Türkİye'de
DoğurganlIk, Çocuk Düşürme ve Gebelİğİ Önleyİcİ Yöntem Kullanma ArasInda
İlİşkİler*
A- GİRİŞ
Zamanımızda aşırı
doğurganlık ve çocuk düşürme en önemli mediko-sosyal sorunlar arasında yer
almaktadır. Bu iki sorunun çözümlenmesi de, büyük ölçüde gebeliği önleyici
yöntemlerin geliştirilmesi ve halk tarafından uygulanmasına bağlıdır.
Ülkemizde uzun yıllar,
değil sosyo-ekonomik farklılıklar gösteren gruplarda, tüm ülke ölçüsünde
doğurganlık hakkında bile kesin bilgi yoktu. Son yıllarda beş yılda bir yapılan
nüfus sayımı sonuçlarını karşılaştırarak yapılan tahminler (1) ve özellikle
Türkiye Nüfus Araştırması sonuçları bizi bu konuda oldukça aydınlatmıştır (2).
Gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılmasına gelince, 1963 ve 1968 yıllarında
örnekleme yöntemiyle yapılan araştırmalar bu konuda değerli bilgiler
kazanılmasını sağlamıştır (3,4). Çocuk düşürmenin yaygınlığı hususundaki
bilgi ise daha da kısıtlıdır. Bu konuda 1960'dan bu yana kimi tahminler
yürütülmüş olmakla birlikte Türkiye'de gerçek durumu yansıtan, 1968 yılında
örnekleme yöntemiyle yapılan araştırmanın sonuçlarıdır (4,5).
Doğurganlık, çocuk
düşürme ve gebeliği önleyici yöntemleri kullanma hakkında değerli pek çok bilgi
yayımlanmış olmakla birlikte, farklı sosyo-ekonomik yapısı olan gruplarda
doğurganlık, çocuk düşürme ve gebeliği önleyici yöntem kullanma arasındaki
ilişkiyi gösteren bir araştırma yayınlanmamıştır. Böyle bir çalışmanın hem
epidemiyolojik ve hem de sağlık hizmetlerinin planlanması yönünden önemi vardır.
Bu yazının amacı,
Türkiye'de sosyal ve ekonomik kimi önemli etmenler yönünden değişik yapıda olan
gruplarda doğurganlık, çocuk düşürme ve gebeliği önleyici yöntemleri kullanma
arasındaki ilişkileri incelemek ve bu ilişkilerin ortaya çıkardığı durumu
tartışmaktır.
B-METOT
1. Veri Kaynağı:
Bu araştırmada kullanılan
veriler, Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün 1968 yılında yaptığı
"Türkiye'de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları" adlı örneklem
araştırmasında toplanmıştır. Bu örneklem araştırmasının tekniği, adı geçen
Enstitü tarafından yayınlanmıştır (6).
Araştırmaya ev halkı
arasında 15-44 yaş arasında evli kadın bulunan aileler alınmıştır. Araştırma
planına göre saptanan örnekte 3576 kadınla görüşme yapılması gerekmekteydi. Bu
kadınların yüzde 86'sı (3068 kadın) ile görüşme yapılmıştır. Araştırmanın
geçerliliği üzerinde yapılan bir inceleme, doğum ve düşük gibi objektif sorularda
net hatanın yüzde 0.5 dolayında olduğunu göstermiştir (7).
2. Değişkenler:
Bu yazıda aşağıdaki
değişkenlerle doğurganlık, çocuk düşürme ve gebeliği önleyici yöntem kullanma
arasındaki ilişkiler incelenmiştir:
a- Bölgeler: Bu yazıda Türkiye Doğu, Batı,
Kuzey, Güney ve Orta Anadolu olarak beş bölgeye ayrılmıştır (2).
b- Yerleşme yeri: Yerleşme yerleri şu dört
tabakaya ayrılmıştır:
(1) Metropoller: Nüfusu
300.000'den fazla olan yerler,
(2) Kentler: 15.000-300.000
nüfuslu yerleşme yerleri,
(3) Kasabalar: 2.000-14.999
nüfuslu yerleşme yerleri,
(4) Köyler: 2.000'den az
nüfuslu yerleşme yerleri.
