Toplumun Sağlık Düzeyinin
Yükseltilmesinde En Önemli Araç: Eğitim*
A-KAPSAM:
Toplumun sağlık
düzeyinin yükseltilmesi amacıyla yapılan eğitim çalışmaları, okulda öğrencilere
yapılan eğitim ve yetişkin eğitimi olarak ikiye ayrılır. Okul eğitimi de sağlık
personeli olacak öğrencilere yapılan eğitimle her öğrenciye genel eğitim konusu
olarak yapılan eğitimi kapsar. Sağlık personeline okulda ve okuldan sonra yapılan
meslek eğitimi bu yazının kapsamı dışındadır. Konumuz toplumda yetişkinlere ve
okullarda her öğrenciye sağlık konusunda yapılan eğitimdir. Konunun işlenmesinde de
ayrıntılara girmeden konunun çerçevesini çizmek ve sorunları belirlemekle
yetinilecektir. Konumuza giren eğitim çalışmaları, hedef olan kişiler ve konu
bakımından üç grupta toplanabilir.
1.Sağlık Eğitimi:
Kişilere
sağlıklarını korumaları veya tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinden
yararlanabilmeleri için yapılan eğitim çalışmaları bu gruba girer. Bu konularda
yapılan eğitim ülkenin politik rejimi ve gelişme düzeyi ne olursa olsun her ülke
için çok önemlidir. Bu eğitim her ülkede sadece eğitim düzeyi düşük kişiler
için değil, en aydın sayılabilecek bilginler için de gerekli olabilir. Örneğin
şişman bir bilgini diyetini düzeltmesi için, sigara içeni sigarayı bırakması
için, erken tanı için, periodik muayeneye gitme alışkanlığı olmayanları, kanser
ve hipertansiyon gibi hastalıkların önemsenmeyebilecek ilk belirtilerini öğrenmesi ve
en az yılda bir kez, hiç bir şikayeti olmasa da, muayene olması için eğitmek
gerekir.
2.Sağlık Hakkı
İçin Temel Eğitim:
Tüm halkın sağlık
hizmetlerinden yararlanmasına politik düzenin veya yöneticilerin davranışının engel
olduğu ülkelerde -örneğin Türkiye’de- halka sağlık hakkını ve sağlık
hizmetini mümkün olan en yüksek düzeyde elde edememesinin temel nedenlerini gösteren,
üretim düzeninin değiştirilmesini amaçlayan temel eğitim çabaları bu gruba girer.
3.Yöneticilerin
Eğitimi:
Sağlık hizmetlerinin
yönetimine yön veren kişilerin çoğunun, sağlık hizmetlerinin gereği ve
sosyo-ekonomik etkileri, önceliklerin doğru saptanması, örgütlenme ve
işletmeciliğin bilimsel ve akılcı olması gibi konularda eğitime ihtiyaçları
vardır. Hekimlerin, özellikle yöneticileri kolaylıkla etkileyen tanınmış hekim ve
öğretim üyelerinin eğitimi de bu gruba girer. Bir iç hastalıkları profesörü,
jinekolojik vakalar üzerinde söz söylemeyi bilime saygısızlık saymasına karşın,
sağlık yönetimiyle ilgili bir alanda sağduyu ile söz söylemekten ve karar verecek
kişileri etkilemekten kaçınmaz. Bu davranışın çeşitli nedenleri arasında,
sağlık yönetiminde de iç hastalıklarının herhangi bir dalındaki kadar araştırma
ve yayın yapıldığını, sağlık yönetiminin iç hastalıkları ve jinekoloji gibi
bir ihtisas konusu olduğunun anlaşılmamış olması vardır.
Yöneticilerin
eğitimi, özellikle hakim sınıf ve baskı gruplarının beklentilerine ters düşmeyen
teknik konularda çok önemlidir. Örneğin, bir belediye başkanının elindeki
sınırlı olanağı park yapma yerine açıktan akan lağım kanallarını kapatmaya
öncelik vermesini sağlamak, bir valinin sağlık hizmetlerini desteklemek amacıyla
diğer örgütleri harekete geçirmesini sağlamak, maliye bakanından başlayarak yasama
organı üyelerine kadar tüm yetkili kişileri bütçeden sağlık hizmetlerine halkın
istemini karşılayacak ölçüde ödenek konmasını kabul ettirmek için eğitmek
gerekir.
