SağlIk
Hİzmet AraştIrmalarInda Demografİnİn Yerİ*
1. Tarihçe
ve Tanımlama:
Sağlık alanında hizmet
araştırmaları oldukça eski tarihlere kadar gider. Örneğin ABD'de 1908 yılında
"Doğum Hizmetlerinde Ebelerin Yeri" konulu bir araştırma yapılmıştı
(Anderson, 1966). 1920'lerden sonra sağlık hizmet araştırmalarına -özellikle hastane
hizmetlerini geliştirmeyi amaçlayan araştırmalara- daha fazla önem verilmeye
başlanmıştır (1). 1967 yılında Dünya Sağlık Örgütü Asamblesinin,
Genel Direktörden Sağlık alanında hizmet araştırmalarına önem verilmesini
istemesi, sağlık hizmet araştırmaları alanında yeni bir çığır açmıştır (WHA,
1967).
Hangi araştırmalar
sağlık hizmet araştırmasıdır? Bu yanıtlanması gereken önemli bir sorudur. Dünya
Sağlık Örgütü Tıbbi Araştırmalar Danışma Komitesi [WHO-ACMR], sağlık
hizmetlerinin geliştirilmesini amaçlayan saha araştırmalarının (Survey) hizmet
araştırması sayılamayacağı görüşündedir. WHO-ACMR'ın yaptığı tanım-değer
ve kapsamını koruyarak-dilimize şöyle çevrilebilir:
"Sağlık
Politikasının (Health Policy), örgütlenmenin, kaynakların ve işletme yöntemlerinin
(management) geliştirilmesi için gerekli bilgilerin elde edilmesiyle saptanan
sorunların çözümlenmesi için öngörülen çeşitli yaklaşımların
değerlendirilmesi amacıyla yapılan çalışmalar hizmet araştırmasıdır" (WHO,
1976).
Dünya Sağlık Örgütü
Avrupa Bölgesinin 1977 yılında topladığı bir çalışma grubu aşağıdaki tanım ve
sınıflamayı önermiştir (EURO-WHO, 1978):
"Sağlık hizmet
araştırmalarının konusu örgütlenme, insan gücü, finansman, hizmetlerin
kullanılması ve değerlendirilmesidir. Bu araştırmalar dört açıdan
sınıflandırılabilir:
a- Yöntem bakımından:
Deneysel, tanımlayıcı, çözümleyici veya tarihsel
b- Zaman bakımından:
Geriye dönek (retrospective) veya ileriye dönük (prospective)
c- Amaç bakımından:
Temel, geliştirici veya uygulamaya yönelik
d- Bilimsel disiplin
bakımından: Epidemioloji, yöneylem araştırması, demografi, sosyoloji, sağlık
ekonomisi, v.b."
Son zamanlarda sağlık
hizmetleriyle ilgili araştırmalar için, eylem araştırması (Action Research) WHO
(1970), Sağlık Uygulama Araştırması (Health Practice Research) Grundy and Reinke
(1973), Sistem Araştırması (Systems Analysis) Hogarth (1975) terimleri de
kullanılmıştır.
Sağlık hizmet
araştırmaları amaca yönelik olarak şöyle tanımlanabilir (2).
"Sağlık hizmetlerinin
geliştirilmesi ve bu alandaki bilgilerin arttırılması amacıyla ve bilimsel yöntemi
kullanarak yeni bilgi üretme için yapılan sistemli çalışmalar sağlık hizmet
araştırmasıdır".
