Özgeçmişi

Prof.Dr.Nusret Hasan Fişek (1914-1990)

Prof.Dr.Nusret H.Fişek, 21 Kasım 1914 yılında Sivas’ta doğdu (nüfusa İstanbul’da kaydoldu). Annesi Mukaddes hanım, babası Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Hayrullah Fişek, kardeşi Prof.Dr.A.Hicri Fişek‘tir. 1940 yılında “başarılarında büyük payı bulunduğunu her zaman andığı” Perihan hanımla evlenmiş ve bu evlilikten Kurthan ve Gürhan adında iki oğlu olmuştur.

1932’de, dönemin en fazla nitelikli mezun veren okullarından biri olan Kabataş Erkek Lisesi’nin Fen Kolu’ndan mezun oldu. 1938 yılında birincilikle bitirdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki son beş yılı, genç Cumhuriyet’in önemli bir ürünü olan 1933 Ünivesite Reformu aydınlanmasına denk düşer.

1941 yılında aynı Üniversite’de Bakteriyoloji İhtisası’nı tamamlayan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, 1946’da Hayati Tıbbi ve Gıdai Kimya Mütehassısı (Biyokimya Uzmanı) oldu, 1952’de ise Harvard Üniversitesi’nden Tıp Bilimlerinde Doktora derecesi aldı. Kendisi; tıp bilimleri felsefe doktoru olan ilk Türk’tür. 1955 yılında Biyokimya Doçenti, 1966 yılında ise Halk Sağlığı Profesörü oldu. Tetanoz toksoidi konusunda yaptığı özgün çalışma ile uluslararası başarı kazandı. Biyokimya dalında ise labaratuvarlar kurdu ve geliştirdi.

Prof.Dr.Nusret H.Fişek, sağlıklı yaşamanın bir insan hakkı olduğunu savunmuş; tüm bilimsel çalışmalarını ve eylemlerini herkese nitelikli sağlık hizmeti ulaşması hedefine yöneltmiştir. Savaş döneminin sona ererek insangücü ihtiyacının aza indiğini ve tıptaki gelişmeler sonucu ortaya çıkan hızlı nüfus artışı sorununu ülkemizde ilk farkeden ve bu konuda harekete geçen biliminsanı yine Dr.Nusret Fişek olmuştur. Bu konuya yönelmesindeki en önemli ivme, aşırı doğurganlığın ve çağdışı yöntemlerle hamileliğe son vermek isteyen kadınların sağlığının dramatik bir biçimde bozulmasıdır. Hızlı nüfus artışıyla sağık, sosyal ve ekonomik sorunların bağlantısını kurarak bir dizi araştırmaya önderlik etmiştir. 1958-1960 yıllarında yerel düzeyde yapılan bu çalışmaların bulguları, ülkemizde daha önce egemen olan nüfus arttırıcı politikaların değiştirilmesine kaynaklık etmiştir. Bu çalışmalar, nüfus azaltıcı politikaların dile getirilmesinin dahi yasaklanmış olduğu bir dönemde yürütülmüştür.

Demografi ve Halk Sağlığı disiplinlerinin ortak sorun alanlarını saptayan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, doğumlarla ölümler hakkında sağlıklı veri toplanmasının önemine dikkat çekmiştir. Daha 1960’lı yıllarda nüfus ve aile planlaması programlarının kadın sağlığı ve kadın hakları çerçevesinde ele alınması gerektiğini ortaya koymuştur. Nüfus planlamasının etkin bir biçimde uygulanması için toplumun ikna edilmesi gerektiğinin bilincinde olan Dr. Fişek; bunu gerçekleştirmek üzere planlamacıların da içinde olduğu bir çalışma grubu oluşturarak kapsamlı bir kampanya başlatmış, gazetelere onlarca yazı yazmış ve konuyla ilgili din yetkililerinin desteğini almıştır. Bununla birlikte, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, konuyla ilgili gerçekçi veri üretmekte giderek yetersiz kalmıştır. Bunu gören Prof.Dr.Nusret H.Fişek, 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde “Nüfus Etüdleri Enstitüsü”nde beş yıl boyunca müdürlük yapmıştır. Bu süre içinde bir yandan insan yetiştirmiş, bir yandan farklı bilim dallarında faaliyet gösteren uzmanlar ve kuruluşlararası ilişkiler sağlamış, aaştırmalar yürüterek sağlıklı bir veritabanı oluşturmuş, bir yandan da “Nüfusbilim Sözlüğü”nün oluşturulmasına önayak olarak demografideki kavramlara Türkçe karşılıklar bulunması için katkılarda bulunmuştur. Ayrıca gebeliği önleyici yöntemlerle ilgili halk eğitimi çalışmalarının hem kadınlara hem de erkeklere yönelik olarak yapılmasını sağlamıştır. Nüfus sorunu ve buna bağlı olarak sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi konusunda 1960 yılında Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın “sağlık sektörü” kısmını hazırlayarak plancılardan uygulayıcılara kadar birçok insanı eğitmiştir.

