Pedİatrİde
Kemoprofİlaksİ*
1. Giriş:
İlaçların hasta
insanların tedavisi amacıyla değil de sağlamları hastalıklardan korumak için
kullanılması, yani kemoprofilaksi, oldukça eski zamanlarda başlamıştır. Kininin
sıtma profilaksisinde kullanılması (1), yeni doğanların gözüne gümüş nitrat
damlatılması (2) bunun örnekleridir. Bununla birlikte kemoprofilaksi, geniş ölçüde
ancak antibakteriyel ilaçların bulunmasından sonra uygulanabilmiştir.
2. Antibakteriyel İlaçlarla Profilaksi:
Antibakteriyel ilaçların
profilaktik olarak kullanılma amacını beş grup altında toplamak mümkündür.
a- Topluluklarda Salgınların Durdurulması:
Antibakteriyel ilaçlar bu amaçla kışla, okul, kreş gibi topluluklarda herkese
uygulanarak streptokoksik enfeksiyon salgınları (3), menengokoksik menenjit salgınları
(4) kolaylıkla önlenmektedir. Bu uygulama sonucu topluluktaki portörler
(taşıyıcılar) ve enfeksiyonu yeni alanlar tedavi edilerek salgınlar kontrol altına
alınmaktadır.
b- Hastalık Kaynağıyla
Temas Eden ya da Temas Ettiği Zannedilen Kişilere Antibakteriyel İlaçlar Vererek
Enfeksiyon Hastalıklarının Önlenmesi: Veba savaşında (5)
ve dizanteri salgınlarının önlenmesinde (6), sulfamidlerin kullanılması,
antibakteriyel ilaçların bu amaçla kullanılışına birer örnek oluşturur. Bu şekil
uygulamada, antibakteriyel ilaçlar enfeksiyonun kuluçka devrinde tedavisini sağlayarak
kişinin hastalanmasını önlemekte ve aynı zamanda olası enfeksiyon kaynaklarının
oluşmamasından dolayı da hastalığın bulaşma zinciri kırılmakta ve salgın denetim
altına alınmaktadır.
c- Antibakteriyel
İlaçların Kimi Hastalıkların Gidişinde Görülen Komplikasyonlara
Engel Olmak Amacıyla Kullanılması: Kimi hekimler, örneğin kızamıklı bir
hastaya ya da gribe yakalanmış bir çocuğa antibakteriyel ilaç vermektedirler. Bu
ilaçlar hastalığın asıl etkenine etki yapmadığına göre, bu uygulamadan beklenen
yarar sadece bu hastalıkları izlemesi olası pnömoni, bronkopnömoni gibi bakteriyel
enfeksiyonların komplikasyonlarını önlemektir. Kanımızca, bir hekimin sürekli
gözetimi altında bulunan çocuklarda -bedensel rahatsızlıkları nedeniyle
komplikasyonların büyük tehlike yaratacağı olgular dışında- antibakteriyel
ilaçların bu amaçla kullanılması yersizdir. Ancak tıbbi bakımdan uzak köylerde
çıkan salgınlarda bu yoldan yararlanma düşünülebilir.
d- Antibakteriyel İlaçların Hastalığın Geri
Dönmesi (nüks) ve Yeni Enfeksiyonların Önlenmesi İçin Kullanılması: Romatizma
geçiren çocuklara belirli aralarla sulfamid, penisillin, eritromisin, tetraksiklin grubu
ilaçlar vererek nükslerin önlendiğine dair geniş yayınlar vardır. Denebilir ki
kemoprofilaksinin en verimli olduğu uygulama
şekillerinden biri, romatizma nükslerinin önlenmesidir. Asemptomatik tüberkülozlu
çocuklara izonikotinik asid hidrazid (INAH) vererek bunları tüberkülozun çok
tehlikeli şekillerinden korumak da kemoprafilaksinin umut verici uygulama
şekillerindendir.
e- Cerrahi Girişimlerde Profilaktik Olarak
Antibakteriyel İlaç Kullanılması: Barsak ameliyatlarından önce, barsak florası
mikroplarından önemli bir kısmını yok etmek, akciğer ameliyatlarında enfeksiyonun
vücuda yayılmasını önlemek amacıyla antibakteriyel ilaçların kullanılması
cerrahide yeni olanaklar sağlamış ve ölümleri önemli ölçüde azaltmıştır.
