olan Çin’de hekimler dahil tüm eğitim
görmüş sağlık personeli sayısı 32.000 idi. Hekim/nüfus oranı ise bire karşı
25.000 idi.”
3.Çağdaş Çin’de
Sağlık Düzeyinin Gelişmesini Etkileyen Yönetim İlkeleri:
Çin’de sağlık
yönetiminin ve sağlıkla ilgili genel yönetimin önemli ilkeleri şunlardır:
a- İlk öncelik halka yapılacak hizmetlere
verilmelidir. Bu ilke Mao Tse-Tung’un temel felsefesidir. Her hizmette olduğu gibi
sağlık hizmetinde de önemli ilkedir.
b- Halk kendi hizmetlerini kendileri tartışarak
ve eleştirerek geliştirmelidir. Bu ilke, 1920’lerde Mao Tse-Tung ve arkadaşlarının
Çin’in kuzey ili Kiangsi’de kurdukları yönetimden bu yana değişmemiştir. Başkan
Mao, işçi ve çiftçilerin kendi sorunlarını kendilerinin çözmeleri gerektiğini, hükümetin
kendilerine ancak yol göstereceği ve kimi gerekli yardımları yapabileceği görüşündedir.
Çin
Yöneticileri, ülke kalkınmasında halkın rolünü şu şekilde belirtirler: Bilgi
kazanmak için halk yarı uyku halinden uyandırılmalı, kendi güçlerini kullanmaları,
kendilerini yükseltmeleri ve kurtarmaları için cesaretlendirilmelidirler. Eğer halk
karar verme aşamasında yer alır, yeni şeyler yapmak cesaretini kazanır, hükümet işlerine
ilgi duyar, eleştirir, doğruyu bulmak için denemeler yapar, batıl inançları bir yana
atarsa toplumun devrim ve ileri atılım potansiyeli bir volkan gibi patlar.
c- Çin’in kuruluşundan hemen sonra, 1950
yılında, toplanan Ulusal Sağlık Komitesi, sağlık yönetimi için aşağıdaki
ilkeler saptanmıştır:
(1) İşçi, köylü ve askerlere yapılacak hizmete öncelik
verilmelidir,
(2) Korunmaya öncelik verilmelidir,
(3) Batı hekimliği ile Çin halk hekimliği birleştirilmelidir,
(4) Halk sağlığı hizmetleri kitle hareketleriyle
uygulanmalıdır.
Kitle hareketiyle hizmet uygulanmasından
kastedilen, her çeşit yolla halkı etkileyerek tüm halkın yönetimi desteklemesinin sağlanması
ve sorunu halkla yönetimin birlikte çözmesidir. Bu kampanyalara “vatan için sağlık
hareketi” adı verilmektedir. Bu kampanyalardan ilki, çevreyi olumlu duruma getirmek
için 1952 yılında başlatılan kampanyadır. Amacı, kent ve köylerde içme ve
kullanma sularının dışkı ile karışmasını önlemek, karasinek, sivrisinek, tahta
kurusu ve sıçanları yok etmekti.
d- Her hizmette Çin kendi kendine yeterli olmalıdır.
Bu ilke, özellikle 1966 yılında Sovyetler Birliği’nin Çin’e yaptığı yardımı
kesmesi ve teknik personeli çekmesinden sonra sık sık tekrarlanan ve çok önem verilen
bir ilke olmuştur.
e-Her sosyal politikada olduğu gibi, sağlık
politikasının uygulamasında başarıya ulaşmak için şu üç koşul vardır:
(1) Hükümet örgütü, uygulanacak politikayı anlayacak, halk ile
temas noktasındaki birimlere kadar aynı anlayış ve bilgiyi yayabilecek nitelikte
olmalıdır,
(2) Politikanın uygulanması için gerekli olanaklar sağlanmalıdır,
(3) Uygulanacak politika toplumun kültürel değerlerine çok aykırı
olmamalı ya da toplumun değer yargılarının bu politika yönünde değiştirilmesi
eğitim yolu ile sağlanmalıdır.
f- Halk ile halka hizmet edenler arasındaki
sosyal mesafe en aza indirilmelidir. Bu ilke, Çin yöneticilerinin çok önem verdiği
ilkelerdendir. Kişiler arasında -özellikle
köylü ve kentli arasında- sosyal mesafeyi en aza indirmek için başlatılan iki
uygulama vardır” “Aşağıya Gönder” ve “Dağlık ve Kırsal Bölgeye Göreve
Git” kampanyaları. “Aşağıya Gönder” kampanyasında, yönetimde yüksek düzeyde
memurlar daha aşağı görevlere atanmakta ve bir süre orada çalıştırılarak halktan
uzak yöneticilerin türemesi önlenmeye çalışılmaktadır. Bu kampanyanın bir diğer
uygulama şekli de herkesin bir süre beden işçiliği yapmasıdır. “ “Dağlık ve
Kırsal Bölgeye Göreve Git” kampanyası ilk ve orta eğitimi bitiren gençlerin
zorunlu olarak kırsal bölgeye gitmesi ve orada en az üç yıl çalışmalarıdır. Bu süre
sonunda çalıştıkları yerde köylüler bu öğrenciyi yüksek öğretim görmeye uygun
bulurlarsa kente dönmekte ve yüksek öğretim görmektedir. 1955-1965 yılları
arasında 40 milyon genç kırsal bölgeye gitmiştir. Bu kampanyanın amacı, bu gençlerin
köylülere okuma-yazma öğretmeleri, tarımın ve diğer hizmetlerin geliştirilmesinde
köylülere yardımcı olmaları ve Başkan Mao’nun deyimi ile kent gençlerinin
köylüler tarafından yeniden eğitilmeleridir.
g- Kentleşme önlenmelidir. Kentleşmeyi
önlemek Çin’in sosyal politikalarından biridir. Bu uygulama için başvurulan
önlemler her yerleşim yerinde ev halkının tam olarak saptanması ve hükümetten izin
almadan hiç kimsenin yer değiştirememesidir. Bundan başka, köylerden kentlere
göçmüş olanları da kırsal bölgelere döndürmek için “Doğduğun yere dön ve
üretime katıl” kampanyası yürütülmektedir.
h- Yönetim desantralize edilmelidir.