c- Kentleşme: Bir
yandan köyde yaşayan kadın
kentle temas
ettikçe kentlileşmekte, diğer yandan
kentte yaşayan kadınların çocukluklarında köyde ya da kentte yaşamış olmaları
bunların davranışlarını etkilemektedir. Bu nedenle, kentleşme için iki ölçüt
kullanılmıştır. Köyde yaşayan kadınların kentle ilişkisini gösteren dört
değişkenden yararlanılarak bir indeks geliştirilmiş ve buna göre köyde yaşayan
kadınlar kentle ilişkilerine göre zayıf ve orta olarak iki gruba ayrılmıştır.
Kentte yaşayan kadınlar 12 yaşına kadar yaşadıkları yere göre çocukluklarını
köyde, kasabada, kentte (metropoller dahil) geçirenler olarak üç gruba
ayrılmıştır.
d- Yaş: Doğurganlık çağındaki evli kadınlar
6 yaş grubunda toplanmıştır.
e- Eğitim: Denekler öğrenim düzeylerine göre
dört gruba ayrılmıştır.:
(1) Okula gitmemiş olanlar
(Bunlar içinde okuma-yazma bilmeyen ve okula gitmemiş ama okuma-
yazma öğrenen kadınlar
vardır. Bu iki grubun birleştirilmesinin nedeni, bu gruplarda doğurganlık, çocuk düşürme ve gebeliği
önleyici yöntem kullanma bakımından farklılık olmamasıdır.
(2) İlkokula gitmiş fakat
beşinci sınıfı bitirmemiş olanlar,
(3) İlkokulun beşinci
sınıfını bitirmiş olanlar,
(4) Ortaokulu ya da yüksek
bir öğretim kurumunu bitirmiş olanlar (Bunların bir grupta toplanmasının nedeni,
örnekte lise ve yüksek öğrenim görmüş olanlar sayısının az olmasıdır).
f- Gelir: Kişi başına gelir, hane geliri hane
halkı sayısına bölünerek hesaplanmıştır. Aile geliri hesabında hatayı
azaltabilmek için, hane reisine ve eşine gelir ve tarımsal üretimle ilgili 15 kadar
soru sorulmuştur. Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün yaptığı 1968 Nüfus
Sorunları ve Aile Yapısı Araştırması verilerinden yararlanarak yapılan gelir
tahmini yöntemi ayrıntılı olarak yayınlanmıştır (8).
g- Kadınların Kocalarının Mesleği: Meslekler,
(1) iş adamı ve serbest meslek sahibi, (2) memur, (3) satıcı ve esnaf, (4) nitelikli
ve düz işçi, (5) çiftçi ve tarım işçisi, (6) işsizler olarak altı grupta
toplanmıştır.
3. Parametreler:
a- Doğurganlık: Doğurganlık hızı
hesaplanmasında 15-44 yaş arasındaki evli kadınların sayısı baz olarak
alınmıştır. Doğum sayısı, "son bir yıl içinde canlı doğum yaptın
mı?" sorusuna olumlu yanıt veren kadın sayısıdır.
b- Çocuk Düşürme: Düşük hızı
hesaplanmasında 15-44 yaş arasında evli kadınların sayısı baz olarak
alınmıştır. Düşük sayısı, "Son bir yılda çocuk düşürdün mü ya da
aldırdın mı?" sorusuna olumlu yanıt veren kadınların sayısıdır.
c- Gebeliği Önleyici Yöntem Kullanma: Ankete
katılan kadınlara, ağızdan alınan hap, rahim içi araç, geri çekme, prezervatif,
vajinal tablet ya da krem, lavaj gibi bir yöntem kullanıp kullanmadığı sorulmuş bu
yöntemlerden herhangi birini kullanan kadın, gebeliği önleyici yöntem kullanan kadın
olarak kabul edilmiştir. Bu sayı, 15-44 yaşlar arasındaki evli kadın sayısına
bölünerek, gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı hesaplanmıştır.