Verilen örnekler, kemoprofilaksinin tıpta gittikçe geniş ölçüde kullanılan ve
büyük yarar sağlayan bir yöntem olduğunu göstermektedir. Bu yöntemden sadece
enfeksiyon hastalıklarını önlemeye çalışan hekimler değil, cerrahlar da
yararlanmaktadırlar. Burada sadece pediatri bakımından çok önemli olan streptokoksik
enfeksiyonlarda ve tüberkülozda kemoprofilaksi üzerinde yapılan önemli çalışmalara
değineceğiz.
3. Streptokoksik Enfeksiyonlarda Kemoprofilaksi:
1943 yılında Watson ve
arkadaşları (3), Amerikan deniz birliklerinde çıkan bir kızıl salgınını,
askerlere günde iki kez yarımşar gram sulfadiazin vererek önlediklerini
bildirmişlerdir. İkinci Dünya Savaşında bu yöntem özellikle Amerikan Deniz Kuvvetlerinde geniş ölçüde kullanılmıştır
(7). Bu yöntemin sakıncası, sulfamid uygulamasıyla ortaya sulfamide dirençli
suşların çıkması ve bu nedenle sulfamidle başarılı kemoprofilaksi olanağının
kalmamasıdır. Bu nedenle streptokok enfeksiyonlarının sulfamidle profilaksi yöntemi
terkedilmiş ve penisillinle profilaksi yaygınlaşmıştır.
Amerikan Deniz Kuvvetlerinde
ağız yoluyla günde bir kez 100.000 ünite penisillin G vererek streptokok
enfeksiyonlarının önlenmesi üzerinde çalışmalar 1951 yılında başlamıştır (8).
Seal, streptokok enfeksiyonlarından penisillinle korumada en uygun dozun ne olacağını
incelemiş ve on gün süreyle günde iki kez 250.000 ünite penisillin G tabletiyle
enfeksiyonların en düşük düzeye indirildiğini ve streptokok portörlüğünün
tümüyle ortadan kalkabileceğini göstermiştir (9). Bu uygulamanın yapıldığı yıl,
Ocak ayından başlayarak olgu sayıları artmaya başlamış ve Nisan ayında olgu
sayısı binde 26'ya, streptokok portör oranı yüzde 45'e yükselmişti. On günlük
penisillin uygulamasından sonra olgu oranı binde 2'ye düşmüş ve streptokok portörü
kalmamıştır. Ne var ki, penisillin uygulaması kesildikten sonra portör oranı yeniden
yükselmeye başlamıştır.
Reinstein, Amerika'da bir
Kızılderili bölgesinde çıkan bir kızıl ve nefrit salgınını bir kez benzathin
penisillin enjeksiyonuyla durdurmuştur. Minnesota'da Kızıl Göl bölgesinde yaşayan
2.800 Kızılderili arasında Haziran ayında kızıl olguları görülmeye başlamış ve
olgu sayısı gittikçe artarak Eylül ayında 60'a (22'si kızıl ve 38'i streptokoksik
nefrit) ulaşmıştır. Eylül ayında 500 kişi üzerinde yapılan boğaz kültürlerinde
bunların yüzde 20.7'sinin hemolitik streptokok olduğu görülmüştür. Bu muayeneden
sonra, 15 yaşından küçük olanlara 600.000; on beş yaşından büyüklere 1.200.000
ünite benzathin penisillin enjekte edilmiştir. Bundan sonra iki olgu görülmüş ve
daha sonra hiçbir olgu görülmemiştir. Bir ay sonra yapılan boğaz kültürlerinde
yüzde 1.3 oranında streptokok bulunmuş ve ikinci muayenede bunlar da negatif
bulunmuştur.