Desantralizasyon Çin yönetiminin en önemli ilkelerinden biridir. 800 milyon nüfusu
olan Çin’de Sağlık Bakanlığında 200 kişinin çalışması, desantralizasyonun
genişliği hakkında iyi bir fikir verir. Bir işin nasıl yürütüleceği, standardın
ne olacağı dahil, en küçük yönetim birimleri tarafından kararlaştırılır. Bu
nedenle genel ilkeler dışında Çin’deki uygulamalar hakkında genelleme yapmak
olanaksızdır.
i- Bürokratizm ile savaşılmalıdır.
Özellikle 1965’den sonra kültür devrimi döneminde bürokratizme karşı savaş açılmıştır.
Komuta etmenin (comandism) kaldırılmasına ve yerine “Kollektif Önderlik” ve “Eğitim
ve İnandırma Düzeni” nin kurulmasına önem verilmiştir. Kollektif önderlik, bir
hizmeti yürütmekle görevli tüm kişilerin kararlara katılması demektir.
j- Kırsal Bölgeninin sağlık sorunlarının
çözümlenmesine öncelik verilmelidir. Bu ilke Başkan Mao’nun 1965 Kültür
devriminde öne sürdüğü bir ilkedir.
k- Nüfus artışı kontrol edilmelidir. Çin’in
nüfus politikası koşullara göre nüfus artışını hızlandırma ya da yavaşlatma
olarak belirtilmektedir. Ancak genel politika Çin’in nüfusunu stabilize etmek amacına
yönelmiştir. Nüfus artışını hızlandırma politikası etnik azınlıklarda ve nüfusun
çok az olduğu yerlerde uygulanmaktadır. Pronatalist politika uygulanan nüfus,
antinatalist politika uygulayanlara kıyasla çok önemsiz bir orandadır. Nüfus artışını
azaltma politikası güden ülkeler arasında en başarılı ülkenin Çin olduğu
belirtilmelidir. Çinliler nüfus politikalarını “Geç, Seyrek ve Az” olarak
belirtmektedirler. “Geç” evlenme yaşının geciktirilmesi; “Seyrek”, doğumlar
arası mesafenin uzatılması ve “Az”, ikiden fazla çocuk sahibi olmamak anlamına
gelmektedir. Doğurganlığın kontrolü için aileler üzerinde ağır bir sosyal baskı
vardır. Geç evlenme bir moda haline gelmiştir. Komşu kadınlar ikiden fazla çocuğu
olanı ayıplamakta ve bunu utandırıcı bulmaktadırlar. Evlenen kadın kaç çocuk
yapacağını ve bunları ne zaman doğuracağını önceden tasarlamakta ve aynı
yerleşme birimindeki kadınlarla tartışarak ne zaman doğuracaklarını
saptamaktadırlar. Saptanan zamanın dışında gebe kalan kadınlar ise çocuk düşürmektedirler.
“Kadınların
Kurtarılması” hareketi de doğurganlık kontrolünde önemli bir rol oynamaktadır:
Kadınların kurtarılması, Çin Halk Cumhuriyeti yöneticilerinin inandıkları ve büyük
bir titizlikle uyguladıkları bir devrimdir. Eski Çin Kültüründe evlenmiş bir kız,
babasının ve ağabeylerinin; evli kadın, kocasının ve dul bir kadın da, oğlunun her
dediğine boyun eğerdi . Evli bir kadın, kocası ve kocasının ailesinin yaptığı iyi
ya da kötü her şeyi kabul etmek zorunda idi. Boşanma isteme hakkı yoktu. Kadın
haklarının tanınmasında ilk önemli adım 1950 yılında kabul edilen evlenme
yasasıdır. Ancak, Çinli yöneticiler kadının üretim ve çalışmalara erkekler kadar
katıldığı ve ev işlerine ayırdığı süre azaldığı ölçüde eşitliğin
sağlanacağını bilmekte ve bunu sağlamaya uğraşmaktadırlar.