C- BULGULAR
1. Farklı Bölgelerde Durum:
Türkiye'de en yüksek
doğurganlık Doğu Anadolu'dadır (binde 331). Doğu Anadolu'da çocuk düşürme hızı
binde 32 ve gebeliği önleyici yöntemleri kullanma oranı binde 158'dir. Türkiye'de
çocuk düşürmenin ve gebeliği önleyici yöntem kullanmanın en düşük olduğu
bölge Doğu Anadolu'dur(Tablo:1). Doğurganlığın en düşük olduğu Batı Anadolu
bölgesinde (binde 159), gebeliği önleyici yöntem kullananların oranı en yüksektir
(binde 444). Çocuk düşürmeye gelince, düşük hızı Orta Anadolu'da Batı
Anadolu'dan yüksektir. Bunun nedeni, bu bölgede çocuk sahibi olmak istemeyen
kadınların gebeliği önleyici yöntemler hakkında yeterli bilgi sahibi olmamaları ya
da bildikleri yöntemleri başarılı olarak uygulayamamaları olabilir.
2. Farklı Yerleşme Yerlerinde Durum:
Yerleşme yerinin nüfusu
arttıkça doğurganlık azalmakta, düşük hızı ve gebeliği önleyici yöntemleri
kullananlar oranı yükselmektedir (Tablo:1, Şekil:1). Örneğin, metropollerde
kadınların 2/3'ü gebeliği önleyici yöntem kullanırken, köylerde bu oran 1/5'dir.
Metropollerde düşük hızı köylerden yaklaşık olarak 4 kat fazladır. Nüfusu çok
olan yerlerde gebeliği önleyici yöntem kullanmanın yaygınlaşmasına karşın çocuk
düşürmenin azalmasının nedeni, küçük
aile motivasyonunun güçlenmesine karşılık gebeliği önleyici yöntemleri başarıyla
uygulayamamak olabilir.
Tablo:1- Türkiye'de Bölgelerin, Yerleşme
Yerlerinin ve Kentleşmenin Doğurganlık, Çocuk Düşürme ve Gebeliği Önleyici
Yöntem Kullanmada Oluşturduğu Farklılıklar
Değişkenler |
15-44 yaşında evli
kadın sayısı (baz) |
Doğurganlık Hızı
(binde) |
Düşük hızı
(binde) |
Gebeliği önleyici
yöntem kullanan oranı (binde) |
Türkiye |
4.650.290 |
246 |
57 |
312 |
Bölgeler |
|
|
|
|
Orta Anadolu |
1.127.040 |
252 |
83 |
319 |
Kuzey Anadolu |
909.970 |
266 |
53 |
308 |
Batı Anadolu |
1.218.690 |
159 |
59 |
444 |
Güney Anadolu |
638.400 |
270 |
44 |
235 |
Doğu Anadolu |
762.190 |
331 |
32 |
158 |
Yerleşme Yerleri |
|
|
|
|
Metropol |
495.710 |
130 |
126 |
669 |
Kent |
741.740 |
173 |
87 |
472 |
Kasaba |
611.550 |
233 |
65 |
373 |
Köy |
2.807.290 |
289 |
36 |
193 |
Köyde Yaşayanların
Kentle İlişkisi |
|
|
|
|
Zayıf |
1.387.860 |
323
|
27 |
175 |
Orta |
1.419.430 |
255 |
43 |
210 |
Kentte
Yaşayanların
0-12 yaş arasında
yaşadıkları yer |
|
|
|
|
Köy |
358.450 |
197 |
98 |
464 |
Kasaba |
229.900 |
147 |
61 |
572 |
Kent |
615.540 |
136 |
122 |
587 |
3. Kentleşmede Farklılık:
Kentlileşme
doğurganlığı etkileyen en önemli etmenlerdendir. Gerçekten kentle ilişkisi fazla
olan köylü kadınlarda doğurganlık daha düşük, gebeliği önleyici yöntem kullanma
ve çocuk düşürme daha yüksektir (Tablo:1). Kentte yaşayan kadınlardan çocukluğunu
köyde geçirenlerin doğurganlığı, çocukluğunu kentte geçirenlere göre daha
yüksek, buna karşın gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı ve çocuk düşürme