B-TANIMLAR:
Sağlık eğitim
konularını incelemeden önce konuyla ilgili bazı terimleri açıklamada yarar vardır.
1.Sağlık
Hizmetleri:
Bu hizmetler önce
üç gruba (koruma, tedavi ve rehabilitasyon) ve sonra da alt gruplara ayrılır. Tedavi
hizmetlerinde alt gruplar evde ve ayakta tedavi hizmeti yapan örgüt ile hastanelerdir.
Koruyucu hekimlik hizmetleri de kişiye ve çevreye yönelik hizmetler olarak iki alt
gruba ayrılır. Kişiye yönelik koruyucu hekimlik hizmetleri uygun beslenmenin
sağlanması, bağışıklama, ilaçla koruma, erken tanı ve tedavi, aile planlaması ve
sağlık eğitimidir.
2.Eğitim:
Benimsetilmesi ve
uygulatılması için okulda ve okul dışında belirli bir plan ve program çerçevesinde
bilinçli olarak yürütülen çalışmaların tümüne eğitim denilir. Davranış
değişmesiyle sonuçlanmayan bilgilerin kazandırılması ise öğretim olarak
belirtilir.Toplumu daha ileri ve varlıklı bir düzeye ulaştırmak amacıyla yeni
düşünce, bilgi ve becerilerin kazandırılması, eğitim değil öğretimdir. Bu
düzeyde kalan çalışmayı Şeyh Sadi gibi değerlendirmek gerekir. Şeyh Sadi der ki:
“Kafasındaki bilgiyi uygulayamayan, sırtında kitap taşıyan eşekten
farksızdır”. Kişi yaşamı boyunca duyduklarından, gördüklerinden ve
yaptıklarından da bir şeyler öğrenir. Bu da eğitim değil, inkültürasyon yani
kişinin yaşadığı toplumun kültürünü öğrenmesi, benimsemesidir.
3.Temel Eğitim:
İlk kez UNESCO
tarafından kullanılan temel eğitim terimi şöyle tanımlanmıştır: Temel eğitimin
amacı halka kendi sorunlarını çözme yollarını buldurmak, toplumun değer
yargılarını ve davranışlarını yaşadıkları toplumda daha yüksek bir düzeye
ulaştırmak için çaba harcayacak şekilde değiştirmek, kişilere özgür
olduklarını, insanlık ve vatandaşlık hak ve ödevlerinin ne olduğunu öğretmek ve
benimsetmektir.
4.Yetişkin Eğitimi:
Yetişkinlere
çalışma güçlerini arttırmak, yaşayış düzeylerini yükseltmek, ulusal ve
insancıl değerlerini geliştirmek amacıyla okul eğitimi dışında yapılan eğitim
çalışmaları yetişkin eğitimidir. Halk
eğitimi ile yetişkin eğitimi eş anlamdadır. Yaygın eğitim terimi ise örgün eğitim
olanaklarından yararlanamayanların seçtikleri meslek dallarında yeterli duruma
gelmeleri için uygulanan eğitimdir.
5.Sağlık Eğitimi:
Okullarda
öğrencilere ve toplumda tüm kişilere, toplumun sağlık düzeyini mümkün olan en
yüksek düzeye ulaştırmak için yapılan eğitime sağlık eğitimi denir.
C-SAĞLIK
EĞİTİMİNİN ÖNEMİ:
Toplumun sağlık
düzeyini yükseltme amacıyla yürütülen her hizmetin başarılmasında halkın
eğitimi kritik bir etmendir. Bunu yukarda sınıfladığımız sağlık hizmetlerinin her
birinde eğitimin katkısını inceleyerek kanıtlayalım. Önce çevreye yönelik
koruyucu hekimlik hizmetlerini ele alalım ve bir örnek verelim: Su hijyeni. Bir toplumda
kişiler dışkıyla karışan bir suyun içilemeyeceğini, suyun kirlenmemesi için ne
yapması gerektiğini, kirlenmiş suyun nasıl dezenfekte edileceğini biliyor, bildiğini
uyguluyor ve gerekli uygulamayı yapmayanlara baskı yapıyorsa bu toplumda suyla
hastalıkların bulaşması olanaksızdır. Tersine, halk klorlanmış şebeke suyunun
tadını beğenmediği için kirli kuyu suyunu içiyorsa milyonların harcandığı su
tesisleri sağlık yönünden bekleneni sağlamaz. Çöp, apteshaneler ve vektörlerle
(bit ve sinek gibi) savaş sorunlarında da durum aynıdır. O halde olumlu çevre
yaratmak için bu konuda halkı eğitmek ve davranışını değiştirmek, tesisler
kurmaktan daha önemlidir diyebiliriz.