4.Sağlık
İnsangücü:
Çin’de sağlık
hizmetlerinde çalışan personel Tablo:1’de görülmektedir:
Tablo:1- Çin Halk
Cumhuriyeti’nde Sağlık Personeli
Tam Gün Çalışan
Personel |
Ek Hizmet Olarak Çalışan |
Boş zamanlarında
çalışan gönüllüler |
Üst
Tabaka |
Köylü
doktorlar |
Sağlık
yardımcıları |
Batı
hekimliği doktorları |
İşçi
doktorlar |
|
Stomatologlar |
Kızıl
sağlık işçileri |
|
Farmakologlar |
|
|
Çin halk
hekimliği doktoru |
|
|
Orta tabaka |
|
|
Yardımcı
Hekimler |
|
|
Hemşireler |
|
|
Ebeler |
|
|
Eczacılar |
|
|
Teknisyenler |
|
|
Çin’de batı tipi hekimlik eğitimi
misyonerler tarafından kurulmuş ve geliştirilmişti. 1950 yılında batı tipi eğitim
görmüş hekim sayısı 20.000 dolaylarında idi. “Kurtuluş”tan sonra sağlık
personeli yetiştirilmesinde Sovyetler modeli uygulanmıştır. Yetişkinler için hekim
yetiştiren fakülteler, çocuk sağlığı ve hastalıkları için hekim yetiştiren fakülteler
ve halk sağlığı hekimi yetiştiren fakülteler kurulmuştur. Bunun yanında yardımcı
hekim yetiştiren okullar da kurulmuştur. 1949-1960 döneminde bu örnek üzerinde çok
sayıda hekim yetiştirilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde hekim sayısı 20.000’den
150.000’e, yardımcı hekim sayısı 170.000’e, hemşire sayısı 185.000’e, ebe
sayısı 40.000’e yükseltilmiştir. Çok önemli olan bu artışa karşın, sağlık
personel sayısı Çin’in ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktı.
1957-1959 yıllarında
“Büyük İleri Atılış” hareketinde yeni bir insangücü politikasının
başlatıldığı, gereksinmenin yerel düzeyde çözümlenmesi yolunun arandığı görülmektedir.
“Köylü Doktor” ya da “Çıplak Ayaklı Doktor” diye adlandırılan hekimlerin
yetiştirilmeye başlanması, halk hekimlerinin sağlık örgütlerine alınması ve mobil
ekiplerin artırılması bu döneme rastlar.
1965’de kültür devriminin başlaması ile
sağlık personeli yetiştirme ve çalıştırma politikasında da büyük değişmeler
olmuştur. 1965-1971 yılları arasında tıp fakülteleri kapatılmış ve öğretim
üyeleri belirli bir program çerçevesinde kırsal bölgelerde 1-2 yıl çalıştırılmışlardır.
Bunun amacı, halkın gereksinmelerinden çok, meslek sorunlarına yönelik olan öğretim
üyelerinin Çin’in gerçeklerini görmelerini sağlamak ve öğrencilerini Çin’in sağlık
sorunlarını çözecek şekilde yetiştirebilmelerini gerçekleştirmektedir. 1971
yılında tıp fakülteleri pratik eğitime ağırlık veren ve 3-4 yılda hekim
yetiştirecek bir programla yeniden eğitime başlamıştır. Buna hekimliği meslekten
kurtarma (deprofessionalization) hareketi denmektedir. Üç yıllık bir tıp fakültesinin
birinci yılında 4 ay temel tıp bilimleri öğretilmekte, bundan sonra kırsal bölgedeki
sağlık merkezinde öğrencilere usta-çırak yöntemiyle klinik ve koruyucu hekimlik eğitimi
yapılmakta, ikinci yılda eğitim hastanelerde yürütülmekte, üçüncü yıl yine
kırsal bölgedeki sağlık merkezlerinde sürmektedir.
Tıp fakültelerine
öğrenci seçim yöntemi de değiştirilmiştir. Orta öğretimi bitiren her gencin en az
üç yıl kırsal bölgede üretimde çalışma zorunluğu kabul edilmiştir. Bu dönem
sonunda bir genç hekim olmak ister ve çalıştığı üretim ekibi ya da takımındaki
çiftçiler kendisini yüksek öğretim için seçerlerse bu genç, hekim olmak üzere tıp
fakültesine girebilmektedir. Tıp fakültesine girme şansı, köylerde ve fabrikalarda
köylü ya da işçi hekim olarak çalışanlarda daha yüksektir. Yöneticilere göre,
bir kişinin hekim olabilmek için zeki ve bilgili bir öğrenci olması değil, halk
tarafından sevilen ve inanılan biri olması önemlidir.
Çin’de hekim
gereksinmesinin karşılanmasında başvurulan en orijinal ve başarılı yaklaşım köylü,
işçi ve ev kadınlarının aralarından seçtikleri kişilerin hekimlik hizmeti yapmak
üzere yetiştirilmeleridir. “Köylü Doktor” ya da “Çıplak Ayaklı Doktor” diye
adlandırılan bu kişiler, kendilerini çiftçi ya da işçi saymakta, sağlık hizmeti
yapmaları gerektiği zaman işlerini bırakıp sağlık hizmeti yapmaktadırlar.
Yaptıkları bu hizmet için ayrı bir ücret almamakta, kendilerine tarlada ya da
fabrikada çalışmış gibi ödeme yapılmaktadır. 8-10 yıl içinde bir milyondan çok
köylü doktor yetiştirilmiştir. Bugün bu hekimler Çin Sağlık Yönetiminin bel kemiğini
oluşturmaktadır.
1973 yılında Dünya
Sağlık Örgütü Genel Kurulunda, teknik tartışmalara katılan bir köylü doktor,
Meng Ching-yu, görevlerini şu şekilde özetlemiştir:
(1) En çok görülen otuz hastalığın tedavisi,
(2) İlk yardım ve küçük cerrahi,
(3) Doğuma yardım,
(4) Hekimin önerisine uygun olarak kronik hastaların evde
tedavisi,
(5) Aşılama hizmetlerini yürütmek,
(6) Çevre sağlığı hizmetlerini yürütmeleri için halkı
eğitmek ve bu hizmetleri denetlemek,
(7) Otlardan halk hekimliği ilaçları hazırlamak,
(8) Akupunktur,
(9) Halka kişisel hijyen kurallarını öğretmek,
(10) Aile planlaması eğitimi ve uygulamaları yapmak,
(11) Ana-çocuk sağlığı hizmetlerini yürütmek,
(12) Hekim ve hastane tedavisini gerektiren olguları seçerek, sağlık
merkezi ve hastanelere göndermek.