daha düşüktür (Tablo:1)
4. Kadının Yaşında
Farklılık:
Doğurganlığın en yüksek
olduğu yaş grubu 20-24 yaşlar arasıdır (binde 333). Çocuk düşürmenin en yüksek
olduğu yaş grubu ise 25-29 yaş arasıdır (binde 71). Gebeliği önleyici yöntem
kullananların oranı 30-34 yaş grubunda en üst düzeye (binde 385) çıkmakta, düşük
hızı azalmaya başlamaktadır. Tablo:2'de sunulan veriler 25 yaştan sonra ailede çocuk
sayısını kısıtlama isteminin güçlendiğini, gebeliği önleyici yöntem kullanma ve
çocuk düşürmenin yaygınlaştığını göstermektedir. Otuz yaşından sonra
doğurganlığın azalmasına paralel olarak çocuk düşürme olayları da azalmakta,
buna karşın gebeliği önleyici yöntemler daha fazla kullanılmaktadır. Bu gözleme
dayanarak, ülkemizde aile planlamasında ilk başvurulan önlemin çocuk düşürme
olduğu ve zamanla bu yöntemin yerine gebeliği önleyici yöntemlerin geçtiği ileri
sürülebilir. İleri yaş gruplarında doğurganlıkla birlikte çocuk düşürme ve
gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılmasının azalması, fekondabilitenin
azalmasından ileri gelmiş olabilir.
Tablo:2- Kadınların Yaşı, Çocuk Sayısı,
Öğrenim Durumu ve Kocasının Mesleğinin Doğurganlık, Çocuk Düşürme ve Gebeliği
Önleyici Yöntem Kullanmada Oluşturduğu Farklılıklar
Değişkenler
Yaş (yıl) |
15-44 yaşında evli
kadın sayısı (baz) |
Doğurganlık hızı
(binde) |
Düşük hızı
(binde) |
Gebeliği önleyici
yöntem kullanan oranı (binde) |
|
|
|
|
|
19 veya az |
401.300 |
249 |
51 |
146 |
20-24 |
890.050 |
333 |
60 |
241 |
25-29 |
943.260 |
301 |
71 |
309 |
30-34 |
882.770 |
242 |
58 |
385 |
35-39 |
953.110 |
107 |
45 |
376 |
40-44 |
585.710 |
110 |
54 |
320 |
Ailede Çocuk
Sayısı |
|
|
|
|
0 |
486.460 |
8 |
70 |
62 |
1-2 |
1.330.640 |
258 |
78 |
356 |
3-4 |
1.152.980 |
228 |
48 |
402 |
5-6 |
863.830 |
300 |
44 |
322 |
7 veya fazla |
822.280 |
337 |
44 |
252 |
Öğrenim Durumu |
|
|
|
|
Okula Gitmemiş |
3.260.350 |
274 |
47 |
223 |
İlkokulu Bitirmemiş |
466.930 |
226 |
44 |
394 |
İlkokulu Bitirmiş |
744.340 |
184 |
80 |
546 |
Ortaokul veya fazla |
174.700 |
52 |
186 |
752 |
Kocanın Mesleği |
|
|
|
|
İşadamı veya
serbest meslek |
141.090 |
143 |
100 |
632 |
Memur |
408.310 |
166 |
97 |
576 |
Esnaf ve satıcı |
875.290 |
215 |
58 |
405 |
İşçi |
1.069.870 |
245 |
55 |
341 |
Çiftçi |
1.883.260 |
301 |
40 |
183 |
5. Öğrenim Durumu:
Öğrenim, doğurganlığı
azaltan önemli etmenlerden biridir. Ortaokul ya da daha yüksek öğrenim gören
kadınlarda doğurganlık Türkiye ortalamasının beşte biri dolayındadır (Tablo:2 ve
Şekil:2). Öğrenim düzeyinin yükselmesi, hem gebeliği önleyici yöntemlerin
kullanılmasını hem de düşük hızını artırmaktadır. Bu, öğrenim görmüş
kadınların gebeliği önleyici etkili yöntem seçemedikleri ve seçtikleri yöntemi
uygulamada başarısız olduklarının kanıtıdır. Öğrenim düzeyindeki farklılık,
köy-kent değişkeni sabit tutulsa bile öğrenimin önemli etmen olduğunu gösterir.
