Onun İçin Yazdılar

Dr. Burhan Topal

MEZARBAŞI KONUŞMASI

(3 Kasım 2008)

Değerli katılımcılar, ben 28 yıldır Ankara içinde "Tam Gün" muayenehanede çalışan çocuk doktoruyum.

Hocamı 1971 yılında, Hacettepe Tıp Fakültesi'ndeki "Toplum Hekimliği" derslerinde tanıdım . Hekimlik ve Toplum Hekimliği Felsefesi ile ilgili ilk bilgileri diğer sınıf arkadaşlarımız gibi ben de ondan öğrendim. 1976 da mezun olduktan sonra , "hocam ben Pediatride ihtisasa başladım" dediğimde , gözleri parlamıştı." Toplum Hekimliği Felsefesi ile çok şeyler yapabilirsin" demişti.

1980 de uzmanlık eğitimim bitince kendisini ziyarete gittim ve " hocam ben tam gün muayenehane açmaya karar verdim " dediğimde durgunlaştı. Muayenehanelere ve özel hekimliğe sıcak bakmayan bir insan olarak bu duruma üzülmüştü. Ben de mahzunlaşmıştım. (Öğrenci iken anfilerde ve köy stajlarında söyledikleri kulaklarımdaydı: Hacettepeli doktorlar muayenehane açsa diğer doktorlar aç kalır; doğru olan ya tam gün hastanede ya da tam gün muayenehanede hekimlik yapmaktır, ayrıca sağlık hizmetinde önemli olan örgütlü olabilmektir, serbest hekimlik, örgütlülüğe en az elverişli olan yöntemdir. gibi .)

Düşüncelere daldım. Sessizliği hoca bozdu: "Sana çay getireyim , ben de içerim. " Hatırladığım kadarı ile bana o anda söyledikleri şunlardı:

1. "Hekimlik her yerde aynidir. Düzgün yapıldığında , insanlığa büyük hizmettir. Namuslu çalışan doktor , nerede çalışırsa çalışsın aç kalmaz; belki çok zengin olmaz ama sosyal ve ruhsal doyuma ulaşır. Asla ayartılamaz ve satın alınamaz. Özel muayenehanede de "Toplum Hekimliği" felsefesini uygulamak mümkündür. pekçok şey yapabilirsin.

2. Hasta kayıt sistemini düzgün olarak tutarsın, anne baba akrabalığını her hastaya sorarsın; bu fırsatta akraba evliliğinin sakıncalarını söylersin, bu arada aile planlamasını da anlatırsın. (Aileler çok izahat yapan doktora itiraz etmezler.)

3. Hastaya başlarken ve muayene sonunda ellerini muhakkak yıkarsın, , hepatit ,tifo ve diğer pek çok enfeksiyon hastalığını, bu şekilde önlenebileceğini ailelere anlatırsın. ( özellikle "muayeneden önce ellerimi sabunla yıkamam lazım" diyerek vurgularsın. )

4. Otit ,tonsillit, akciğer enfeksiyonu, döküntülü hastalıklar,sinüzit , gastroenterit, parazitoz, üriner enfeksiyonlar sana sıklıkla başvurabilecek hastalıklardır, tedavi sonrası hastaları kontrola çağırırsın; bu hastalıkları her doktorun tedavi edebileceğini ama doktorun esas görevi ve amacının, bu hastalıkların tekrarlamasını önlemek olduğunu anlatırsın, tedbirlerini söylersin.

5.Parazitoz tedavisini her doktor bilir ama korunmasını ve önlenmesini her doktor vakit ayırıp hastaya anlatmaz; sen anlatırsın.

6. Serbest hekimlik uzun soluklu bir iştir. Telefonun 24 saat açık olmak zorundadır, hasta seni evine çağırdığında gitmek zorundasın, gazete muhabirinin, heyecanla haber peşinde koşması gibi şevkle ,hastanın derdine çare, problemine çözüm getirmek zorundasın.

7. Aşılar yaparsın; biliyorsun, koruyucu hekimliğin en önemli kısmıdır. Kızamık, difteri, tetanoz, polio gibi hastalıkların , aşılanmamış çocuklarda neler yapabileceğini anlatırsın.

8. Ayni zamanda sağlam çocuğa yönelik beslenme önerilerinde bulunursun.

Bütün bunlar serbest hekimin kendi ofisinde yapabileceği şeylerdir.

Sevgili hocam yıllar önce Türkiye'de en mühim problem ,"Su ve Lağım problemidir" demiştiniz; yine ayni problem devam ediyor .Yıllar önce "Koruyucu hekimlik , insan sağlığı için, tedavi edici hekimliğin kat kat üzerinde bir değerdedir" demiştiniz, gene ayni konuyu tartışmaya devam ediyoruz.

Ne yazıkki memleketi idare eden siyaset adamları bunun tersini yapmaya devam etmekteler, Tedavi edici hekimlik harcamaları en az on misli arttı. Herşeye rağmen "Toplum Hekimliği Felsefesi" ayakta kaldı. Dünya Ekonomik Krizi başlayınca nasıl ki "Marks" ın fikirleri ve kitapları yeniden gündeme oturdu; önümüzdeki yıllarda, ülkemize yerleştirilmeye çalışılan "sağlıkta dönüşüm" adı verilen sistem çökecek ; "Nusret Fişek ve öğretileri" yeniden gündeme yerleşecektir.

Ben bu inançtayım.

Hepinize saygılar sunarım.