|   Türkİye'de
            Aİle PlanlamasI Program Stratejİsİ*  
                 
            1. Giriş: 
                 
            Atatürk 1920 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşmada "Ulusumuzun
            sağlığının korunması ve desteklenmesi, ölümlerin azaltılması, nüfusun
            artırılması ve böylece ulusumuzun bireylerinin dinç ve çalışmaya yetenekli bir
            biçimde yetiştirilmesi gereklidir." demişti. Bu, yönlendirici Başbakan olarak
            İnönü'nün zorlayıcı pronatalist bir politika gütmesinin temelini oluşturur. 
                 
            Türk Ceza Yasası'na ve Umumi Hıfzısıhha Yasası'na gebeliği önleyici
            ilaçların satılması, kullanılması ve bu konuda bilgi verilmesini yasaklayan
            hükümler kondu. Ülkemizde, toplum, aşırı doğurganlığın olumsuz etkilerini
            1950'li yılların ikinci yarısında duymaya başlamış ve istenmeyen doğumları
            önlemek için çocuk düşürme olguları artmaya başlamıştır. Bu durumu gören
            Ankara Doğumevi Başhekimi Z. Burak, 1958 yılında Sağlık Bakanlığına başvurarak,
            gebeliği önleyen ilaç ve gereçlerin satış ve kullanılışının serbest
            bırakılmasını önermiştir. 1959 yılında Fişek ve arkadaşları kırsal bölgelerde
            ana ölümleri ve çocuk düşürme üzerinde epidemiolojik bir araştırma yaptılar ve
            sorunun önemini gösteren sayısal veriler topladılar. Fişek 1960 yılında, kamuoyu
            yaratma amacıyla, aile planlaması konusunda bir açık oturum düzenledi. Bu açık
            oturum basında büyük ve olumlu yankılar yaptı (1). 
                 
            1962 yılında Başbakan İnönü değişen koşullar altında nüfus
            politikasının değiştirilmesi gereğini kavramış, Adalet Partisi Senatör ve
            Milletvekillerinin çoğunluğunun direncine karşın, 1962 yılında Birinci Beş
            Yıllık Kalkınma Planında nüfus planlaması ilkesi ve 1965 yılında da 557 Sayılı
            Nüfus Planlaması Yasası TBMM'nce kabul edilmiştir (2). Yasaya göre nüfus planlaması
            programını yürütmek SSYB'nin görevidir. Ancak Bakanlık bu görevini yeteri kadar
            başarılı yürütememiştir. Gebeliği önlemede etkin çağdaş yöntemlerin
            kullanılışının sınırlı olması ve geri çekme yönteminin yaygınlaşması bunun
            kanıtıdır. 1983 yılında kabul edilen yeni bir yasa, 2827 sayılı Nüfus Planlaması
            Yasası, ile aile planlaması programlarının daha başarılı olabilmesi olanağı
            sağlanmıştır. 
                 
            Aile planlaması programlarının başarılı olmasında önemi olan etkenler
            halkın aile büyüklüğü konusunda tutumu, kullanılabilecek yöntemler, hükümetlerin
            aile planlamasına verdiği önem ve aile planlaması hizmeti sunan örgütün gücüdür.
            Program stratejisinden söz etmeden önce bu etkenlerin niteliğini belirlemek
            yararlıdır. 
                 
            2. Aile Büyüklüğü Normu: 
                 
            Türkiye'de 1963 Nüfus Araştırması ve ondan sonra her beş yılda bir yapılan
            nüfus araştırmaları sonuçlarına göre, Türkiye'de evli kadınların sahip olmak
            istedikleri çocuk sayısı ortalama 3'tür. 1978 Nüfus Araştırmasında evli kadınlara
            kaç çocuğu olduğu ve başka çocuk isteyip istemediği sorulmuştur. Tablo:1'de
            görüldüğü gibi 3 ya da daha az çocuk sahibi olan kadınların % 73'ü artık çocuk
            doğurmak istememektedir.  
            Bu bulgular Türkiye'de aile
            planlaması programlarının başarılı olması için uygun bir ortam bulunduğunun
            kanıtıdır 2,3). 
                  Tablo:1- Yaşayan
            Çocuklarından Başka Çocuk İstemeyen Kadınların Yüzdeleri (2,3) 
              
            
              