Şimdi de kişiye
yönelik bir sorunu, beslenme sorununu ele alalım. Beslenme bozukluklarının tek nedeni
ekonomik güçsüzlük değildir. Alışkanlıklar ve bilgisizlik de aynı ölçüde
önemlidir. Özellikle şişmanlıkta tek neden alışkanlıktır. Ülkemizde çocuklarda
raşitizmin yaygın oluşunun tek nedeni de ailenin yanlış tutumu, çocuğun güneşe
çıkarılmamasıdır. Ülkemizde çocuklarda kalori-protein yetmezliğinde alışkanlık
ve bilgisizlik, çoğu kez ekonomik güçsüzlük kadar ve hatta ondan daha önemli
etkendir. Annelerin, ya bilgisizliği veya büyük annenin baskısıyla çocuklarını
proteinden fakir diyetle besledikleri veya ekonomik gücü yetse bile ucuz protein
kaynağı olan mamaları kullanmadıkları her hekimin bildiği bir gerçektir. Bu bilgi
noksanını giderme ve olumsuz tutumu değiştirmenin tek yolu yine eğitimdir.
Aile planlaması,
aşılama, ilaçla koruma ve erken tanı gibi kişiye yönelik diğer koruyucu hekimlik
hizmetlerinin yürütülmesinde çoğu kez karşılaşılan sorun halkın bu hizmetlerden
yararlanma isteğinin sınırlı oluşudur. Bu açığı kapamanın yolu da, halkı, hasta
olmadıkları zaman da sağlık hizmetinden yararlanma ve sağlık personelinin
dediklerini yapma konusunda eğitmektir.
Tedavi ve
rehabilitasyon hizmetinde halk eğitiminin gerekliliği konusuna gelince; geleneksel
olarak sağlık eğitimi koruyucu hekimlik hizmetlerinden sayılır. Aslında sağlık
eğitimi tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinde de aynı ölçüde önemlidir ve yeri
vardır. Bir hastanın hastalığının başlangıcında hekime başvurmasını sağlamak,
hasta ölüm döşeğinde iken son çare diye hekim çağırma tutumunu değiştirmek,
hasta hekime başvurdu ise ilacını nasıl kullanacağını, şikayetleri geçse de ilaca
devam etmesi gerektiğini, neyi yiyeceğini veya yemeyeceğini, ne yapacağını veya
yapmayacağını öğretmek ve uygulatmak da eğitim hizmetidir. Kişilere bu konuda iyi
eğitim yapılmaması tedavi hekimliği hizmetlerini olumsuz olarak etkileyen önemli bir
eksikliktir. Ne yazık ki hekimlerin çoğunluğu bu hizmete gereken önemi vermemekte,
hastanın muayenehane veya hastaneden çıktıktan sonra ne yaptığı ile ilgilenmemekte,
onu etkileme yollarını aramamaktadır. Rehabilitasyon hizmeti, özellikle sosyal
rehabilitasyon, eğitim yönü ağır basan bir hizmettir.
D-SAĞLIK EĞİTİM
YÖNTEMLERİ:
Eğitim, yöntem
bakımından teke tek veya grup halinde yüz-yüze eğitimle televizyon, radyo, gazete,
afiş, broşür ve kitap gibi kitle haberleşme araçlarıyla eğitim olarak iki gruba
ayrılır. Sağlık eğitiminde uygulamanın önemi göz önüne alınırsa, yüz yüze
eğitimin temel yöntem olduğu ortaya çıkar. Gerçekten de uygun eğiticiler
tarafından yapılan yüz yüze eğitim olmadan halkın değer yargılarını ve
davranışını değiştirmek hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle sağlık eğitim
programlarının hazırlanmasında yüz yüze eğitim temel hizmet; kitle haberleşme
araçlarıyla eğitim bunu destekleyen hizmet olarak ele alınmalıdır.