Köylü hekimlerin eğitim programları standart
değildir. Her yerde ve hatta her kişiye özel bir uygulama yapılmaktadır. Ortak olan
husus, köylülerin sağlık hizmetinde yetiştirilmek üzere aralarından seçtikleri
köylünün kışın üretim işi bittiği zaman komün hastanesinde, sağlık merkezinde
ya da mobil ekiplerde 3-6 ay kadar eğitim gördükten sonra köyüne dönmesi ve ne öğrenebildiyse
ve ne yapabiliyorsa köyünde onu uygulamasıdır. Köyde çalışırken o bölgeye hizmet
eden hastane ve sağlık merkezi hekimle işbirliği yapmakta ve hizmet başında da sürekli
eğitim görmektedir. Köylü hekimin bilgi ve becerisi birkaç yıl kış aylarında
hastane, sağlık merkezi ya da mobil ekiplerde çalıştırılmak suretiyle
artırılmaktadır.
Bu hekimlere ne öğretildiği hakkında bir
bilgi edinebilmek için onlara verilen el kitabındaki konu başlıkları Ek:1’de; ve
kullandıkları ilaç ve malzemeler Ek:2’de sunulmuştur. Gerek kitap ve gerekse bu
listenin Çin için standart olmadığı, yukarıda da belirtildiği gibi, her yerde
uygulamaların birbirinden farklı olduğu da unutulmamalıdır.
Böyle bir eğitim
programına yöneltilecek ilk eleştiri, 3-4 aylık kısa süreli eğitim görmüş bir köylüden,
köylü doktor Meng Ching-yu’nun söylediği ve yukarda belirtilen işleri yapmasının
nasıl beklenebileceğidir. Buna verilen yanıt şudur: “Sağlık alanında 3-4 ay
eğitim görmüş bir köylü bu işlerin hepsini yapamaz. Çoğu kez hata da yapabilir.
Ancak bulunduğu köyde yararlı ve doğru şeyler de yapar. Ondan önce o köyde sağlık
alanında hiçbir şey yapılamadığını unutmamak gerekir. O halde bu çıplak ayaklı
hekim, köyünde sağlık hizmetlerini geliştirecek, 3-4 yılda daha yararlı olacaktır.
Çin’de sağlık yöneticilerinin felsefesini anlamak için bu yanıt üzerinde düşünmek
ve bunu değerlendirmek gerekir. Çin’li yöneticiler için istenen, en iyiyi yapmak değil,
yararlı bir şey yapmaktır.
Köylü
doktorların köylerde yaptığı işleri kentlerde “İşçi doktorlar” ya da “Kızıl
Sağlık İşçileri” yapmaktadır. Bunlar fabrika işçileri ya da ev kadınları
arasından seçilmektedir. Kırsal bölgelerde köylü doktorlardan daha aşağı düzeyde
de sağlık personeli vardır. Bunlar sağlık yardımcılarıdır ve köylü doktorların
denetiminde hizmet görürler. Gönüllü olan bu kişiler iş saatleri dışında çalışırlar.
Çin
yöneticileri, sayısı 500.000’i bulan halk hekimlerinden yararlanmaya daima önem
vermişler ve bunlara batı hekimliği tekniklerinin de öğretilmesini istemişlerdir.
1949-1965 döneminde bu yönde çalışmalar olmuş ise de başarı 1965’de kültür
devriminin başlamasından sonra sağlanabilmiştir. Halen Çin’de batı hekimliği öğreten
okullar yanında halk hekimliği öğreten okullar da vardır. Halk hekimlerinden
yararlanma yalnız sağlık personeli açığını kapatmak yönünden değil, özellikle
kırsal bölgede, halkın sağlık hizmetlerine güveninin artmasında da etkili
olmuştur. Çünkü halk hekimleri köylünün tanıdığı ve güvendiği kimselerdir.
5.Sağlık
Örgütlenmesi:
Sağlık
örgütlenmesinde temel birim, kırsal bölgelerde komün ve kentlerde mahallelerdir.
(Tablo:2 ve 3)
Tablo:2 -Çin Halk Cumhuriyetinde Kırsal Bölgede Sağlık
Örgütlenmesi
Örgüt Tabakaları |
Kapsadığı Nüfus |
Sağlık Kurum ve
Personeli |
Eyalet ya da
il (Tüm Çin’de 27) |
1-50 Milyon |
n İl Hastaneleri
n Halk Sağlık Dairesi
n Alt Dal Uzmanları
n Batı ve Çin Halk Hekimliği Doktorları |
İlçe (Tüm
Çin’de 2.000) |
1 Milyona kadar
|
n İlçe hastaneleri
n Uzman hekimler
n Batı ve Çin Halk Hekimliği Doktorları |
Komün (Tüm
Çin’de 27.000) |
60 Bine kadar |
n Komün Hastanesi ya da Sağlık Merkezleri
n Batı ve Çin Halk Hekimliği Doktorları
n Hemşireler, ebeler |
Üretim Takımı
(Her komünde 5-20) |
500-3.000 |
n Sağlık istasyonu
n Köylü Doktor
n Sağlık Yardımcısı |
Üretim
Ekibi (Her takımda 10-30) |
50-300 |
n Köylü Doktor
n Sağlık Yardımcısı |
Komün,
kırsal bölgelerde kendine yeterli bir sosyal birimdir. Komünler tarım, sanayi,
ticaret, toprak-su koruması, eğitim, sağlık gibi her çeşit sosyal ve ekonomik
fonksiyonları yürütecek şekilde örgütlenmiştir. Mülkiyet kollektif olarak komün
üyelerinindir, hükümetin değildir. Üretilen mal komünün malıdır. Komün, saptanan
fiat üzerinden malı satar ve kazancı, katkıları oranında üyeleri arasında
dağıtır. Dağıtım dışında kalan ürün fazlasının geliri iki fonda toplanır.