                  
                   | 
                            
                Y  a 
                ş  a 
                y  a 
                n        Ç  o  c  u  k          S  a  y  ı  s  ı 
                    0    
                         1           
                2              
                3            
                4               
                5              
                6  | 
                  
                 Toplam  | 
               
              
                Türkiye  | 
                 0.8          10.0        51.5          73.4          82.6           84.9          86.4  | 
                57.1  | 
               
              
                Kentsel  | 
                 1.4          11.5        58.7          80.5          89.5           91.0          84.3  | 
                58.0  | 
               
              
                Kırsal  | 
                 0.0           
                8.0        39.9          64.5          76.4           81.1          87.6  | 
                56.1  | 
               
              
                Batı Kentsel  | 
                 0.0          10.0         65.1         85.7          92.6           93.1        100.0  | 
                57.5  | 
               
              
                Doğu Kırsal  | 
                 0.0           
                7.8        
                21.2         35.4          58.5           68.1          85.4  | 
                48.2  | 
               
             
                  3.
            Ailelerin Kullandığı Gebeliği Önleyici Yöntemler: 
                 
            Tablo:2'de görüldüğü gibi, aile planlaması yöntemi kullanan ailelerin oranı
            (hız) 1963 yılından bu yana sürekli olarak artmış ve %62'ye ulaşmıştır. Buna
            karşın doğurganlık hâlâ yüksek bir düzeydedir (3,4). 1955-60 yıllarında binde 47
            dolaylarında olan kaba doğum hızı ancak binde 30 dolaylarına kadar düşmüştür.
            Gebelikten korunan ailelerin sayısının çok olmasına karşın, doğum hızını
            düşmemesinin nedeni de Tablo:2'de görüldüğü gibi, koruyuculuğu sınırlı olan
            geri çekme yönteminin ülkemizde yaygın olarak kullanılmasıdır. Bu durum,
            Türkiye'de çocuk düşürmenin yaygın oluşunun nedenini de açıklamaktadır.
            Birleşmiş Milletlerin yayınladığı bir araştırmada, Şekil:1'de görüldüğü
            gibi, Avrupa ülkelerinde çocuk düşürme sıklığıyla geri çekme yönteminin
            kullanılışının sıklığı arasında sıkı bir ilişki vardır (5). Değişik
            ülkelerde yapılan araştırmalara göre geri çekme yöntemini kullanan ailelerde bir
            yıl içinde gebe kalma olasılığı yüzde 80'dir. Türkiye'de yapılan bir
            araştırmada bu olasılık 30 yaşından genç çiftlerde %37 ve 30 yaşından yukarı
            olanlarda %10 bulunmuştur (6). 
                  Tablo:2- Türkiye'de Gebeliği Önleyici Yöntem Kullananlar ve
            Kullanılan Yöntemler (2,3) 
              
            
              
                Yöntemler  | 
                1963 (a)  | 
                1968 (a)  | 
                1973 (a)  | 
                1978 (a)  | 
                1983
                (a)(b)  | 
               
              
                Spiral  | 
                0  | 
                1.6  | 
                2.3  | 
                3.5  | 
                7.88.9  | 
               
              
                Hap  | 
                1.0  | 
                2.6  | 
                4.8  | 
                4.9  | 
                7.99.0  | 
               
              
                Kaput  | 
                4.3  | 
                4.4  | 
                4.7  | 
                3.6  | 
                3.54.9  | 
               
              
                Geri Çekme  | 
                10.4  | 
                18.0  | 
                23.6  | 
                19.4  | 
                26.330.1  | 
               
              
                Diğer  | 
                12.0  | 
                12.9  | 
                10.1  | 
                12.7  | 
                7.48.5  | 
               
              
                Korunanlar  | 
                22.0  | 
                32.0  | 
                8.0  | 
                44.1  | 
                54.061.5  | 
               
              
                Korunmayanlar  | 
                78.0  | 
                68.0  | 
                62.0  | 
                55.9  | 
                46.038.5  | 
               
             
            (a) Baz: Doğurganlık çağında ve evli tüm kadınlar
            (yüzde). 
            (b) Baz: Doğurganlık çağında, evli ve gebelik riski altında olan kadınlar (yüzde). 
                  4.
            Aile Planlaması Hizmeti Sunan Örgütün Gücü: 
                 