Doğru kararlar alabilmek için güvenilir bilgi toplamanın gerekliliğini iyi bilen bir kişi olarak Prof.Dr.Nusret H.Fişek, ilk olarak 1963 yılında yapılmaya başlanan ülke çapındaki nüfus ve nüfus-sağlık ilişkilerini ortaya koyan araştırmalarının (Türkiye Nüfus Araştırması) yönlendiricisi ve uygulayıcısı olarak konunun öneminin ülkemizde kavranmasında en büyük rolü oynayan kişilerden biridir. Demografi eğitiminin sağlıklı ve kaliteli olması için yurt dışından konusunda uzman olan kişilerin Enstitü’ye getirilmesi için gayret göstermiştir. Eğitim ve araştırmalarda kalitenin yükseltilmesini sağlayan bu tutumun yanında, Prof.Dr.Nusret H.Fişek, öğrencilerin pek çoğuna da yurt dışında eğitim yapma olanağı yaratmıştır. H.Ü.Nüfus Etüdleri Enstitüsü’ndeki “Dokümantasyon Merkezi”nin kurulması onun çaba ve destekleri ile sağlanmış olup, bu merkez halen ülkemizde konusunda tek ve en büyük bilgi kaynağı olma durumunu korumaktadır.

1961 Anayasası’nın getirdiği sosyal devlet anlayışı ve yarattığı ortam,bu çalışmaların ortaya çıkması ve yürütülmesinin ana belirleyicilerinden biri olmuştur. .

Prof.Dr.Nusret H.Fişek; “dil, din, mezhep, soy, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç ayrımı gözetmeksizin herkese nitelikli sağlık hizmeti” anlayışının yansıması olan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un mimarı olmuştur. 1961 yılında kabul edilen 224 sayılı bu yasa, sağlık yönetimi ve toplum katılımı açısından son derece ileri bir konumdadır. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, bir “düş”tü. Onu boş bir hayal olmaktan ayıran, ayağını yere basan ve eyleme konulmasını da sağlayan gerçekçiliğiydi. Bu düş ve eylemi, koruyucu hekimliği ve çevre sağlığını ön plana çıkarmıştır. Böylece, ülkenin en ücra köşelerine kadar sağlık hizmetinin yayılmasını sağlamış; köylere ebe, ilçelere doktor, yardımcı sağlık personeli, gerekli araç ve gereç ulaştırılmıştır. İlki 1963’te uygulamaya geçirilen sağlık ocaklarıyla birlikte basamaklı, katılımcı ve nitelikli sağlık hizmetlerini halka yaymıştır.