Bunlar yatırım ve sosyal gönenç fonlarıdır. Kültür, eğitim, sağlık yardımı,
iş görememe ve ihtiyarlık ödeneği gibi harcamalar, sosyal gönenç fonundan karşılanmaktadır.
Tablo:3 - Çin Halk
Cumhuriyetinde Kentlerde Sağlık Yönetimi
Örgüt Tabakaları |
Kapsadığı Nüfus |
Sağlık kurum ve
Personeli |
Belediye |
11 Milyona
Kadar |
n Özel Dal ve Eğitim Hastaneleri
n Halk Sağlık Dairesi
n Alt Dal Uzmanları |
Bölge |
900 Bine
Kadar |
n Bölge Hastaneleri
n Salgınlarla Savaş Merkezleri
n Uzman Hekimler |
Mahalle |
40.000-70.000 |
n Mahalle hastanesi ya da Sağlık Merkezi
n Batı ve Çin Halk Hekimliği Doktorları
n Yardımcı Hekimler
n Hemşireler, ebeler |
Komşular
Birliği |
1.000-8.000 |
n Sağlık İstasyonu
n Kızıl Sağlık İşçileri
n Belli saatlerde Gelen Hekim |
Halk Grupları |
50-100 |
|
Komünlerin
nüfusu çok değişiktir. Nüfusu 60.000’e kadar olan komünler vardır. Gelişmiş komünlerde
bir hastane, az gelişmiş komünlerde de bir sağlık merkezi bulunur. Bu hastane ve
sağlık merkezlerinde batı hekimliği eğitimi görmüş hekimlerle halk hekimleri çalışmaktadır.
Bu hastaneler, laboratuvar ve röntgen bölümleriyle doyurucu bir hasta bakımı yapacak
düzeydedir. Her komünde 5-20 üretim takımı ve her üretim takımında 10-30 üretim
ekibi vardır. Bir üretim ekibi genellikle bir köye eştir ve 50-300 nüfusu kapsar. Bu
birimlerde köylü hekim ve sağlık yardımcısı çalışmaktadır. Hizmetler,
istasyonlarda ve gerekli durumlarda köylülerin evlerinde yürütülmektedir.
Kentlere
gelince, her mahallede mahalle hastanesi ya da sağlık merkezi vardır. Bunlardan başka
fabrikalarda işçi hekimlerin görev yaptığı istasyonlar ve mahallelerin alt örgütü
olan ve 1.000-8.000 nüfusu kapsayan komşu birliklerinde kızıl sağlık işçileri ve
günün belli saatlerinde hekimlerin çalıştığı sağlık istasyonları vardır.
Sağlık eğitimi ve halkın yürüteceği çevre sağlığı gibi hizmetler yönünden
mahallelerde en alt birim 50-100 nüfusu kapsayan halk gruplarıdır. Her grup kendi
sağlık işlerinden sorumlu bir sağlık yardımcısı seçer. Toplum içi işleri bu
yardımcı organize eder.
Kırsal bölgelerde
komünden üst düzeyde ilçe hastaneleri ve il hastaneleri vardır. Bunlar çok daha gelişmiş
ve alt dallarda uzmanlaşmış hekimlerin çalıştığı hastanelerdir. Kentlerde
mahallelerin üstünde bölgeler ve bölgelerden sonra belediyeler vardır. Her kademede
de hastaneler ve halk sağlığı daireleri vardır. Kırsal bölgelerde ve kentlerde her
üst kademe hastanesi alt kademeyle birlikte çalışır ve o kademede çalışanların
hizmet içi eğitiminden sorumludur.
Çin idaresinin
özelliklerinden biri, toplum içinde bir hizmet için bir tek örgütün bulunmamasıdır.
Bir hizmeti birçok örgütler işbirliği yaparak yürütür. Örneğin, sağlık
hizmetlerinin yürütülmesinde sağlık örgütleri yanında kadınlar federasyonu, işçi
sendikaları, parti örgütü gibi kuruluşların da görevleri vardır. Parti
örgütünün başlıca görevi çeşitli örgütlerin hizmetlerini koordine etmek ve
aksaklıkları ortaya çıkarmaktır. Çin yönetiminin önemli bir unsuru da “Hizmet
önderleri” (Cadre Personel) dir. Çin yöneticileri, hizmet önderleri kadrosunun yetiştirilmesine
büyük önem vermektedirler. Bu kişiler dikkatle seçilmiş ve gayet iyi yetiştirilmiş
teknisyenlerdir. Bunlar teknik konularda neyin nasıl yapılacağını ya da
yaptırılabileceğini çok iyi bilen, çok becerikli ve dinamik kişilerdir.
Sağlık
hizmetlerini geliştirmede Sovyetler Birliği’nin sağlık örgütlenmesinin örnek alındığı
1949-1965 yıllarında genellikle kentlilere ve özellikle sanayi işçilerine yapılan
sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine, salgın yapan hastalıklarla savaşa, her ilçede
batı tipi örnek hastaneler açarak hizmetlerin çevreye yayılmasına, kırsal bölgeye
mobil ekiplerle hizmet götürülmesine önem verilmiştir. Hastanelerde yatak sayısı
90.000’den 700.000’e yükseltilmiştir.