Antibakteriyel ilaçların
romatizma nükslerine engel olmak amacıyla kullanılması, kemoprofilaksinin en etkili
uygulama şekillerindendir. Bu hususta değişik antibakteriyel ilaçlarla iyi sonuçlar
alındığına dair geniş yayınlar vardır. Massell ve arkadaşlarının (10)
romatizmalı çocuklar ve onların kardeşleri üzerinde yaptıkları inceleme bu konuda
iyi bir örnek oluşturur. Bu incelemede hem ağızdan verilen penisillinin ve hem de kas
içine enjekte edilen benzathin penisillinin koruyucu etkileri incelenmiştir. Ağızdan
penisillinle korunan çocuklara dörder gün ve günde iki kez 200.000'er ünite
penisillin G, benzathin penisillinle korunan çocuklara dört haftada bir 1.200.000 ünite
benzathin penisillin enjekte edilmiştir. Ağızdan penisillin G alan ve ortalama 57 hafta
gözlem altında bulundurulan 114 hastadan, biri kuşkulu üçünde romatizma nüksü
görülmüştür (nüks oranı yüzde 1.6). Benzathin penisillin alan ve ortalama 76 hafta
gözlem altında bulundurulan 59 hastadan hiçbirinde romatizma nüksü görülmemiştir.
Penisillin G verilen 114 çocuktan hiçbirinde yan etkiler görülmediği halde, benzathin
penisillin enjekte edilen 59 çocuktan 15'inde enjeksiyon yerinde fazla ağrı, iki steril
apse ve iki ürtiker şeklinde yan etkiler saptanmıştır.
Tablo:1'de incelemeye
alınan çocuklarla kardeşlerinde streptokok portörleri ve streptokoksik enfeksiyonlar
görülmektedir. Bu sonuçlar, benzathin penisillin uygulamasının streptokoksik
enfeksiyon oranını yüzde 91 ve portörlüğü yüzde 86 azalttığını
göstermektedir. Ağızdan verilen penisillin G ile alınan sonuç aynı derecede yüksek
olmamakla birlikte koruyucu etkisi çok belirgindir. Kas içine benzathin penisillinle
kemoprofilaksi yaptıkları 3275 kişiden 16'sında ürtiker ve ödem gördüklerini
belirten Sherwood ve Gronbeck, hiç anafilaktik şok görmemişlerdir.
Tablo:1- Penisillin
Uygulamasının Streptokok Enfeksiyonlara Etkisi
|
|
Kardeşler |
Romatizma
Geçiren Hastalar |
|
Preparat
|
Olgu Türü
|
Olgu Sayısı
|
Oran (binde) |
Olgu Sayısı
|
Oran (binde) |
Önleme Oranı
(yüzde) |
Benzathin |
strep.enf. |
31 |
5.2 |
2 |
0.5 |
91 |
Pen.İ.M. |
strep.port. |
52 |
8.7 |
5 |
1.2 |
86 |
Pen. G |
strep.enf. |
52 |
6.5 |
7 |
1.1 |
83 |
Oral |
strep.port. |
64 |
8.0 |
19 |
2.9 |
64 |
Ağız yoluyla penisillin
uygulanmasının yararı, kişinin kendisi tarafından uygulanabilmesi, allerjik
belirtilerin daha az görülmesidir. Buna karşın, toplu uygulamalarda birçok kişinin
düzenli ilaç almamaları özellikle az gelişmiş ülkelerde büyük bir sakıncadır.
Enjeksiyon yoluyla kullanılan penisillinlerin düzenli uygulanma bakımından
üstünlüğü vardır. Bir kez uygulanmakla kandaki penisillin düzeyinin yaklaşık bir
ay tedavi düzeyinde kalması kemoprofilaksi yönünden benzathin penisillini ideal
preparat yapmaktadır. Buna karşın enfeksiyon yerinde ağrı ve sertlik yapması, bunun
en büyük sakıncasıdır.