1960 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Okulu Müdürlüğü görevinin yanında, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı’nı da yürütmesi istenmiştir. Bu dönemde kisa bir süre hem müsteşarlık görevini yürütmüş ve hem de Sağlık Bakanlığı’na vekalet etmiştir. 1965 yılına değin çeşitli bakanlar ile çalıştıktan sonra, Faruk Sükan’ın Sağlık Bakanlığı döneminde müsteşarlıktan alınmış; Danıştay kararı ile görevine geri dönmüştür. Yeniden müsteşarlık görevinden alınmasının ardından yeniden Danıştay kararıyla müsteşarlığa dönmüş; ancak iş üretme olanaklarının tükendiğini görerek, kendi isteğiyle bu görevini bırakmıştır. 1963 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde kurulmuş olan Toplum Hekimliği Enstitüsü’nün müdürlüğüne geçmiştir. 1965 yılında Etimesgut Sağlık Eğitim ve Araştırma Bölgesi’nin, 1975 yılında ise Çubuk Sağlık Eğitim ve Araştırma Bölgesi’nin kurulmasını sağlamıştır. Onun başında olduğu, 15 yıllık dönemde Toplum Hekimliği Enstitüsü, uluslararası bir saygınlık kazanmış ve ülkemizin bu alandaki motoru konumuna ulaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile birlikte gerçekleştirilen bir projeyle, Enstitü’nün içinde “Hacettepe Üniversitesi – Dünya Sağlık Örgütü Hizmet Araştırma ve Araştırıcı Yetiştirme Merkezi” oluşturulmuştur. Ne yazık ki bu Enstitü 1982 yılında Yüksek Öğretim Kurumu’nun kararıyla kapatılmıştır.

Hacettepe Tıp Fakültesi’nin kurulmasında ve gelişmesinde büyük katkıları olan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, tıp eğitiminin niteliği üzerinde önemle durmuştur. Nitelikli teorik bilgiyi gerekli görmekle birlikte uygulamalı eğitim olmaksızın yetersiz kalacağını düşünmektedir. Ayrıca tüm sağlık personelinin, hizmet verilecek bölgeye ve sağlık hizmetinin niteliğine göre ayrı bir uyum eğitimi programından geçirilmesi gerektiğini de öngörmüştür. Hekimlerin; yaşam boyu eğitim programlarıyla bilgilerini tazelemeleri, teknolojiye ve bilimsel gelişmelere uyum sağlamaları ve halkın sağlık sorunlarından haberdar olup çözüm üretmeleri gerektiğini düşünmektedir. Sağlık planlamasının halkın hekim kullanma alışkanlığına, ülkenin istihdam gücüne ve ihtiyacına göre planlanması gerektiğini düşünmektedir. Hekimlerin, yeterli altyapısı, öğretim üyesi, araç ve gereci bulunmayan fakültelerde eğitim görmesinin yanlış olduğuna defalarca dikat çekmiştir. Hekimler, mesleklerini ekonomik bir araç olarak görmemeli, topluma karşı hizmeti birincil ödev olarak benimsemeli ve çalışma saatlerini çok iyi değerlendirmelidirler. Böyle bir yaklaşımla sağlık hizmetleri sosyalleştirilebilecek ve hekimlik düzeyinin yükselmesine katkıda bulunulabilecektir. Prof.Dr.Nusret H.Fişek, sağlık hizmetlerinde hekimin yalnız başına görev yapan biri olmadığını ve çalışma grubuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuş, ekip çalışmasının, çağdaş sağlık anlayışının bir parçası olduğuna dikkat çekmiştir. Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinin ise sigorta sistemine değil, bütçe kaynaklarına dayanması gerektiğini vurgulayarak, bütçeden sağlığa yeterli payın ayrılmak zorunda olduğunu belirtmiştir.

SSağlığı bir insan hakkı sayan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, fikirlerini ödünsüz bir şekilde savunmuştur. Sağlık eğitimine, planlamasına, örgütlenmesine yönelik düşüncelerinin ve eylemlerinin yanısıra 12 Mart’ın ve 12 Eylül’ün karanlık uygulamalarına karşı çıkmış, öğrenciler ve mücadele arkadaşları yetiştirmiştir. 1983 yılında Türk Tabipleri Birliği başkanlığı görevini kabul ederek bu meslek örgütünü, başkanlığını yaptığı altı yıl içinde demokrasi mücadelesi veren seçkin bir toplum örgütü haline getirmiştir. Örgütü’nün başında, 1980’li yılların baskıcı günlerinde idam cezalarına ve ölüm cezalarının yerine getirilmesinde doktorlara görev verilmesine karşı çıkmış; TBMM’de onay bekleyen kesinleşmiş ölüm cezası kararlarının yerine getirilmesini engellemekte önemli bir rol oynamıştır (1984 yılından beri Türkiye’de ölüm cezası uygulanmamaktadır). Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın açtığı davaya karşı bilimi, tıp meslek ahlakını, barışı, demokrasiyi ve insan haklarını savunan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, işkencelere karşı çıkarak cezaevlerinde yaşanan sorunlarla yakından ilgilenmiş, Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre için Hekimler Derneği’nin, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ve İnsan Hakları Derneği’nin kurucu üyesi olmuştur.