Bu dönemde sağlık
sorunlarının kontrolü için de kısa süre eğitilmiş personelle halkın katıldığı
kampanyalar yürütülmüştür. Bunlardan biri ve en önemlisi, çevre sağlık
koşullarını düzeltme kampanyasıdır. Diğerleri afyon tutkunluğu, zührevi hastalıklar,
fuhuş ve şistozomyazis ile savaş kampanyalarıdır. Çin’i inceleyen batılı
hekimlerin yazdıklarına göre, Çinliler bu kampanyalarda büyük başarı
kazanmıştır. Tüm hayat kadınlarına çalışarak geçimlerini kazanma olanağı
sağlanmıştır. Bu kampanya sonucu Çin’de fuhuş sona ermiştir. Zührevi (cinsel)
hastalıkların kökü kazınmıştır. Bel soğukluğu kalmadığı için yeni doğan
bebeklerin gözüne gümüş nitrat damlatılması uygulamalarından vazgeçilmiştir.
Çevre sağlığı
kampanyasına gelince, Çin’de üç hafta kalan bir yazar bu sürede 3 karasinek gördüğünü,
bir diğeri 6 haftada 4 sinek gördüğünü, bir üçüncüsü de hiç karasinek görmediğini
yazmaktadır. Şistozomyazis ve narkotik savaşı da büyük bir başarıyla sonuçlanmıştır.
Şistozomların kökü kazınmış ve narkotik kullanan kimse kalmamıştır.
Bu dönemde sağlık
alanında önemli başarılar kazanılmakla birlikte 1960’ların başında sağlık
örgütleri ciddi olarak eleştirilmeye başlanmıştır. Eleştiriler şu noktalarda
toplanmaktadır:
a- Öncelik verilmekle birlikte köylere kentler
kadar hizmet götürülememiştir.
b- Koruyucu hekimliğe önem verileceği söylenmesine
ve bu alanda kimi başarılı uygulamalar yapılmasına karşın, tedavi hekimliği
alanında araştırma, eğitim ve uygulamaya daha fazla önem verilmektedir. Batı ve Çin
halk hekimliğinin birleştirilmesi konusunda önemli başarı sağlanamamış ve halk
hekimliğine gereken önem verilmemiştir.
c- Diğer ülkelerin uyguladığı teknikler Çin
koşullarına uydurulmadan uygulanmaktadır.
d- Yönetimde kollektif önderlik ve emir verme
yerine eğitim ve inandırma yoluna başvurulması gerektiği halde, klasik hiyerarşik düzen
kurulmuş ve emirle iş yaptırılması yolu tutulmuştur.
e- Herkese hizmet götürme yerine standardın yükseltilmesine
önem verilmiştir.
f- Yöneticiler hizmet ettikleri kişilerle
yakın ilişki kurmamaktadır. Fikir çalışmaları beden çalışmalarından daha
değerli sayılmaktadır.
1965’te Başkan
Mao,kültür devriminin ilk hareketi olarak sağlık bakanlığını ağır bir şekilde
eleştirmiştir. Kırsal bölgede hizmete önem verilmediği, eğitimin gereksiz yere uzun
olduğu, kuramsal eğitime ağırlık verildiği, koruyucu hekimlik ve sık görülen
hastalıklar üzerinde araştırmalara önem verilmediği Başkan Mao’nun eleştirileri
arasındadır. Bu dönemde sağlık bakanlığı dağıtılmış, yukarda da değinildiği
gibi fakülteler kapatılmış, araştırmaların yayınlandığı dergiler
yayınlanmamıştır. Bu dönemde kentlerde çalışan 20.000 hekim birkaç yıl ya da sürekli
olarak çalışmak üzere kırsal bölgelere yollanmıştır. Kırsal bölgede çalışan
mobil ekip sayısı 1.600’e çıkarılmış, bir milyon köylü doktor, üç milyon sağlık
yardımcısı yetiştirilmiştir. Hem kırsal hem kentsel bölgelerde tıbbi bakımda eşgüdüm
sistemi geliştirilmiş ve bu yazının örgütlenme bölümünde açıklanan sağlık
örgütleri kurulmuştur.
6.Sağlık
Hizmetlerinin Finansmanı:
Çin’de sağlık
harcamaları için gerekli para üç kaynaktan gelir. Bunlardan biri halkın doğrudan
yaptığı ödemedir. Herkes sağlık hizmeti için 2 yuvan (12 lira) verir. Ayrıca her
hizmet için ufak bir ödeme yapar. Bu ödeme hizmetten yararlanmayı önlemeyecek kadar
azdır. İkinci kaynak, komün ve fabrikaların sosyal güvenlik fonlarıdır. Bu fondan
genellikle hastaneye yatanların hastane harcamaları karşılanır. Üçüncü kaynak,
hükümetin, bütçesinden sağlık hizmetlerine ayırdığı ödeneklerdir. Bu
ödenekler, gerektiği zaman yerel örgütleri desteklemek ya da özel programları, örneğin
aile planlaması programını, finanse etmek için kullanılır.
Sağlık
hizmetlerinin maliyetinin yüksek oluşu ve durmadan artışı her ülke için ve
özellikle az gelişmiş ülkeler için, büyük bir sorundur. Çin’de sağlık
hizmetlerinin maliyeti hakkında bir sayı belirtmek olanağı yoktur. Ancak, Çin sağlık
yönetimini inceleyenlerin izlenimlerine göre Çin’de sağlık harcaması diğer
ülkelere kıyasla önemsenmeyecek kadar azdır ve özellikle hükümete fazla yük değildir.