4. Tüberkülozda Kemoprofilaksi:
INAH'ın toksik etkisinin
yok denecek kadar az olması nedeniyle tüberkülozlu hastaların çevresinde yaşayan
çocukların tüberkülozdan korunması için bu ilaçtan yararlanmak olanakları
araştırılmıştır. Bartman ve arkadaşlarının (11) kobaylar üzerinde yaptıkları
araştırmalar böyle bir olanağın varlığını göstermiştir.
INAH'ın koruyucu olarak
insanlara uygulanmasından ne sonuç alınacağı Greenland'da, İtalya'da, Tunus'ta ve
Birleşik Amerika'da incelenmektedir. Birleşik Amerika Sağlık Dairesinin yaptığı
inceleme hakkında ilk raporu yayınlayan Ferebee ve arkadaşlarının (12) bildirdikleri
sonuçlar çok olumludur. Bu inceleme, üç yaşından küçük ve tüberkülin pozitif
2750 çocuk üzerinde yapılmıştır. Bu çocuklardan 1394'üne bir yıl süreyle her
gün kilo başına 4-6 mg. INAH verilmiş, 1356'sına ilaç verilmemiştir. 32 hekimin
katıldığı bu incelemede çocuklar otuz ay gözlem altında tutulmuştur. Bu süre
içinde ilaç alanlardan 3 çocukta, ilaç almayanlardan 26 çocukta akciğer dışı
ağır tüberküloz komplikasyonları görülmüştür. Gözlenen komplikasyonlar ve
çocuk sayıları Tablo:2'de sunulmuştur.
Tablo:2- INAH'la Korunan ve
Korunmayan Çocuklarda Tüberküloz Komplikasyonları
Komplikasyonlar |
INAH Alanlarda |
INAH Almayanlarda |
Menenjit tüberküloz |
1 |
6 |
Beyin tüberkülozu |
- |
2 |
Miliar tüberkülozu |
- |
1 |
Kemik tüberkülozu |
1 |
5 |
Plörezi |
1 |
7 |
Diğer
komplikasyonlar |
- |
5 |
TOPLAM |
3 |
26 |
Bu inceleme, koruyucu olarak
INAH uygulanmasıyla komplikasyonların yüzde 80 oranında azaltılabileceğini kesin
olarak göstermiştir. B vitamini yetersizliği olanlarda
(13) ve böbrek yetmezliklerinde INAH'ın nörotoksik belirtiler yaptığı
hakkındaki gözlemler dışında bu ilacın zararlı etkileri görülmediğine göre,
çocuk hekimlerine, tüberkülozlu ailelerin tüberkülin pozitif çocuklarını
tüberkülozdan korumak için sürekli olarak INAH vermeleri önerilebilir. Dünya
Sağlık Örgütünün bu konuda görüşüne başvurduğu inceleme grubu (14) raporunda
tüberküloz kemoprofilaksisi esasları şu şekilde belirtilmiştir:
a- Tüberkülin pozitif bir
kişi, beş ünite tüberküline en az on milimetre çapında bir endürasyon gösteren
kişidir,
b- INAH tek başına ve
günde vücut ağırlığının kilogramına beş miligram hesabıyla kullanılmalıdır,
c- INAH'ın
kullanılmasına, en aşağı altı ay ve herhalde kişinin temas ettiği hasta
bulaşıcı kaldığı sürece devam edilmelidir,
d- INAH tedavisine
başlamadan önce, parankimatöz bir akciğer veremiyle karşı karşıya bulunulup
bulunulmadığını incelemek için radyografi yapılmalıdır.
Tüberkülin negatif
çocukların korunmasında en iyi yol doğal olarak BCG aşısıdır. Bununla birlikte BCG
aşısı uygulanması olanağı olmayan yerlerde tüberkülin negatif çocuklara INAH
verilebilir. BCG aşısıyla INAH uygulamasının birlikte kullanılıp
kullanılamayacağı üzerinde de durulmuştur. Fransa'da Brety ve Canetti (15) elde
ettikleri INAH'a dirençli bir BCG suşu ile kobaylarda deney yapmışlardır. Bu
deneylerden elde edilen sonuçlar, INAH'a dirençli BCG suşunun kobayları klasik BCG
suşundan daha iyi korumakta olduğunu göstermiş ve bu esnada kobayların INAH alıp
almamalarının da direncin oluşması üzerinde bir etkisi olmadığı saptanmıştır.