Demografiye gelince,
Sümerliler zamanından bu yana çeşitli amaçlarla sayımlar yapılmakla beraber,
demografi bir bilim olarak oldukça yeni bir alandır. Demografi terimi ilk kez 1855
yılında Guillard tarafından kullanılmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra
nüfusun hızlı artışı,. demografi alanına verilen önemi arttırmış ve
zamanımızda demografi ve demografinin çeşitli alanlarda kullanılışında önemli
gelişmeler olmuştur. Sağlık istatistikleri, epidemioloji ve demografi alanları
arasında kesin bir ayırım yapma olasılığı olmadığından, sağlık hizmetlerinde
demografi biliminden ne zaman ve nasıl yararlanılmaya başlandığını kesin olarak
söylemek olanaksızdır. Sağlık hizmetleriyle ilgili birçok araştırmalara, hem
demografik araştırma ve hem de epidemiolojik araştırma denebilir. Sağlık
istatistiklerine gelince bu bir bilim dalı değil, bir hizmettir. Sağlıkla ilgili,
epidemiolojiye özel ve demografi alanına girmeyen konular da vardır. Örneğin ölüm
nedenleri ve hastalıklar konusundaki betimleyici, çözümleyici ve deneysel
araştırmalar bunlar arasındadır. Ancak demografi bugün yöntemleri ve kapsamıyla
belirgin bir gelişme düzeyine eriştiği için -epidemiolojiden ayrı olarak-
demografinin sağlık hizmetlerinde bugünkü yerinden söz etmek doğru olur.
Sağlık Hizmetlerinde
"Planlama" fikrinin gelişmesi, bu alanda demografiye artan bir önem
kazandırmıştır. Geçerli bir sağlık planı yapabilmek için nüfusun sayısını,
dağılımını, niteliklerini ve zaman boyutu içerisinde değişimini bilmek zorunludur.
Bu nedenle sayımların en seyrek 10 yılda bir yapılması; sayımlarda doğru bilgi
toplanması; toplanan verilerin en kısa zamanda ayrıntılı olarak yayınlanması;
yönetimde bilimselleşen bir yönetici için çok değerlidir. Ülkemizde sayımların
önemini benimseyen sağlık yöneticileri, sağlık ocaklarında hane halkı
saptanmasını rutin hizmet olarak kabul etmişlerdir.
Demografik verilerin ikinci
kaynağı -ölüm, doğum, evlenme-boşanma ve göçlerde olduğu gibi- olguların
sürekli kayıt sistemleridir. Sağlık durum ve sorunlarını bilimsel olarak saptamakta
ve gelişmeleri değerlendirmekte kullanılan ölüm ve doğurganlık hızları, beklenen
hayat süreleri gibi ölçütleri saptamada en geçerli ve güvenilir yol bu demografik
yöntemle toplanan bilgilerdir.
Ne sayımlar ve ne de kayıt
sistemleri, bir sağlık yöneticisine gereksindiği bütün bilgileri veremez. Kaldı ki
az gelişmiş ülkelerde kayıt sistemleri de gelişmemiştir. Sayımlarda saptanan nüfus
nitelikleri de yetersizdir. Bilgi açığını kapatmak için örneklem yöntemiyle
seçilen yerlerde saha araştırmaları (survey) ile veri toplamak ve uygun demografik
yöntemler kullanarak gerekli ölçütleri hesaplamak gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen
demografik veri kaynakları yanında demografik yöntem de sağlık alanında
kullanılmaktadır. Buna örnek olarak, hastalarda hastalığın tanısından sonra
beklenen yaşam süreleri gösterilebilir. Bu veriye dayanarak tedavi yöntemleri ve
ülkelerarası farklar bilimsel olarak tartışılabilir.
2. Türkiye'de Demografik Araştırmalar ve Sağlık:
Sağlık hizmetlerinde
politik karar alma, plan yapma ve hizmetleri değerlendirme konusunda demografik
araştırmaların katkısına örnek olarak Türkiye'de yapılan araştırmalar
gösterilebilir.
a- Türkiye'de Çocuk Sağlığı Durumu: Çocuk
Sağlığı düzeyini en iyi yansıtan ölçüt bebek ölüm hızı ve 0-4 yaş için
orantılı ölüm hızıdır. Bu konuda yurt ölçüsünde bilgi veren ilk demografik
araştırma Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının (SSYB) 1966-67 yılında
yaptırdığı Nüfus Araştırmasıdır (Heperkan ve diğerleri, 1970). Bu araştırma
sonuçları Türkiye'de çocuk sağlığı düzeyinin, değil gelişmiş ülkelerden, az
gelişmiş ülkelerin bir çoğundan da düşük olduğunu göstermiştir. Bu
araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir gerçek de 5 yaşından sonraki yaşlarda
Türkiye'de ve gelişmiş ülkelerde beklenen yaşam süreleri arasındaki farkın
azaldığıdır (Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) 1971). Başka bir deyimle ileri
yaşlarda Türkiye'de yetişkinlerin sağlık durumu gelişmiş ülkelerdekinden çok
farklı değildir.