Eğitim yöntemleri
konusunda uygulamanın önemini vurgulamak için her eğiticiye rehber olacak aşağıdaki
Çin Atasözünü de hatırlatmak gerekir:
“Duyarsam
unuturum”
“Görürsem
hatırlayabilirim”
“Yaparsam
öğrenirim”
Bir anneye çocuğun
mamasını bizim istediğimiz gibi hazırlamasını söylemekle eğitim olamaz,
öğrenebilmesi için mamayı gözlem altında birkaç defa kusursuz hazırlaması,
gerekir. Sağlık eğitimi yöntemlerinden bahsederken kanunların koyduğu cezaları
uygulayarak davranış değişikliği sağlamak üzerinde durmak gerekir. 1930 yılında
yürürlüğe giren Umumi Hıfzısıhha Kanunu, bugün halkı eğiterek sağlamayı
düşündüğümüz birçok şeyin nasıl yapılacağını saptamış ve yasaklara
aykırı hareket edenlere ceza verilmesi olanağını sağlanmıştır. Sonuç ortadadır.
Halkın davranışında değişme olmamıştır. Çünkü halkın büyük çoğunluğunun
uymadığı ve kanunu uygulamakla görevli olanların gereğine inanmadığı yasaklar
uygulanamaz ve zamanla unutulur. Halkımız bu gerçeği “Hükümet yasağı 15 gün
sürer” diye değerlendirmiştir. Cezanın etkisizliğini söylemek, gereksizliğini
savunmak anlamına alınmamalıdır. Ceza, ustalıkla yararlanıldığı takdirde eğitimi
destekleyebilir. Olağanüstü durumlarda da, örneğin önemli salgınlarda, ceza verilme
yoluna başvurmak gerekebilir. Ancak ceza vererek davranışa yön vermenin toplumsal
tepki yaratarak zararlı olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin: Bir köyde bütün
apteshaneler üstü açık bir çukurdan ibaret ise tüm köylüleri mahkemeye verip
mahkum ettirmekle apteshaneler kapanmaz, halkla işbirliği olasılığı ortadan kalkar.
E-SAĞLIK
EĞİTİMİNİN VE EĞİTİCİLERİN ÖZELLİKLERİ VE
TEMEL KURALLAR:
Toplumda sağlık
eğitimi hizmetlerini planlamak, uygulamak ve değerlendirmek için yetişkin eğitiminin,
özellikle değer yargısı ve davranış değiştirme amacıyla yapılacak eğitimin şu
5 temel özelliğini bilmek gerekir:
1.Seçicilik:
Yetişkin eğitiminin
okulda yapılan eğitimden farkı, yetişkinlerin öğrenmelerinin tümüyle kendi
isteklerine bağlı olması, öğrenmek istedikleri konuyu kendilerinin seçmesidir.
Örgün eğitimde öğrenci, istese de istemese de, öğretmenin söylediğini öğrenme
ve hatta uygular görünme zorundadır. Halkın böyle bir zorunluğu yoktur. Yetişkinler
ilgilendikleri şeyleri öğrenirler. Bir konuyla ilgilenmiyorlar veya kendi
yaptıklarının doğru olduğuna inanıyorlarsa söylenenleri yapmak değil, dinlemezler
bile. Bu nedenle planlama ve uygulamada unutulmaması gereken husus: Okulda öğrencinin
verilen dersleri öğrenmesinin kendi sorunu, yetişkin eğitiminde ise halkın değer
yargılarını ve davranışlarını değiştirmek eğiticinin sorunu olduğudur.
Örneğin: Bir anne çocuğunu iki yaşına kadar emzirmenin gerektiğine inanıyor, buna
karşın hekim veya ebe bu uygulamayı annenin ve çocuğun sağlığı için zararlı
buluyorsa, bu, sağlık düzeyini yükseltmek isteyen hekimin, ebenin sorunudur.
Uygulamalarda ortaya çıkan bir zorluk da sağlık düzeyini yükseltmekle görevli hekim
ve ebenin kişisel amaç ve beklentileriyle örgütün amacı arasındaki çelişkidir.
Hekim veya ebe, örgütün amacına göre değil de kendi amaç ve beklentileri yönünde
çalışma yoluna giderse, o zaman halkın sağlık konusunda eğitimi sorunu ortada ve
sahipsiz kalır.