            Örgütün gücünü etkileyen etkenler, hizmet sunan birimlerin sayısı ve
            kullanılabilirliği, insan gücü durumu ve işletmeciliktir. Aile planlaması
            programlarının başlatıldığı yıllarda değişik ülkelerde bu alanda söz sahibi
            olanların çoğu aile planlaması hizmetlerinin, sağlık örgütünden ayrı olarak,
            özel, monovalan bir örgüt tarafından yürütülmesi görüşündeydi. Fişek ve diğer
            bazı yöneticiler de aile planlaması hizmetinin sağlık hizmeti içinde polivalan bir
            hizmet olarak yürütülmesini savunuyorlardı (7,8). Uygulamalar polivalan modelin
            üstünlüğünü göstermiş ve monovalan örgüt görüşünü savunan kalmamıştır.
            Ülkemizde sağlık ocakları, Ana-Çocuk Sağlığı ve özel aile planlaması
            merkezleri, doğum evleri, hastaneler ve özel muayenehanelerin tümünde, spiral koyma
            dahil, tüm aile planlaması yöntemleri uygulanabilir. Bu birimler ailelerin kolayca
            erişebileceği gibi dağılmıştır. Ne yazık ki, bu birimlerden gerektiği gibi
            yararlanılmamaktadır. Bunun nedeni hekimlerin tutumu, personelin bu konuda yeterli
            eğitimi görmemiş olması ve işletmecilik yanılgılarıdır. 
                 
            Çocuk düşürme bir aile planlaması yöntemi olmamalıdır. Ancak Türkiye'de
            istemeden gebe kalan kadın sayısının 300.000'in üstünde olması ve düşüklerin
            fazla olması ana sağlığını koruyabilmek için, istek üzerine  ve   gebeliğin    ilk  
            aylarında  çocuk     düşürmek  için   aybaşı    düzenleme  
            ( menstrual   regulation  )  
            uygulamalarının aile planlaması
            programı içinde geliştirilmesi gereklidir. Aybaşı düzenlemesi her hastanede
            yapılabilir. Tek engel bazı hekimlerin tutumu ve bu konuda eğitilmemiş olmalarıdır. 
                 
            İnsan gücü sorununa gelince; aile planlaması hizmetinin yalnız hekimler eliyle
            yürütülmesini savunanlar yanında, ebelerin hemşirelerin ve toplum içinden seçilerek
            eğitilmiş kişilerin de aile planlaması hizmeti sunabileceklerini savunanlar da vardı.
            Bugün bir çok ülkede, özel olarak eğitilmiş ebe ve hemşireler spiral takmada ve
            hekimler kadınlara sterilizasyon ameliyatı yapmada kullanılmaktadır. Akın ve Eren
            eğitilmiş ebe ve hemşirelerin spiral takmada hekimler kadar başarılı olduğunu
            göstermiş ve bunların bu hizmette kullanılması 2827 sayılı yasayla
            yasallaşmıştır (9,10). 
                 
            İşletmecilik sorunlarına gelince; Personelin okul ve hizmet öncesi eğitiminde
            başarısızlık, hizmet birimlerinin araç ve gereç gereksinmelerinin düzenli biçimde
            ve yeterli olarak karşılanamaması, personelin sürekli olarak denetilmelerinin
            sağlanmaması önemli sorunlardır. Çağdaş işletmecilikte denetimin (inspection)
            teftiş değil, personeli iş başında eğitmek, desteklemek ve güdülemek (supervision)
            hizmeti olduğunu anlamayan yönetici de çoktur. 
                 
            5. Doğurganlığın Yüksek Olduğu
            Bölgeler: 
                 
            Doğurganlık düzeyi sosyal ve ekonomik gelişmişliğe bağımlıdır. Doğu
            illerinde doğurganlığın yüksek oluşunun nedeni az gelişmişliktir. Bu bölgede
            sosyal ve ekonomik gelişme programlarına hız vererek fazla çocuklu olmanın aileye
            güç değil, yük olacak düzeye eriştirilmesi önemlidir. "Fazla çocuk
            yapmayın" sloganıyla yapılacak bir kampanya ters tepki yapabilir. Ana ve çocuk
            sağlığını korumak amacıyla doğumlar arası aralığın en az iki yıla
            çıkarılması için gebeliği önleyici yöntem kullanmanın yaygınlaştırılması
            daha uygun bir yöntemdir. 
                 