b- Türkiye'de Sağlık Düzeyinde Gelişme: İki
demograf, sayımlarda toplanan verileri ve 1968 Nüfus araştırması verilerini
kullanarak hesapladıkları demografik bulguları İngilizce olarak yayınlamışlardır
(Shorter ve Macura, 1982). Tablo:1'de görüldüğü gibi İkinci Dünya Savaşını
kovalayan yıllarda binde 274 olan bebek ölüm hızı önce yavaş ve sonra hızla
düşmeye -bir başka deyimle çocuk sağlık düzeyi yükselmeye- başlamıştır.
Tablo:1- Türkiye'de Ölüm
Hızları ve Beklenen Yaşam Süresi
Hızlar |
1945-50 |
1950-55 |
1955-60 |
1960-65 |
1965-70 |
1970-75 |
Kaba ölüm(binde) |
33.9 |
16.4 |
13.5 |
14.6 |
11.6 |
10.0 |
Bebek ölüm(binde) |
270.0 |
178.0 |
156.0 |
153.0 |
134.0 |
112.0 |
eo Erkek
(yıl) |
36.7 |
42.0 |
46.5 |
50.5 |
53.9 |
57.1 |
eo Kadın
(yıl) |
39.6 |
45.2 |
49.7 |
53.7 |
57.4 |
60.7 |
eo Erkek
ve kadın(yıl) |
38.1 |
43.6 |
48.1 |
52.1 |
55.6 |
58.9 |
e5 Erkek
(yıl) |
53.1 |
62.3 |
63.5 |
61.7 |
64.3 |
65.0 |
e5 Kadın
(yıl) |
54.0 |
63.8 |
65.5 |
64.7 |
66.6 |
67.3 |
Beklenen yaşam süresinde
de -İkinci Dünya Savaşı yılları hariç- sürekli bir uzama, bir başka deyimle genel
sağlık düzeyinde yükselme vardır. Türkiye'de sağlık durumu gelişmiş ülkelere
kıyasla geri olmasına rağmen, gelişme umut vericidir.
c- Ana Sağlığı: Ana sağlık düzeyinin
ölçülmesinde yararlanılan ölçütler arasında en değerli olanlar ana ölüm hızı
ve perinatal ölüm hızıdır. Türkiye'de ana ölüm hızı hakkında ilk bilgi (DİE)
tarafından 1974-75 yıllarında yapılan nüfus araştırmasında elde edilmiştir.
Bulunan hız 100.000 canlı doğuma karşı 207 ana ölümüdür (Yener, 1981). Bu hızı
hesaplayabilen az gelişmiş ülke azdır. Bizdeki hız, hızı bilinen ülkelerin
hepsinden yüksektir. Örneğin, Mısır'da yüz binde 73'dür. Gelişmiş ülkelerden
İsveç'te hız 1978 yılında yüz binde 2 idi. Bu, ana sağlık düzeyinin ülkemizde
çok kötü olduğunun kanıtıdır.
Perinatal ölüm hızına
gelince, nüfus araştırmalarında ölü doğum saptanmadığından, bu konuda elde
Türkiye ölçüsünde veri yoktur. Ancak sağlık hizmetinin en iyi sunulduğu bir
kırsal bölge olan Etimesgut Sağlık Eğitim ve Araştırma Bölgesinde, Perinatal
ölüm hızının ortalama binde 34 olması ve bu hızda 15 yıldır önemli bir
değişiklik olmaması ana sağlığının ülkemizde iyi olmadığını ve
iyileştirmenin güç olduğunu göstermektedir. (HÜTHE, 1981).
d- Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma: DİE'nün
1974-75 yılında yaptığı nüfus araştırması Türkiye'nin önemli bir sorununu,
sağlık hizmetinden yararlanma sorununu da sayısal olarak ortaya koymuştur (Yener,
1981). Tablo:2'de sunulan bu bilgi, görevi "herkese sağlık hizmeti"
götürmek olanları uyarıcı niteliktedir.