Bu nedenle uygulamada
personelle örgüt amacını eşleştirmede ne kadar başarı sağlanırsa personelin
halkı eğitmesi o derecede mümkün olur ve başarı umudu doğar. Halkı konu ile
ilgilendirmenin yolu da, mümkün olan durumlarda, halkın ihtiyacıyla eğitim konusu
arasında ilişki kurmak ve konuyu kişinin sorunu haline getirmektir. Örneğin; halka
gelir kaybı, iş gücü kaybı ve hastalıklar arasındaki ilişkinin gösterilmesi,
kişilerin hastalıklardan korunmak için davranışlarını değiştirmeyi kabul etmesi
olanağı yaratabilir.
2.Uygulanabilirlik:
Bir okulda öğrenciye
öğretilen bir şey o öğrencinin, istese bile uygulayamayacağı, hatta uygulanmaması
gereken bir şey olabilir. Sağlık eğitiminde ise öğretilen şeyin uygulanabilir
olması şarttır. Uygulama olanağı olmayan bir konuda eğitim, anlamsız olması bir
yana, halkı ilgilendirmez ve beklenen sonucu veremez. Kişiler duyarak değil,
uygulayarak yeni davranışlar kazanır. Örneğin; çocukların aşılanması için
sağlık örgütü olmayan bir yerde ana-babaya çocuklarını aşılatma eğitimi sonuç
vermez. Ancak bu hizmeti elde edebilmeleri için hükümete baskı yapmaları amacına
yönelik temel eğitim yapılabilir.
3.Süreklilik:
Sağlık mesleklerinde
çalışanların hiç unutmamaları gereken husus, halk eğitiminin çok yavaş gelişen
bir süreç olduğudur. Kuan-Su, (M.Ö. 700 yıllarında yaşayan bir Çin filozofu) bunu
şöyle anlatır: “Bir yıl sonrasıysa düşündüğün tohum ek. Ağaç dik on yıl
sonrasıysa tasarladığın. Ama düşünüyorsan yüz yıl sonrasını halkı eğit”.
Halk eğitiminde amaca ulaşmanın çok uzun zaman alabileceğini bilmek sadece hizmeti
planlayanların değil, bu hizmeti yürütenlerin de bilmesi, umutsuzluğa düşüp
eğitim çabalarını durdurmaması için gereklidir.
Amaçsız, plansız ve
zaman zaman yapılan eğitim uygulamalarıyla
davranış değiştirilemez. Hedef olan kişilerin sürekli olarak eğitim baskısı
altında tutulması başarının koşullarındandır. Eğitimde sürekliliğin önemini
vurgulamak için toplumda eğitim sürecinin gelişme mekanizmasını hatırlamak gerekir.
Bir topluma yeni bir düşünce ve uygulama sokulduğunda önce önder tipli kişiler bunu
deneme amacıyla uygular. Bu ilk uygulamayı sağlamak eğiticinin ilk başarısıdır. Bu
nedenle eğitimde kitle değil önder tipli kişiler hedef olarak alınmalıdır. Halkın
büyük çoğunluğu önder tipli kişilerin uygulamasını gözlerler ve yarar-zarar
yönünden değerlendirirler. Olumlu kanıya varanlar zamanla uygulamaya katılırlar.
Katılma süresi de kişinin özelliğine bağlıdır. Belli bir zaman süresinde toplumda
eğitim sonucu davranış değiştiren kişi sayısının zaman boyutuna karşı grafiği
çizilirse çan eğrisi çıkar. Bu eğrinin bir ucunda “önderler” diğer ucunda
“sert ceviz” ler vardır. Bunlar her toplumda vardır, eğitilemezler ve diğer
kişilere yapılan eğitimi etkisiz bırakmak için çaba harcarlar.
4.Toplumda Herkesi
Kapsama Zorunluluğu:
Belli bir konuda
yapılan sağlık eğitiminin başarılı olması için, toplumda o konuyla ilgili
herkesin eğitilmesi gerekir. Örneğin, çocuk beslenmesinde genç anne kadar, büyük
annenin eğitilmesine de önem verilmelidir. Okulda diş temizliği konusunda yapılan
eğitimi desteklemek ve olanak sağlamak için, aileyi hedef alan eğitim yapılmazsa
eğitimde beklenen başarıya ulaşılamaz. Örnekler istendiği kadar artırılabilir.
Özet olarak denebilir ki sağlık eğitim programları okulda, ailede ve toplumda aynı
zamanda bibirini tamamlayacak şekilde yürütülmelidir.