1988 yılında bilimin karşı karşıya kaldığı en ağır ve hükümet destekli saldırılardan biri olan “kansere karşı zakkum uygulaması”na şiddetle karşı çıkmış; içinde bulundukları panik ortamı ve açmazların etkisindeki kanserli hasta ve yakınlarıyla, otlarla geleneksel (halk) ilaçlarından yardım uman belirli bir toplum kesiminin tepkisini çekmiştir. Bu çok yönlü destekli saldırı karşısında, ısrarla bilimi ve etik ilkeleri öne çıkarmış; hükümeti bu konuda tavır almaya zorlamıştır. Bu çabalarında, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin ve onun 2.Başkanı Prof.Dr.Kazım Türker’i yanında bulan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, bu karşı çıkışının -kendisinin de o sırada kanser olması nedeniyle- ne denli anlamlı olduğunu hiç açığa vurmamıştır. Konunun diğer bir acı tarafı, bilimsel olarak etkisi kanıtlanamayan “kansere karşı zakkum uygulaması”na başvuran kişinin, o gün de bugün de, çalışmalarını sürdürmesine hükümet ve yerel makamlarca göz yumulmuş ve yumulmakta oluşudur.

Türk Tabipleri Birliği, onun başkanlığı döneminde bir çok girişime imza atmıştır. Kamu kuruluşu niteliğinde, hükümetten bağımsız bir kuruluş olan Türk Tabipleri Birliği’nin yasasından gelen yetkilerinden yararlanarak, bir yandan üyelerinin hak ve çıkarlarını korurken, öte yandan halk sağlığına katkısını sağlamak için yürürlüğe konulan bu programlar “üretici etkinlikler” olarak nitelenmiştir. Merkez Konseyi’ne bağlı olarak kurulan kollar (İşçi Sağlığı Kolu, Pratisyen Hekimlik Kolu, Sendikalaşma Kolu, İnsan Hakları Kolu, Özlük Hakları Kolu vb), bir yandan programlar uygulamaya koymuş ve Kongreler gerçekleştirirken; öte yandan yerel tabip odaları düzeyinde de eş-kolların oluşmasını sağlamıştır. Bugün de varlığını koruyan bu kolların uygulamaya koyduğu sertifika programlarından İş Hekimliği Sertifika Programı, Spor Hekimliği Sertifika Programı, Sürücü Kursu Hekimliği Sertifika Programı, ülkemizdeki yaygın ve etkin “hekimlikte sürekli eğitim programları”nın ilk örnekleridir. Aynı dönemde gerçekleştirilen II.İşçi Sağlığı Kongresi , I.Pratisyen Hekimlik Kongresi bugün de kendi alanlarında ağırlıklarını koruyan ve sürdüren kongrelerdir.

Yine Prof.Dr.Nusret H.Fişek’in başkanlığı döneminde, sağlık alanında hizmet veren 4 meslek odasının biraraya gelerek kurdukları Sağlık Meslek Birlikleri Danışma Kurulu, Konfederasyon oluşumuna giden çok önemli bir adımdır.İlk dönem başkanlığını Sn.Prof.Dr.Mekin Tanker’in (Eczacılar Birliği Bşk) yaptığı bu oluşumun ikinci başkanı da Prof.Dr.Nusret H.Fişek’tir (TTB Bşk). Her iki başkanın döneminde de birer kongre gerçekleştiren birlik, 1990 sonrası süreçte, önce TMMOB’nin katıldığı “Meslek Birlikleri Danışma Kurulu”na, daha sonra da sendika ve diğer demokratik örgütlerin katıldığı “Demokratik Platform”a işlevini aktarmıştır.