Tablo:2- Ölmeden Önce
Hekim Tarafından Muayene Edilenlerin Yaş Grubu ve Bölgelere Göre Dağılımı (Yüzde)
Yerleşim Yerleri
Nüfusu |
0 |
1-4 |
5+ |
Toplam |
Metropol |
94.9 |
50.0 |
88.4 |
98.3 |
100.001+ |
83.9 |
100.0 |
76.9 |
81.3 |
50.001-100.000 |
50.1 |
57.6 |
88.7 |
76.4 |
10.001-50.000 |
82.8 |
67.9 |
74.3 |
75.5 |
2.000-10.000 |
58.9 |
68.3 |
73.1 |
67.7 |
Kırsal |
|
|
|
|
Gelişmiş |
45.9 |
66.2 |
63.9 |
58.1 |
Orta Gelişmiş |
38.4 |
59.3 |
51.5 |
48.0 |
Az Gelişmiş |
20.6 |
30.0 |
47.7 |
33.1 |
Toplam |
45.7 |
55.7 |
65.0 |
57.3 |
e- Aşırı doğurganlık: Bu konudaki politika ve
uygulamalarda demografik araştırmaların değer biçilmez yararı olmuştur. 1963
yılında SSYB'nin yaptırdığı nüfus araştırmasının yöneticiler için üç
önemli bulgusu şunlardır (Berelson, 1964):
(1) Türkiye'de küçük
aile normdur. İdeal aile büyüklüğü 3.18 çocuktur,
(2) Toplum önderlerinin
büyük çoğunluğu aile planlanmasını desteklemekte ve hükümetin aile
planlaması
programını yürütmesini istemektedirler,
(3) Aile planlaması
yöntemi kullanmak yaygın değildir ve en yaygın yöntem geri çekmedir.
Bu bulgular, Bakanlık
tarafından aydınları ve Parlemento üyelerini etkilemek üzere geniş ölçüde
kullanılmış ve 1965 yılında Nüfus Planlanması Yasasının kabul edilmesinde etkili
olmuştur.
Tablo:3, SSYB'nca 1963'de;
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce 1968, 1973 ve 1978'de ve Hacettepe
Üniversitesi Toplum Hekimliği Enstitüsünce 1975'de yaptırılan araştırma
sonuçlarına göre hazırlanmıştır (Shorter ve Özbay 1970, Fişek 1978, HÜNEE 1980,
Tezcan ve Omran 1981). Bu araştırmalar aile planlaması hizmetlerini değerlendirme
bakımından çok değerlidir.
Tablo:3- Türkiye'de Doğurganlık Çağındaki
Evli Kadınlarda Gebeliği Önleyici Yöntem Kullananlar (1963-1978)
Yöntemler |
1963
(1) |
1968
(1) |
1973
(1) |
1978
(1) |
(2) |
Uterus İçi Araç |
0 |
1.6 |
2.3 |
3.5 |
4.0 |
Hap |
1.0 |
2.2 |
4.8 |
4.9 |
5.6 |
Kaput |
4.3 |
4.4 |
4.7 |
3.6 |
4.1 |
Geri Çekme |
10.4 |
18.0 |
23.6 |
19.4 |
22.2 |
Diğer |
12.0 |
12.9 |
10.1 |
12.7 |
14.5 |
Toplam Korunan
Korunmayanlar |
22.0
78.0 |
32.0
68.0 |
38.0
62.0 |
44.1
55.9 |
50.4
49.6 |
(1) Baz: Doğurganlık
Çağında ve Evli Tüm Kadınlar (Yüzde)
(2) Baz: Doğurganlık
Çağında, Evli ve Gebelik Riski Altında Olan Kadınlar (Yüzde)
Bu araştırmalardan elde
edilen verilere göre Türkiye'de gebelikten korunma yöntemi kullananların oranı hızla
artmaktadır. Ancak bu artışta etkin olmayan yöntemlerin payı büyüktür. SSYB'nin
sunduğu hizmete bağlı artış ise sınırlıdır.