Örneğin, köyde okula gitmemiş kadınlarda doğurganlık hızı binde 296, düşük
hızı binde 35 ve gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı binde 177'dir. İlkokulu
bitirenlerde ise bu hızlar aynı sırayla binde 14, binde 39 ve binde 336'dır.
Metropollerde de durum aynıdır. Okula gitmemiş olanlarda aynı hızlar yukarıdaki
sırayla binde 200, binde 93 ve binde 16'dır. Ortaokul yada daha fazla öğrenim
görenlerde ise binde 7, binde 192 ve binde 744'dür.
6. Gelir:
Farklı gelir gruplarında
doğurganlık, çocuk düşürme ve gebeliği önleme yöntemi kullanma arasında ilişki
incelenirse, gelir yükseldikçe doğurganlığın azaldığı, çocuk düşürmenin ve
gebeliği önleyici yöntem kullanmanın arttığı görülür. Gelirle doğurganlık,
çocuk düşürme ve gebeliği önleyici yöntem kullanma arasında gözlenen bu ilişki,
yerleşme yerinin büyüklüğü değişkeni sabit tutularak incelenirse (Tablo:3), gelir
artışının doğurganlık ve gebeliği önleyici yöntem kullanmanın yerleşme yerine
bağlı olmayan değişken olduğu görülür.
Çocuk düşürme ise,
yerleşme yeri büyüklüğü, gelir değişikliğinin etkisini değiştirecek kadar
önemli bir etmen gibi görünmektedir. Köylerde gelir arttıkça çocuk düşürme
azalmakta, metropollerde ise artmaktadır. Kasaba ve kentlerde ise ilişki bir geçiş
tipi göstermektedir. Alt gelir tabakalarında gelir arttıkça çocuk düşürme artmakta
ve bir üst sınıra vardıktan sonra azalmaya başlamaktadır. Bu gözlem, Türkiye'de
köysel bölgede doğurganlığın kısıtlanmasında motivasyonun az olduğunu
göstermektedir. Köylerde gelir arttıkça gebeliği önleme isteğinin artmasına
karşın, bu hususa fazla önem verilmemekte ve gebe kalanlar çocuk düşürme yolunu
seçmemektedirler. Metropollerde ise gelir arttıkça düşüklerin hızla artması,
gelirin kentlerde aile planlaması motivasyonunda önemli bir rolü olduğu anlamını
taşımaktadır.
Tablo:3- Yerleşme Yeri ve
Kişi Başına Yıllık Gelire Göre Doğurganlık, Çocuk Düşürme ve Gebeliği
Önleyici Yöntem Kullanmada Farklılıklar
Kişi başına
yıllık gelir (TL) |
Metropol
A
B
C |
Kent - Kasaba
A
B C |
Köy
A B C |
Toplam
A
B C |
500'den az |
-
-
- |
324 76 265 |
293
51 122 |
298
54 138 |
500-999 |
116 28 645 |
192 36 404 |
276
28 220 |
253
30 272 |
1000-1999 |
239 59 610 |
208 93 488 |
292
35 225 |
247
65 389 |
2000-3999 |
124 201 698 |
164 89 523 |
276
13 268 |
196
64 467 |
4000 veya fazla |
68
254 743 |
55
87 482 |
208
15 255 |
110
122 499 |
T OPLAM |
130 126 669 |
200 77 428 |
289
36 193 |
246
57 312 |
Açıklamalar: A-Doğurganlık
Hızı (baz, 15-44 yaş arası evli
kadın-binde)
B-Çocuk Düşürme Hızı (baz, 15-44 yaş arası evli kadın-binde)
C-Gebeliği Önleyici Yöntem Kullanma Oranı (baz, 15-44 yaş arası evli
kadın-binde)
7. Kocalarının
Mesleklerine Göre Kadınların Durumu:
Kadınlar, kocalarının
mesleklerine göre gruplandırılırsa doğurganlık hızının iş adamları ve serbest
meslek sahiplerinin eşlerinde en düşük düzeyde olduğu (binde 80) ve bunları memur,
esnaf, işçi ve çiftçi eşlerinin izlediği görülür. Çocuk düşürme ve gebeliği
önleyici yöntem kullanmada ise, aynı sırayı izlemek üzere çocuk düşürme hızı
ve gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı çiftçi eşlerinden serbest meslek sahibi
ve iş adamlarının eşlerine doğru gidildikçe artmaktadır. Yerleşme yeri değişkeni
sabit tutulsa da, her tabakada eğilimin kimi ufak yer değiştirmeler dışında, aynı
sıra ve yönü izlediği görülmektedir (Tablo:2).