            6. Program Stratejisi İlkeleri: 
                 
            a-Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ( SSYB) nın yürüttüğü aile
            planlaması programında temel yöntem spiraldir. Önemli bir yan etkisi olmayan ve
            koruyuculuğu en yüksek olan spiralin temel yöntem olarak seçilmesi doğru bir
            karardır. Bu uygulama yaygınlaştırılmalıdır. Bu hizmetin yaygınlaştırılmasında
            kilit personel eğitilmiş ebe ve hemşirelerdir. Ebe ve hemşirelerin eğitildikleri
            merkezlerin sayıları, eğitim araç ve gereçleri artırılmalıdır. Eğitilen ebe ve
            hemşireler çalıştıkları birimlerde desteklenmeli ve denetilmeli, 3-5 yılda bir
            bilgi tazeleme kurslarına çağırılmalıdırlar. Her sağlık ocağında spiral takma
            eğitimi görmüş bir ebe ya da hemşire bulunmalıdır. Her hastane -SSK hastaneleri
            dahil- ve sağlık merkezinde spiral takan bir hekim ya da ebe bulunmalıdır. 
                 
            b- Aile planlaması programlarında seçilecek ikinci yöntem sterilizasyondur. Bu
            yöntem bir çok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin ABD, Çin ve
            Hindistan'da sterilizasyon ameliyatı yaptıran kadın ve erkek sayısı 80 milyon
            dolayındadır. Ülkemizde isteyen kadın ya da erkek, her hastanede sterilizasyon
            ameliyatı yaptırabilmelidir. Sterilizasyonun dine aykırı olduğu savı gerçek
            değildir. Bazı din adamları kendi görüş ve eğilimlerini din kuralı imiş gibi
            savunmakta ve yorum yapmaktadırlar. 
                 
            c- Kaput (Condom) uzun yıllardır halkın bildiği bir yöntem olmasına karşın
            çoğunlukça kabul edilen bir yöntem değildir. Ağızdan alınan hormon preparatlarına
            gelince, kadınlar bu hapları düzenli olarak almadıkları için koruyuculuğu yüzde
            90'a kadar düşmektedir. Bu nedenlerle kaput ve hap aile planlaması programlarında
            ikinci öncelik alır. Bununla birlikte dağıtımına önem vermeli, her isteyen bunları
            sağlık birimlerinden alabilmelidir. 
                 
            d- Gebeliği önleme teknolojisindeki gelişmeler yakından izlenmeli ve yeni
            yöntemler programa eklenmelidir. Depo-provera ve Norplant, bazı yan etkileri olmakla
            birlikte, bir çok ülkede kullanılan yöntemlerdir. 
                 
            e- Aileleri geri çekme yönteminden vazgeçirerek etkin yöntemi kabul etmeleri
            için yapılacak eğitime büyük öncelik verilmelidir. Bulut, geri çekme yöntemi
            kullanan ailelerde kadınların düşük yaptıktan sonra eğitime çok duyarlı
            olduklarını göstermiştir (11). Düşüğe yardım eden hekimler kadını spiral
            kullanmaya güdülemelidirler. 
                 
            f- Aybaşı düzenleme (M R) bir aile planlaması yöntemi olmamakla birlikte ana
            sağlığını koruyabilmek için, her hastanede -SSK hastaneleri dahil- aybaşı
            düzenlemeleri yapılmalıdır. Bunun için pratisyen hekimlerin eğitimine önem
            verilmelidir. 
                 
            g- Tıp Fakültelerinde, ebe ve hemşire okullarında aile planlaması konusunda
            eğitim yetersizdir. Eğitim programlarını yürüten yetkililer ülkenin gereksindiği
            konularda eğitime ağırlık vermelidirler. Hekim, ebe ve hemşirelerin, hizmete
            uyumlarını sağlamak için, hizmet öncesi eğitim kurslarına ve iş başında eğitim
            amacıyla yapılan denetime önem verilmelidir. 
                 
            h- Tüm halkın -özellikle Doğu bölgesinde- sosyal ve ekonomik yönden
            gelişmesini sağlamak amacıyla yürütülen çalışmalara hız verilerek doğurganlık
            eğilimi azaltılmalıdır. 
                 