Bir yandan geri çekmenin
yaygınlaşması ve diğer yönden çocuk düşürmeyle istenmeden gebe kalışların
artması, sunulan hizmetin isteği karşılamaktan çok uzak olduğunu gösterir.
3. Çocuk Düşürme:
Türkiye'de çocuk
düşürme konusunda hastane olgularına dayalı pek çok yayın vardır (Tezcan ve
diğerleri, 1980). Türkiye'yi temsil eden bir örnek üzerinde ilk araştırma 1968
yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce yapılmıştır (Fişek,
1973). Bundan sonra da 1973, 1975 ve 1978 Araştırmaları vardır (Shorter ve Özbay
1970, Fişek 1978, HÜNEE 1980, Tezcan ve Omran 1981). Bu araştırmalara göre her yıl
200.000 dolayında isteyerek çocuk düşürme olduğunun saptanması, Türkiye'de
isteyerek çocuk düşürmenin serbest bırakılmasını sağlamada geniş ölçüde
kullanılmıştır.
4. Sağlık İnsan gücü:
SSYB'nin 1964 yılında
yaptırdığı bu araştırmayla Türkiye'de sağlık personeli ve nitelikleri konusunda
değerli bilgiler elde edilmiştir (Taylor ve diğerleri, 1967). Bu araştırma belirli
meslek mensupları üzerinde yapılan demografik araştırmaların güzel bir örneğidir.
5. Sonuç:
Sağlık hizmet
araştırmalarının geliştirilmesi ve bulguların sağlık hizmetlerinde kullanılması,
sağlık yöneticileriyle araştırıcıların işbirliğini gerektirir.
Araştırıcıların çoğu kendi dünyalarında yaşarlar ve araştırmaları kendilerini
tatmin için yaparlar. Bunlar genellikle, yaşadıkları toplumun gereksinmelerini ve
halkın esenliği konusunda yapabilecekleri çalışmaları bilmeyebilirler. Yöneticiler
araştırmacılara çözümleyebilecekleri sorunları anlatmalı, bilgi ve becerilerini
halkın esenliği için kullanmaları yönünde teşvik etmelidirler. Öte yandan bir
kısım yöneticiler de araştırmaların değeri, araştırıcıların birçok
sorunların çözümüne ve doğru karar vermeye yardım edebilecekleri konularında
eğitilmelidirler. Çoğu kez yöneticilerin sorunları çözümlemeleri ve hizmetleri
yönetmeleri için mevzuatı bilmelerinin ve yöneticilerin bilgi, beceri ve sağ
duyularının yeteceği varsayılırdı. Zamanımızda sağlık hizmetlerinin çok
karmaşık bir sistem oluşu, yanlış karar verme veya eldeki kaynakları verimli olarak
kullanma olasılığını azaltmıştır. Bu nedenler yüzünden objektif yöntemlerle
doğru bilgi toplama ve deneyler yoluyla doğru ve verimli uygulamalar seçme zorunluğu
gittikçe artmaktadır. Bugün ve özellikle gelecekte, yöneticiler daha geniş ölçüde
araştırıcılığa yatkın ve araştırıcılar da daha çok toplum sorunlarına
yönelik olmadıkça sağlık hizmet araştırmaları gelişemez. İki grubu birbirine
kaynaştırmakta önemli rol yine araştırıcılara düşmektedir. Araştırıcılar,
yöneticilerle işbirliği yapabilmeleri için yöneticilerin aşağıdaki üç önemli
sorununu bilmelidirler:
a- Yöneticiler çabuk karar verme zorundadırlar.
Bu nedenle yıllar süren araştırmaların sonucunu bekleyemeyebilirler.
b- Gerçekleşmesi birçok şartlara bağlı
öneriler, yöneticilerin karar vermesini güçleştirir ve onların araştırıcılarla
birlikte çalışmaktan kaçınmalarına neden olabilir.
c- Yöneticiler zamanları dar olan kişilerdir,
yayınları ve uzun raporları okuyacak zaman bulamayabilirler. Bulgular onlara kısa ve
etkileyici bir şekilde sunulmalıdır. Bu nedenle zamanımızda yöneticilere verilen her
raporun başında kısa bir yönetici özeti (Executive Summary) verme yöntemi
gelişmiştir.