Okullarda sağlık
eğitimi çok önemlidir. Çocuklara doğru davranış kazandırabilmek yetişkinlerin
davranışını değiştirmekten daha kolaydır. Bu nedenle sağlık örgütü okullarda
sağlık eğitimine çok önem vermelidir. Ancak bu eğitimin başarısı için, en
azından yaşlı kuşağın çocuğa olumsuz etki yapmamasını sağlayacak şekilde
eğitilmesi gereklidir. Bu sağlanırsa bir iki kuşak sonra eğitimin amacına varması
sağlanmış olur.
5.Eğiticinin
Niteliği:
Sağlık alanında
eğitimde en etkili yöntem grup halinde veya yüz yüze eğitimdir. yüz yüze eğitimde
de başarının temel koşulu eğiticinin niteliğidir. Eğitimin başarılı olabilmesi
için eğiticide aşağıdaki nitelikler bulunmalıdır:
a-Eğitici halkın
tanıdığı ve inandığı bir kişi olmalıdır,
b-Eğitici halka,
sağlık eğitimi yanında, halkın istediği bir hizmeti götüren kişi olmalıdır,
c-İletişimi
kolaylaştırmak için eğiticiyle eğittiği kişilerin kültür düzeyleri, olanak
çerçevesinde birbirine yakın olmalıdır,
d-Eğitici, eğitim
yaptığı kişilerin kültürünü, sorunlarını, beklentilerini çok iyi bilmelidir.
e-Eğitici,
eğittiği kişilere saygılı olmalı ve onları incitecek, küçük düşürecek
davranışlardan kaçınmalıdır.
F-SAĞLIK EĞİTİMİ
İÇİN ÖRGÜTLENME:
Bir ülkede, toplumda
ve okullarda sağlık eğitimi için özel örgütler kurulması düşünülebilir veya
hizmet çok görevli bir sağlık örgütünün görevlerinden biri olarak yürütülür.
Ülkemizde okullarda sağlık eğitimi milli eğitim bakanlığının görevidir. Bu
eğitim çalışmaları uygulamayla birlikte yürütülmediği için, genellikle, zamanla
unutulacak bilgi kazandırma sınırını aşmamaktadır. Radyo ve televizyonla yapılan
sağlık eğitiminden ancak kültür düzeyleri bu kanaldan bilgi alabilme ve bu bilgiyi
uygulamaya aktarma yeteneğine erişmiş kişiler yararlanabilir. Kaldı ki bu eğitim
programları da her zaman gereksinmelere uymaz ve bazen de yanlış bilgi yayılmasına
neden olur.
Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı Sağlık Propagandası Genel Direktörlüğü’nün çalışmaları
da yüz yüze eğitimle ilişkisiz kitle haberleşme araçlarıyla yürütülen bir
eğitim hizmetidir. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde kabul edilen
örgütlenme modelinde yüz yüze eğitim esastır ve ocak hekiminden köy ebesine kadar
herkes eğitimle görevlidir. Bölge ve il düzeyindeki sağlık eğitimcilerinin görevi,
ocak personelinin eğitimlerini desteklemek ve tamamlamaktır. Okullardaki sağlık
eğitiminin uygulamayla bağdaştırılmasını ve toplumun gereksinimlerine dönük
olmasını sağlamak ta sağlık ocağı personelinin -özellikle sağlık memurunun-
görevidir.
G-SONUÇ:
Eğitim hizmetleri,
halka sağlık hizmeti sunabilmesi ve halkın bu hizmetten yararlanabilmesi için her
aşamadaki sağlık personelinin her fırsatta yapması gereken bir görevdir. Sağlık
personeli bu görevi yürütürken halk eğitiminin özelliklerini iyi bilmeli ve
kurallarına uymalıdır. Eğitim hizmetleri yıllarca sürecek ve bir görevliden
diğerine devredilecek bir ekip hizmeti olarak planlanmalıdır. Uygulamalar her bakımdan
tutarlı, ahenkli, birbirini tamamlayıcı ve destekleyici olmalı konuyla ilgili herkes
eğitilmelidir. Sağlık hizmetlerinde eğitim konusunda söylenecek son söz
Napolyon’un harbi kazanmak için söylediği gibi, “ Toplumun ve kişilerin sağlık
düzeyini artırmak için üç şey gereklidir: “Eğitim, Eğitim, Eğitim”.
|