            ı- SSYB'nin kent ve kasabalarda Ana-Çocuk sağlığı ve Aile Planlaması sunan
            örgütleri yetersizdir ve halkla bütünleşmemiştir. Kent ve kasabalarda her ilkokul
            dolayında bir sağlık istasyonu (sağlık evi) ve her mahallede Ana Çocuk sağlığı
            ve aile planlama hizmetini destekleyen merkezler (sağlık ocağı) kurulmalıdır. 
                 
            j- Sosyal Sigortalar Yasasının 124'üncü maddesi kuruma koruyucu hizmet yapma
            yetkisi de vermektedir. SSK'nın aile planlaması hizmetlerine katkısı çok azdır. SSK
            sağlık kurumlarında spiral takma, aybaşı düzenleme ve sterilizasyon ameliyatı,
            istek üzerine yapılmalıdır. 
                 
            k- Aile planlaması programlarında personelin, özellikle kadın-doğum
            uzmanlarının, hizmeti en yüksek düzeyde yürütmeleri için içten gelen çabalarını
            sağlamak başarının önemli koşuludur. Devlet büyüklerinin önderlik edeceği
            eğitim kampanyaları ve başarılı kişilerin ödüllendirilmesi bunu sağlayacak
            önlemlerdir. 
                 
            l- Halkın aile planlamasında eğitimi için televizyon, radyo, basın, toplum
            önderleri ve sağlık personelinden geniş ölçüde yararlanılmalıdır. 
                 
            m- Orta ve Yüksek öğretimde, iş yerlerinde ve orduda nüfus politikası,
            babaların çocuklarını yetiştirme sorumlulukları, sık ve çok sayıda doğumun ana
            ve çocukların sağlığına yaptığı olumsuz etkiler konusunda eğitim
            yapılmalıdır. 
                 
            n- Kırsal bölgelerde sağlık örgütünün her köye hizmet götürebilmesi
            için ulaşım sorunu, her sağlık ocağına taşıt ve görevlerini yapacak yeterlilikte
            benzin vererek, çözülmelidir. 
                 
            o- Örgüte gerekli ilaç, araç ve gereçler sürekli olarak ve eksiksiz
            verilmelidir. 
            Kaynaklar 
            1.
               Üner, R. ve Fişek, N.: Türkiye'de Doğum Kontrolü Uygulamaları
            Üzerinde İncelemeler, SSYB Yayını No.264, Ankara (1961). 
            2.
               Fişek, N.H.: Dünyada ve Türkiye'de Nüfus sorunu, A.Akın'ın
            "Aile Planlaması Elkitabı" adlı yapıtında, sayfa 1-21 (1983). 
            3.
               Berelson, B.: Turkey: National Survey on Population Studies in Family
            Planning, 1: (5) 1-5 (1964). 
            4.
               Türkiye Nüfus Araştırmaları (1968, 1973, 1978, 1983) Hacettepe
            Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. 
            5.
               Fertility and Family Planning in Europe Around 1970, UN-ECOSOC ve ECE
            yayını, New York (1976). 
            6.
               Tezcan, S ve Fişek, N.H.: An Epidemiological Study: The Relationship
            Among Contraception, Pregnancy and Induced Abortion, Acta Reprod. Turc. 5:(2) 41-47
            (1983). 
            7.
               Fişek, N.H.: An Integrated Health/Family Planning Program in
            Etimesgut District, Turkey, Studies in Family Planning 5:(7) 210-220 (1974). 
            8.
               Taylor, H.C. and Berelson, B.: Comprehensive Family Planning Based on
            Maternal and Child Health Services Studies in Family Planning 2:(2) 21-54 (1971). 
            9.
               Akın, A., Gray, R. and Ramos, R.: Training Auxiliary Nurse-midwives
            to Provide IUD Services in Turkey and The Philippines , Studies in Family Planning 11: (5)
            178-187 (1980). 
            10.
                  Eren, N., Ramos, R. and Gray, R.: Physicians vs.
            Auxiliary Nurse-midwives as Provider of IUD Services in Turkey and the Philippines,
            Studies in Family Planning 14:(2) 43-47 (1983). 
              
            Bulut, A.: Acceptance of Effective Contraceptive Methods
            after Induced Abortion, Studies in Family Planning 15:(6) 281-284 (1984).  
            
             
               
              * Toplum ve Hekim,
              Sayı:41, Haziran 1986 
               
              |