8. Ailede Yaşayan Çocuk Sayısına Göre Durum:
Genel beklenti, ailede
yaşayan çocuk sayısı arttıkça gebeliği önleme motivasyonunun artacağıdır.
Araştırmamızda elde ettiğimiz bulgular bu beklentiyi desteklememektedir.
Bulgularımıza göre (Tablo:2), gebeliği önleyici yöntemleri kullananlar, ailede
çocuk sayısı arttıkça önce artmakta, dört çocuktan sonra azalmaya başlamaktadır.
Çocuk düşürmede de aynı eğilim vardır. Yaşayan çocuk sayısı dörtten çok olan
ailelerde çocuk düşürme az çocuklu ailelere göre daha az görülmektedir. Buna
bağlı olarak dörtten fazla çocuğu olan ailelerde çocuk sayısı artışına paralel
olarak doğurganlık artmaktadır. Bu durum, çok çocuklu ailelerin genellikle aile
planlamasıyla ilgilenmeyen aileler olduğunu ve bu ailelerde yaşayan çocuk sayısının
artmasının karı-koca davranışlarını büyük ölçüde etkilemediğinin
kanıtıdır.
D- TARTIŞMA VE SONUÇ
Kadınlar sosyo-ekonomik
özelliklerine göre gruplanır ve bu gruplar içinde doğurganlık hızları, çocuk
düşürme hızları ve gebeliği önleyici yöntem kullanma oranları birbirleriyle
kıyaslanırsa, küçük aile motivasyonu arttıkça gebeliği önleyici yöntemlerin
kullanılmasının arttığı, ancak bununla istenilene ulaşılamadığı için gebeliği
önleyici yöntemlerin artışına paralel olarak çocuk düşürme olaylarının da
arttığı görülmektedir. Doğurganlığın azalmasında çocuk düşürmenin
yaygınlaşmasının etkisi önemlidir. Çocuk düşürme hızının gebeliği önleyici
yöntemleri kullanma oranından daha erken yaşlarda en üst düzeye varması, çocuk
sayısını kısıtlamaya karar veren ailelerde kadınların çoğunun önce çocuk
düşürme yoluna başvurduklarını, ondan sonra gebeliği önleyici yöntemleri
öğrendikleri ya da başarıyla uygulayabildiklerini düşündürmektedir. Bulgular
kısmında sunulan verilerde gebe kalma oranları (x) ile gebeliği önleyici
yöntem kullanma oranları kıyaslanırsa, ülkemizde gebeliği önleyici yöntem kullananların bu yöntemleri
başarıyla kullandıklarını söylemek güçtür. Örnek olarak doğurganlık
farklılığının büyük olduğu köy ve metropollerde gebe kalma oranıyla gebeliği
önleyici yöntem kullanma oranları arasındaki fark gösterilebilir. Köylerden
metropollere gidildikçe, gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı yüzde 476
artmasına karşılık gebe kalma oranı ancak yüzde 21'e düşmüştür.
Bulgularımız,
doğurganlığın düşmesinde çocuk düşürmenin daha önemli etmen olduğunu
göstermektedir. Doğurganlık ve çocuk düşürme arasındaki regresyon çizgisinin
katsayısı (-0.97 ± 0.34), doğurganlık ve gebeliği önleyici yöntem kullanma
arasında regresyon çizgisinin katsayısı -0.29 ± 0.08'dir. Doğurganlıkla çocuk
düşürme arasındaki korrelasyon katsayısı -0.59, doğurganlıkla gebeliği önleyici
yöntem kullanma arasındaki korrelasyon katsayısı -0.68'dir.