Schaffer ve arkadaşlarının (16) buluşları Berty ve Canetti'ninkinden farklıdır.
Bunlar, klasik BCG suşunun daha etkili olduğu görüşündedirler.
5. Kemoprofilaksinin Sakıncaları:
Antibakteriyel ilaçların
profilaktik olarak uygulanmasından elde edilen bu uygun etkileri belirttikten sonra,
sakıncaları üzerinde de durmak gerekir. Bu sakıncaları iki gruba ayırabiliriz:
a- Tıbbi Sakıncalar: Bunlar, antibakteriyel
ilacı alan kişilerde görülen allerjik ve toksik reaksiyonlar, avitaminoz durumları ve
superenfeksiyonlardır (21,22). Anafilaktoid şok, angionörotik ödem, ürtiker,
dermatit, maküler ya da makülopapüler ekzantemler, serum hastalığı da görülebilen
allerjik reaksiyonlardandır. Toksik etkilerin en önemlisi hematopoetik organlarda
görülebilecek aplastik anemi, granulositopeni, trombositopenik purpura gibi
hastalıklardır. K avitaminozu ve B kompleksi yetmezliği gibi avitaminozlar da barsak
bakterilerini etkileyen antibakteriyel ilaçların uzun süre kullanılması halinde
ortaya çıkar. Superenfeksiyonlar özellikle geniş spektrumlu antibakteriyel ilaçların
uygulandığı kişilerde görülür. Bunlardan önemli olanları stafilokok enterekoliti,
diğer nedenlere bağlı enterokolitler, barsak, deri ve akciğer monilyazisidir.
Antibakteriyel ilaç
alanlarda bu reaksiyonların yaygınlığı ve önemi hakkında yapılan iyi bir inceleme,
Amerika Birleşik Devletleri İlaç Kontrol Dairesinden Welch ve arkadaşlarının (17),
Amerika'nın değişik bölgelerindeki 827 hastanenin 1953-1957 yılları arasındaki
protokolları üzerinde yaptıkları incelemedir. Sonuçlar Tablo:3 ve Tablo:4'de
görülmektedir. Elde edilen veriler, en fazla allerjik reaksiyonlara neden olan
antibakteriyel ilacın penisillin, hematopoetik organları etkileyenin kloramfenikol ve
süperenfeksiyonlara neden olanın tetrasiklin grubu ilaçlar olduğunu göstermektedir.
İnceleme kapsamındaki hastanelerin yatak sayısı, Amerika'daki hastane yataklarının
yüzde 28.5'idir. Buna göre tüm hastanelerde 12.000 dolayında komplikasyonlu olgu
olması gerekir. Evde ve ayakta tedavi edilenler de bu sayıya eklenirse, beş yıl
içinde Amerika'da antibakteriyel ilaçların kullanılmasından ileri gelen zararlı
reaksiyonların 50.000 dolayında olduğu tahmin edilebilir.
Acaba antibakteriyel ilaç
alanlar arasında reaksiyon verenlerin oranı nedir? Welch ve arkadaşları Amerika'da bu
incelemenin yapıldığı yıllarda penisillin üretiminin iki milyar doz olduğuna
değinmektedirler. Buna göre penisillinden ileri gelen önemli zararlı reaksiyonların
oranı yüz binde iki dolayındadır. Buna karşın Nelson (18), antibiyotik alanların
yüzde 4-5'inde deri komplikasyonları görüldüğünü savunmaktadır. Antibiyotiklere
bağlı allerjik reaksiyonların oranının yüzde 7-10'a kadar yükseldiğini savunanlar
da vardır (19). İnsanların yaklaşık yüzde 10'unda besin maddelerine karşı
duyarlılık olduğuna göre bu tahmin pek abartılmış sayılmamalıdır.