NOTLAR:
1. Health Services
Research adlı dergide tıbbi bakım ile ilgili pek çok yazı vardır.
2. Fişek, N.H. The
role of Service Research in the planning and evaluation of family planning progammes
Meksika'da toplanan Uluslararası
Tıbbi Demografi Konferansı (1982).
Yararlanılan
Kaynaklar
1. Anderson,
O.W. (1966) "Influence of Social and Economic Research on Public Policy in the Health
Field: a review in "Health Services Resarch I" Milbank Memorial Fund Quarterly,
44 (3), 11-51.
2. Berelson,
B. (1964), "National Survey on Population", Studies in Family Planning, 1 (5),
1-5.
3. DİE,
(1971), Türkiye Hayat Tabloları 1966-67, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, Yayın
No:623.
4. EURO-WHO
(1978), Education of Managers in Health Services. Report on a Working Group, Dusseldorf,
29 Nov.-2 Dec. 1977.
5. Fişek,
N.H. (1973), "The Epidemiology of Abortion in Turkey". Induced Abortion and
Hazard to Public Health. Beyrut, IPPF.
6. Fişek,
N.H. (1978), "Türkiye'de Doğurganlık Düzeyi ve Kullanılan Gebeliği Önleyici
Yöntemler". Türkiye'de Nüfus Yapısı ve Nüfus Sorunları 1973 Araştırması,
Ankara, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Yayını no: D-25.
7. Grundy,
F. and Reinke, W.A. (1973), Health Practice Research and Formalized Managerial Methods.
Geneva, WHO. Public Health Papers No:51.
8. HÜNEE
(1980), Türkiye Doğurganlık Araştırması, 1978. Ankara, H.Ü. Nüfis Etütleri
Enstitüsü
9. HÜTHE
(1981), Hacettepe Üniversitesinde Toplum Hekimliğinin ilk 15 yılı. Ankara, H.Ü.
Toplum Hekimliği Enstitüsü Yayını No: 16.
10. Heperkan, Y. ve diğerleri (1970),
Vital Statistics from Turkish Demographic Survey, 1966-67. Ankara, School of Public
Health.
11. Hogarth, J. (1975), Glossary of
Health Care Terminology. Copenhagen, WHO/EURO.
12. Shorter, F.C. and Macura M. (1982),
Trends in Fertility and Mortality in Turkey 1935-75. Washington, Commitee on Population
and Demography, Report No: 8.
13. Shorter, F.C. ve Özbay F. (1970),
"Turkey: Changes in Birth Control Practice 1963 to 1968". Studies in Family
Planning, 1 (51), 1-7.
14. Taylor, C.E., Dirican, R. ve
Deuschle, K.W., (1967), Health Manpower Planning in Turkey. John Hopkins University Press.
15. Tezcan, S., Carpenter-Yaman, C. and
Fişek, N.H. (1980), Abortion in Turkey, Ankara, Hacettepe University Institute of
Community Medicine Publication No: 14.
16. Tezcan, S. and Omran, A.R. (1981),
"Prevalence and Reporting of Induced Abortion
in Turkey". Studies in Family Planning, 12 (6/7) 262-271.
17. WHA (1967), XX th World Health
Assembly Resolutions. World Health Assembly. 20/41.
18. WHO (1970), Report of WHO
Scientific Group on Health Aspects of Family Planning. Geneva, Technical Report Series
442.
19. WHO (1976), HWO-ACMR Informal
Consultation on Health Service Research. World Health Organization.
20. Yener, S. (1981), 1974-1975 Nüfus
Araştırmasındaki Ölümlerle İlgili Verilerin Değerlendirilmesi. Doktora tezi.
Ankara, H.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi.
* Nüfusbilim Dergisi,
Sayı:5, 1983
|