Bunun nedenleri üç noktada toplanabilir:
a- Hizmetin ağırlık noktası olan işçi ve
köylü hekimlere hizmetleri için özel bir ödeme yapılmaz. Bunlar da diğer
arkadaşları gibi üretimden paylarını alırlar. Bir köylü hekimin yılda aldığı
para 300 yuvan (1.800 lira) dır. Diğer sağlık personeline ödenen ücretler de başka
ülkelere göre çok düşüktür.
b- Hizmette koruyucu hekimliğe ve evde ve ayakta
tedaviye gerçekten öncelik verilmektedir.
c- Akupunktur ile otlardan yapılan halk ilaçlarının
geniş ölçüde kullanılması, ilaç sanayiinin kâr amacıyla çalıştırılmaması
nedeniyle ilaç harcaması diğer ülkelere kıyasla çok düşüktür.
7.Sağlık
Hizmetlerinin Değerlendirilmesi:
1973 yılında
Çin’i inceleyen bir Amerikalı hekim, izlenimlerini şöye anlatıyor: “Az gelişmiş
ülkelerde hemen göze çarpan, mutlu azınlığın lüks ve güvençli yaşamı ile
yoksulluk içindeki halkın yaşantısı arasındaki
fark Çin’de yok. Çinlilerin barındıkları evler basit fakat oturulabilecek
niteliktedir. Tümünde su ve elektirik var. Büyük ve küçük herkes kentte ve köyde
uygun şekilde giyinmiştir. İlk bakışta göze çarpan bir husus da hiç kimse için
bir açlık sorunu olmadığıdır. Yazar kuşkulu bir tutumla kendi kendine soruyor, “Acaba
bu sadece benim gördüğüm yerlerde mi böyle?”. Çin’de istediği her yere
gidebilen yazar, diğer yazarların gözlemlerine ve Çinlilerin açık yürekli yanıtlarına
da dayanarak şu sonuca varıyor: “Her yerde yaşam benim gördüğüm düzeyde
olmayabilir. Ancak, gerçek durum genellikle benim gördüğüm gibidir ve eskiye oranla
çok düzelmiştir. Bugün Çin’de yaşam, batı ülkeleri standardına kıyasla çok
basittir. Ama halkın yaşam standardı, kişi başına ortalama geliri 120 dolar (1.300
lira) olan diğer az gelişmiş ülkelere kıyasla çok yüksek düzeydedir.”
Çin’de kurtuluştan bu yana sağlık düzeyinin
ne kadar yükseldiğini nesnel olarak belirlemek için, tüm Çin’in durumunu belirten
ölüm ve doğum hızları hakkında bilgi yoktur. Çin sağlık bakanlığı tüm Çin
için istatistik veriler toplamamakta ya da en azından yayınlamamaktadır. Buna
karşın, yabancı araştırmacılar gezdikleri kent ve köylerde o yerler için
demografik verileri bulmaktadırlar. Bu veriler Çin’de özellikle kentlerde ölüm, doğum,
bebek ölüm ve ana ölüm oranlarının az gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak kadar
düşük olduğunu, hatta gelişmiş ülkelerle kıyaslanabileceğini göstermektedir.
Örneğin, Şanghay kentinin 1971 yılında doğum oranı binde 12, ölüm oranı binde
5.2, bebek ölüm oranı binde 8.7 dir. Sağlık düzeyinin gelişmesinin bir diğer
nesnel ölçütü de bulaşıcı hastalıkların tümden kontrol altına alınmış
olmasıdır.
Ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinde başarı
da sağlık hizmetlerindeki başarıyı yansıtacak bir ölçüttür. Bu alandaki yayınlar
şöyle özetlenebilir: Ana sağlığını olumsuz olarak etkileyen aşırı doğurganlık
Çin için bir sorun değildir. 23 yaşında genç primiparlar ve 32-33 yaşından genç
olan multiparlar çok seyrektir. Gebelerde beslenme, anne ve fetusun sağlığı
bakımından yeterlidir. Her gebe kadın, antenatal bakım ve eğitim görmektedir. Her doğum,
eğitim görmüş ebeler ya da köylü hekimler tarafından yapılmaktadır. Prematürelik
oranı yüzde 4 ile 9 arasında değişmektedir. Çocukların periyodik muayeneleri köylü
hekimler ve kızıl sağlık işçileri tarafından yapılmaktadır. Çocuklara doğumda
BCG, iki aylık iken polio tip I ve üç aylık iken polio II ve III aşısı
yapılmaktadır. Difteri-tetanoz-boğmaca aşıları üçüncü ayda başlamaktadır.
Çiçek aşısı yedinci, kızamık aşısı sekizinci ayda uygulanmaktadır. Kreşlerde
menenjit aşısı ve ansefalit B aşısı da yapılmaktadır. Aşı programını tam
olarak uygulama en uzak kırsal bölgelerde bile yüzde 80’in altına düşmemektedir.
Çocukların akut hastalıklarının tedavisi en uzak kırsal bölgelerde bile gecikmeden
köylü hekimler tarafından yapılmaktadır. Çin’de tahmin edilen bebek ölüm oranı
binde 17-20’dir.