Tablo:3- Amerika'da
Yapılan Bir İncelemede Antibiyotiklerin Neden Olduğu Ağır Reaksiyonlar
Antibiyotik |
Şok |
Deri Reaks. |
Kan Hast. |
Süper Enfek. |
Ödem |
Toplam |
Penisilin |
793(72) |
64(6) |
1(-) |
3(-) |
37(4) |
898(82) |
Strep-Penisil. |
12(2) |
3(-) |
2(-) |
- |
1 (-) |
18(2) |
Kloramfenikol |
1(-) |
1(-) |
41(25) |
- |
- |
43(25) |
Tetras. grubu |
3(-) |
1(1) |
1(1) |
102(40) |
- |
107(42) |
Eritromisin |
- |
- |
- |
1(-) |
- |
1(-) |
Neomisin |
- |
- |
- |
1(-) |
- |
1(-) |
Novobiosin |
- |
1(-) |
1(1) |
- |
- |
2(1)
|
TOPLAM |
809(74) |
70(7) |
46(27) |
107(40) |
38(4) |
1070
(152) |
Not: Parantez
içindeki sayılar ölüm sayılarını göstermektedir.
Tablo:4- Amerika'da
Yapılan Bir İncelemede Antibiyotiklerin Neden Olduğu Hafif Reaksiyonlar
Antibiyotik |
Anjio-nörot. ödem
ve ürtiker |
Diğer deri lezyonl. |
Serum hastal. |
Diyare |
Lokal monily. |
TOPLAM |
Penisillin
Strept-Penisil.
Tetrasiklin
Oksitetrasikl.
Klortetrasikl.
Novobiosin
Eritromisin
Streptomisin
Kloramfenikol
Neomisin
T O P L A M |
1224
85
17
9
5
6
5
4
3
-
358 |
319
34
4
3
-
6
1
5
-
-
372 |
65
5
1
-
-
-
-
-
-
-
71 |
2
15
27
22
7
2
3
-
-
1
79 |
6
21
7
4
6
-
-
-
1
-
45 |
1616
160
56
38
18
14
9
9
4
1
1925 |
|
|
|
|
|
|
|
b- Epidemiyolojik Sakıncalar: En önemli
epidemiyolojik sakınca, antibakteriyel ilaçların geniş ölçüde kullanılmasının bu
ilaçlara dirençli suşları ortama hakim kılmaya neden olmasıdır. Savaş içinde
streptokoksik enfeksiyonlardan korunmada başarıyla kullanılan sulfamidden daha sonraki
yıllarda iyi sonuç alınmamasının nedeni budur. Diğer antibakteriyel ilaçların
uygulanmasının yarattığı tehlike de bu ilaçlara dirençli stafilokok suşlarının
oluşmasıdır. Bu nedenle antibiyotiklere dirençli stafilokok suşlarından ileri gelen
enfeksiyonların tedavisi ve hastane salgınlarının önlenmesi önemli bir sorun
olmuştur (20).
Aşılarla sağlanan
sürekli korumayla kemoprofilaksi sonuçları kıyaslanırsa, kemoprofilaksinin kısa
süreli oluşu ve aynı zamanda pahalıya mal olması da bu yöntemin
sakıncalarındandır. Antibakteriyel ilaçlar profilaktik olarak etkili olmalarına
karşın zararlı reaksiyonları da bulunduğuna göre bunları profilaktik olarak
kullanmalı mıyız? Genel olarak denilebilir ki, kemoprofilaksi aşı gibi geniş
ölçüde ve her zaman uygulanacak bir yöntem değildir. Aşının etkili olduğu
hastalıklarda daima aşı tercih edilmelidir. Bununla birlikte, belirli topluluklarda ya
da gruplarda başka yolla kontrol olanağı bulunmayan enfeksiyonların yayılmasını
önlemek; hastayla temas ederek enfeksiyon almış olması olası ve hastalığa
yakalanmaması istenen bir kişiyi korumak; romatizma ve tüberküloz gibi yaşam için
tehlikeli olan hastalıkların nüksetmesini engellemek için bu yönteme başvurmak
yerinde bir harekettir. Her olgunun kendine göre özellikleri olabileceğinden, kesin
karar ancak durumu yerinde inceleyen hekim tarafından verilebilir. Doğru karar vermek
bir sanat işidir. Sanatının ehli olan hekim, her zaman hastasına en az zarar verecek
yolu bulabilendir.