Prof.Dr.Nusret H.Fişek, yaşamının son diliminde “insan hakları sorunları ve tıp meslek ahlakı” konuları ile çok yakından ilgilenmiştir. Ulusal ve uluslararası platformlarda sunduğu bildiriler, TTB’nin özellikle “herkese sağlık” ve “cezaevi koşullarının geliştirilmesi” çabalarına ek olarak yeni
bir Tıp Meslek Kuralları Tüzüğü hazırlamış ve kendisinin de üyesi olduğu Yüksek Sağlık Şurası’nın (Sağlık Bakanlığı’na bağlı) gündemine sokmuştur. Ne yazıkki ilerlemiş hastalığının kısıtlılıklarından yararlanan Bakanlık yetkililerinin küçük oyunları ile bu
taslak onaylanamamış ve unutturulmuştur.

Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü Aşı Kontrol Laboratuvarı şefliği, Avrupa Biyolojik Standardizasyon Birliği Eksper Komitesi Üyeliği, Dünya Sağlık Örgütü Danışmanlığı , Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Öğretim Üyeliği, Refik Saydam Hıfzıssıhha Okulu Müdürlüğü, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Mezuniyet Sonrası Eğitimi Fakültesi Dekanlığı, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü Kurucu Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı, International Editorial Advisory Committee of the Population Information Program of the George Washington University Medical Center Üyeliği, Dünya Nüfus Araştırmasının değerlendirilmesi, WHO/HRP Hizmet Araştırmaları Steering Komitesi Üyeliği, Dünya Sağlık Örgütü İcra Komitesi Üyeliği (1949-52) görevlerinde bulunan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı (1983-1990) da yapmıştır.

Nüfusbilim (demografi) alanındaki çalışmaları nedeniyle Michigan Üniversitesi 150. yıl ödülünü, sağlığın sosyalleştirilmesi alanındaki çalışmaları nedeniyle ise İngiliz Kraliyet Akademisi üyeliğini (FRCP) alan Prof.Dr.Nusret H.Fişek, Cüzzam Savaş ve Araştırma Derneği Şeref Diploması, Hacettepe Üniversitesi Akademik Hizmet Belgesi, Türk Tabipleri Birliği Hizmet ve Onur Belgesi ve Türkiye Ulusal Verem Savaş Derneği Şeref Rozeti sahibidir.

Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun ile Türk Nüfus Planlaması Kanunu’nun hazırlanması, sağlık hizmetlerinin daha sonra Dünya Sağlık Örgütü tarafından da benimsenen çağdaş ilkelere göre düzenlenmesindeki önemli hizmetleri, tıp eğitiminin topluma dönük eğitim biçimine dönüştürülmesindeki hizmetleri, Mikrobiyoloji, Halk Sağlığı ve Nüfus Sorunları alanlarındaki derin bilgisiyle sayısız uzman yetiştirmesi ve çok sayıda bilimsel eser vermesi nedeniyle “Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 1993 HİZMET ÖDÜLÜ verilmiştir.

Prof.Dr.Nusret H.Fişek, “The Faculty of Community Medicine of the Royal College of Physicians” (FRCP), “American Medical Association”, “Harvard Chapter of the Society of Sigma “, “The New York Academy of Sciences”, “The National Geographic Society”, “The Incorporated Liverpool School of Tropical Medicine”, “The American Public Health Association”, İnsan Hakları Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Hekimler Derneği (NÜSED) ve Ankara Jinekoloji Cemiyeti üyeliği yapmıştır.

Türkçe ve yabancı dilde çok sayıda bilimsel çalışması bulunmaktadır. Prof.Dr.Nusret H.Fişek 3 Kasım 1990’da aramızdan ayrılmıştır.

Aramızdan ayrıldığı tarihte de, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesiydi. Sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle, katılamayacağını anladığı ve 3 Kasım 1990 günü toplanacak olan TTB Genel Yönetim Kurulu’na gönderdiği mesaj, savunduğu ilkelerin ve yaşamının bir özeti olmuştur .