Hastaların Faturasını Düzenli
Ödeyebilecekler mi?*
SORU: Hocam daha önce yasalaşan 3359 sayılı
yasa yürüklükte kaldığı 15 ay boyunca uygulanması konusunda hiçbir adım
atılmadı. Şimdi tekrar bazı değişikliklerle yasalaştırılmaya çalışılıyor.
Yasanın, biri işletme modeli, diğeri sözleşmeli personel uygulaması olmak üzere iki
temel üzerine oturtulmak istendiği görülüyor. Bu sistemin finansmanı için de genel
sağlık sigortası getirilmesi planlanıyor. Sizce işletme modeli sağlık sistemimize
neler getirebilir ?
FİŞEK: Bir defa işletme modelinin Türkiye'de
uygulanabilmesi çok güç. İşletme modelinin savunucuları hastanelerin böylece kendi
gelirleriyle yönetileceğini ve bunun daha ekonomik olduğunu düşünüyorlar.
Gelişmiş ülkelerde durum böyle. Hastaneler mali bakımdan özerk. Ama sigorta şirketi
ya da devlet, sağlık hizmetinin faturasını anında ve düzenli ödüyor. Bizde bunu
yapabileceklerini hiç sanmıyorum. Emekli sandığı ya da sigorta faturayı hemen
ödemeli ki, hastane de kendi giderlerini karşılasın. Türkiye'de bu çok zor. Genel
sağlık sigortası getiriyorlar. Tüm vatandaşlardan prim toplamanın olanaksız
olduğunu daha önce de söyledim. Dikkat edin, bizim radyolarda ve televizyonda şu
günlerde gelir vergisi affından söz ediliyor sürekli olarak. Yani vatandaş vergisini
bile ödeyemiyor ve devlet af getirerek, bir anlamda onun yerine vergiyi ödemiş oluyor.
SORU: Yasanın uygulamaya konulduğunu
varsayalım. Nasıl bir gelişme olabilir ?
FİŞEK: Yapacakları iş, birkaç hastaneyi
işletme haline getirmektir. Daha yüksek ücret alıp daha iyi hizmet verecekler. Yine de
devlet, harcamaların bir kısmını sübvanse edecektir (destekleyecektir). Ama, tüm
hastanelerin kendi yağıyla kavrulan işletmeler haline gelmeleri olanaksızdır. Zaten
bu kadar becerikli yöneticileri nereden bulacaklar, onu da merak ederim.
Tabii bu durumda,
hastaneler müşteri çekmek için poliklinik hizmetlerine önem verebilirler. Çok
sayıda hasta muayene edildiği için, daha düşük ücretle hizmet verip muayenehane
hekimlerinin hastalarını çekebilirler. Bu durumda, aslında sağlık hizmetlerinin
yürümesi için çok önemli olan birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetleri
arasındaki işbirliği bozulacaktır. Bu işbirliğini gerçekleştirmeden sağlık hizmetlerinde düzelme beklenemez. Batı
ülkelerinde hasta, birinci basamaktaki hekime başvurur. Burada hastayı tatmin edecek,
nitelikli bir hizmet verilir. Burada tedavi edilemez ise epikrizi yazılarak hastaneye
gönderilir. Yeni yasa bu hususu gerçekleştirmek bir yana, hastane polikliniğiyle
muayenehane hekimi arasında bir tür rekabet yaratmaktadır.
SORU: Yasanın adı oldukça iddialı. Sağlık
Hizmetleri Temel Yasası. Acaba ülkemizin sağlık düzeyine etkisi bu iddiaya paralel
bir noktada olabilir mi?
FİŞEK: Bu yasayla ancak örnek hastaneler
kurulabilir. Hastane hizmetlerinin daha iyileşmesi doğal olarak sağlık düzeyini
etkiler. Ama örnek hastaneler toplumun sağlık düzeyini etkilemez. Türkiye'de sağlık
düzeyinin yükselmesi için ana-çocuk sağlığı hizmetinin düzelmesi gerekir.
Yasanın bu konuda getirdiği bir şey yok.
SORU: Sözleşmeli personel değişikliğinin
amacı sağlık hizmetindeki verimi artırmak olarak belirtiliyor. Bu konuda ne dersiniz?
FİŞEK: Eğer çalışana hakkını vermek ve
yetenekli olanı üstün tutmak için sözleşme uygulanırsa bu olur. İşletmeler daha
iyi hekimi çalıştırmak için daha çok para verip sözleşme yaparlar, daha çok
yeğlenen hekim daha fazla prim alır. Ama Türkiye'de bunun böyle işlemeyeceğini
biliyoruz. "Gözünün üzerinde kaşın var"
diyerek sözleşmeni feshederler.
Nusret Hocaya
teşekkür ettikten sonra çıkarken kapıda aynaya gözüm takıldı. Gözümün
üzerinde kaşım olduğunun ayırdına varıyorum.
|