6. Özet:
Etki ve yararları öteden
beri bilinen aşıların dışında, günümüzde antibiyotiklerle de profilaksi sağlamak
olanağı vardır. Yalnız antibiyotik profilaksisi aşılardaki gibi bir kez uygulamakla
değil, antibiyotiğin sürekli olarak verilmesiyle sağlanmaktadır. Bu sürekli uygulama
kimi kez allerji, entoksikasyon ve vitaminsizlik gibi aksaklıklara yol açmaktadır. Ancak her hastalığa karşı aşı
bulunmadığından streptokok enfeksiyonlarıyla romatizma gibi sık görülen
hastalıklarda ilaçla profilaksi yapmanın yeri vardır. Diğer yandan verem aşısı
(BCG) ancak tüberkülin negatif olanlara uygulanmaktadır. Oysa ki, bir verem
hastasının ya da veremli bir odağın çevresinde tüberkülin pozitif kişiler de
bulunmaktadır ve korunması gerekmektedir. Bunlara ve özellikle bu durumdaki çocuklara
INAH'ın profilaktik olarak verilmesi yerinde olur. İlaçla profilakside, yukarda
belirtilen arızalar nedeniyle olguları seçime tutmak esas olup, ayrı seçi
gözetmeksizin, kitlesel olarak ilaç dağıtmak sakıncalıdır.
Yararlanılan
Kaynaklar
1. Maxoy, K.F.: Rosenau's Preventive Medicine and
Public Health, Appleton-Century-Crofts Inc., 353, 1956
2. Top, F.H.: Handbook of Communicable Diseases,
C.V.Mosby Co., 1947
3. Watson, R.F. et al.: J.A.M.A., 122:730, 1943
4. Kuhns, D.M. et al.: J.A.M.A., 123:335, 1943
5. Pollitzer, R.: Plague, World Health
Organization Monograph Series, 473, 1954
6. American Public Health Association: The
Control of Communicable Diesases in Man
7. Coburn, A.F. et al.: The Epidemiology of
Hemolytic Streptococcus, The Willam and Wilkins Co., 1949
8. Navy Medical Research Unit No.4: Antibiotics
Annual, 123, 1953-1954
9. Seal, J.R.: A.J.P.H., 45: 662, 1955
10. Masell, B.F.: Antibiotics
Annual, 212, 1957-1958
11. Bartman, K. et al.: Am. Rev.
Tbc. 77:999, 1958
12. Ferebee, S.H. et al.: Am.
Rev. Tbc. 76:942, 1957
13. Honza, M.Cf.: The Am. Rev.
of Tbc. (abstract) 77:56, 1958
14. Tunga, N.: Sağlık Dergisi
32:65, 1957
15. Brety, J., Canetti, G.: Am.
Rev. Tbc. 75:650, 1957
16. Schaffer, W.B. et al.: Am.
Rev. Tbc. 75:656, 1957
17. Welch, H. et al.:
Antibiotics Annual, 296, 1957-1958
18. Nelson, C.T.: Bull. of N.Y.
Acad. of Med. 30:540, 1954
19. Editorial: Ann. Allergy
9:527, 1953
20. Gören, S.: Türk İjyen ve
Tecrübi Bioloji Dergisi, 16:285, 1956
21. Feinberg, S.M., Feinberg,
A.R.: Türk İjyen ve Tecrübi Bioloji Dergisi, 16:291, 1956 (tercüme eden
Ş.Kaymakçalan)
22. Kaymakçalan, Ş.: Türk
İjyen ve Tecrübi Bioloji Dergisi, 15:254, 1955
* Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi, Sayı:2, 1959
|