Okul çocuklarının gelişmesini, Birleşik
Amerika Devletinin çocuk gelişmesi ile kıyaslayan bir yazar, “Okul öncesi
çocuklarda boy ve ağırlık ortalaması A.B.D.’deki çocuklara oranla düşük ise de
normal sınırlar içindedir” demektedir. Sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesini,
Çin’de sağlık yönetimini inceleyen Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarının
vardıkları sonuçla bitirmek yerinde olur. Bu uzmanlar raporlarında “Çin bir kuşağın
yaşam süresi içinde aç, hastalıklarla yıpranmış, cahil, yarı feodal ve insanca
yaşamın sadece mutlu bir azınlığa ait olduğu bir ülke olmaktan kurtulmuş, dinamik,
sağlıklı, üretici, bilgili ve toplumsal her işe tüm halkın katıldığı bir ülke
olmuştur” demektedir.
Çin’in sağlık programı diğer az gelişmiş
ülkelerde de uygulanabilir mi? Sorusuna Dünya Sağlık Örgütünün 1973 yılı Genel
Kurul toplantısına katılan Çin delegesinin verdiği yanıt şudur: “Bizim
programımız, bizim koşul ve olanaklarımıza uyan bir programdır. Başka ülkeler
bizim programımızla değil, bizim yaptığımız gibi, kendi koşul ve olanaklarına
uygun program geliştirebilirlerse başarıya ulaşabilirler.”
Bu yargı, bir sağlık programının
ayrıntıları yönünden doğru ama ilke yönünden doğru değildir. Çin’de sağlık
yönetim ilkeleri, sağlık ve toplum kalkınması uzmanlarının az gelişmiş ülkeler
yöneticilerine son on yılda önerdikleri ilkelerdir. O halde ne için Çin yöneticileri
bu ilkelerin uygulanmasında başarı göstermişlerdir? sorusunun yanıtını aramak
gerekir. Çin sağlık idaresi konusunda geniş bilgiye sahip bir Kanada’lı uzman,
başarı nedenlerini iki grupta toplamaktadır. Birinci nokta, Çin halkının üstün
niteliğidir. Çinliler çok disiplinlidir. Kendilerine verilen işi başarmak için her
çabayı harcarlar ve genellikle üyeleri oldukları sosyal grubun diğer üyelerine
hiçbir karşılık beklemeden hizmet ederler. Bu, Çin’de çağlar boyu süregelen
kültürün bir parçasıdır. İkinci nokta, Çin yöneticilerinin sağlık hizmetlerini
tüm sosyo-ekonomik devrimin bir parçası olarak ele almaları, bu devrimi yapmayı gerçekten
istemeleri ve bunu yapabilecek güçte olmalarıdır.
Sonuç olarak,
diğer az gelişmiş ülkelerde Çin mucizesi, ancak bu iki koşulun bir araya gelmesi
oranında gerçekleşebilir kanısını belirtmek yerinde olur.
Yararlanılan
Kaynaklar
1. Horn,J.S.: Away with
all pest: An English Surgeon in People’s China 1954-1969, Montly Review Press, 1969 (New
York)
2. Sidel,
V.W.,Sidel,R.:Serve the People, Josiah Macy Jr.Foundation, 1973 (New York)
3. Akhtar, S.: Health Care
in the People’s Republic of China: A Bibliography with Abstract, Internatıonal
Development Research Center, 1975 (Ottawa, Canada)
4. WHO/UNİCEF: Joint
Study on Alternative Approaches to Meeting Basic Health Needs of Population in Developing
Countries, 1975 JC 20/WHO-UNİCEF/75.2, Feb.1975 (Geneva)
5. Wray, J.D.: Health and
Nutritional Factors in Early Childhood Development in the People’s Republic of
China, Feb.1974 (unpublished manuscript)
6. Rifkin, S., Kaplinsky,
R: Health Strategy and Development Planning:Lessons from the
People’s Republic of China, 1973 (The science Policy Research
Unit, University of Sussex Brighton,
England)
7. Presentation of
Chineese Barefoot Doctor: Meng Ching-yu, 26th World Health Assmbly-Technical
Discussions 11 May, 1973
Ekler
Ek: I-Köylü
Hekimlerin El Kitabının Bölüm Bölüm Başlıkları
I.Bölüm - İnsan Vücudunun Tanınması
II.Bölüm
- Hijyen İlkeleri (Vatan için sağlık hareketleri, tarım ve endüstri işletmelerinde
hijyen, vektörlerin yok edilmesi ve kişisel hijyen)
III.Bölüm
- Hasta tanısı için temel bilgiler
IV.Bölüm
- Muayene yöntemleri ve hastalık nedenleri
V.Bölüm
- Doğum Kontrolu
VI.Bölüm
- En sık rastlanan hastalıkların tanı ve tedavisi
VII.Bölüm - Geleneksel tıp
Ek: II-
Köylü ve İşçi Hekimlerin Kullandıkları Kimi İlaç ve Malzemeler(x)
1- Antibiotikler (penisilin, tetrasiklin, kloramfenikol v.b.)
2- Sulfamidler
3- Vitaminler
4- Reserpin Tablet
5- Dolantin ampul
6- Atropin tablet
7- Adrenalin ampul
8- Coramin ampul
9- Dıştan kullanılan ilaçlar (Tentürdiyot, merkürokrom, göz
damlası, burun damlası, alkol, sulfa merhem)
10- Geleneksel tıp ilaçları
11- Malzeme (Akupunktur iğnesi, bandaj, pansuman malzemesi, enjektör,
tansiyon aleti, termometre v.b.)
(x) Bu malzemeler Çin’i ziyaret eden yabancı bir hekimin Pekin’de
bir fabrikada ve Pekin dolayında bir köyde çalışan işçi ve köylü hekimlerin
çantasında bulduğu ilaç ve malzemelerdir.
* Özgür İnsan, 3: sayı 27 ve 28, 1976
|