Kentte yaşama, kentlileşme
ve kadınların öğrenim düzeyi yüksek olanlarında doğurganlığın az oluşu bilinen
gerçektir (9). Türkiye hızla kentleşen ve öğrenim düzeyi yükselen bir ülke
olduğuna göre, gebeliği önleyici yöntemlerin öğretilmesine gereken önem
verilmezse, Türkiye'de çocuk düşürmenin daha fazla artacağını ve gelecekte önemli
bir sağlık sorunu olacağını kabul etmek gerekir. Bu durumda çocuk düşürmenin
tehlikelerini azaltmak için, kimi batı ülkelerinde olduğu gibi kadının isteği
üzerine kürtaj yapılmasına izin vermek zorunluluğu doğabilecektir. Olayların ileride nasıl gelişeceği, bugün gebeliği
önleyici yöntemlerin öğretilmesi ve kullanılma olanaklarının sağlanması yönünde
harcanan çabalara bağlı olacaktır.
Nüfus planlaması sorununa
gelince, 1968 Türkiye'de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları araştırmasında, gebeliği
önleyici yöntem kullandıklarını söyleyen kadınların, o yıl içinde 363.350 çocuk
doğurmuş ve 148.530 çocuk düşürmüş olması da bu hususu desteklemektedir (10).
Gebeliği önleyici yöntem kullanan kadınlar başarılı olsa ve gebe kalmasalardı,
Türkiye'de doğum oranı binde 40'tan binde 27'ye düşerdi. Bugün Türkiye'de aşırı
doğurganlığı önlemek için ailelere doğum kontrolunu kabul ettirmek değil, onlara
gebeliği önlemek için etkili yöntemleri öğretmek ve kullanma olanağını sağlamak
gerekmektedir.
(x) Doğum ve
düşük sayısı toplamı kadın sayısına bölünerek hesaplanmıştır.
Teşekkür
Bu yazıların
hazırlanması için gerekli verileri toplayan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü mensuplarına ve verilerin işlenmesindeki yardımlarından ötürü Özer
Babakol'a teşekkür ederim.
Yararlanılan
Kaynaklar
1. Shorter,
F.C., Demeney, P.: Türkiye'de Ölüm Seviyesi. Doğurganlık ve Yaş Yapısı Tahminleri,
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Yayını No.218, 1967
2. Heperkan, Y ve Ark.: Türkiye Nüfus
Araştırmalarından Elde Edilen Hayati İstatistikler (1966-67), Hıfzısıhha Okulu,
Ankara, 1970
3. Berelson, B.: Türkiye'deki Nüfus
Araştırmaları. Türkiye Etüdü Hakkında Rapor, Ekonomik ve Sosyal Etütler Konferans
Heyeti, İstanbul Üniversitesi, ayrı basım (27-28 Nisan 1964)
4. Özbay, F., Shorter, F.C.: Turkey, Changes in
Birth Practices 1963 to 1968, Studies in Family Planning (March 1970)
5. Fişek, N.H.: Epidemiology of Abortion in
Turkey, IPPF- An Induced Abortion- A Hazard to Public Health adlı kitabı içinde, 1971
6. Çavdar, T, Karadayı, F., Serinken, H.,
Srikantan, K.S., Timur, S.: Türkiye'de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları
Araştırmasının Veri Toplama Teknikleri 1968, Hacettepe Üniversitesi Yayınları D-9,
1971
7. Srikantan, K.S.: Social Survey as an
Instrument of Planning and Evaluation in Developing Countries (will be published)
8. Bulutay, T., Timur, S., Ersel, H.: Türkiye'de
Gelir Dağılımı, Siyasal Bilimler Fakültesi Yayını, 1971
9. Timur, S.: Socio-Economic Determinants of
Differential Fertility in Turkey, İkinci Avrupa Nüfus Konferansı Dokümanlarından
(Strasburg )1971
10. Fişek, N.H.: Türkiye'de
Gebeliği Önlemek İçin Ailelerin Kullandıkları Usuller, Hacettepe Tıp/Cerrahi
Bülteni, Cilt:5, Sayı:4, 1972
* Hacettepe Sosyal ve
Beşeri Bilimler Dergisi, cilt:4, sayı:1, 1972
|