Prof. Dr. Ayşen Bulut (2)

Onun İçin Yazdılar

Profesör Fişek, Bilim ve Eğitim

Nusret Fişek'in öğrencisi olmakla ne kadar övündüğümü herkesle paylaşmak istiyorum. Onu yakından tanıyan, onun tarafından bilinen bir öğrencisi olmanın büyük bir şans olduğuna inanıyorum. Nusret bey'i görüp, tanımış olanların ondan etkilenmemeleri ve bir şeyler öğrenmemiş olmalarını varsaymak hiç kolay değil. Gerçekte ise onun öğrencisi o kadar çok ki; o benden önceki kuşakları da etkiledi, daha pek çok kuşağı etkilemeye devam edecek.

6 Kasım 1990 günü yapılan törenlerin birinde bir IV.Dönem Tıp Fakültesi öğrencisinin, "Hocam Nusret Fişek" başlıklı söylevinde benim onu yirmi yıl önce ilk tanıdığım zamanki heyecanım içinde duygularını, sevgi ve saygısını, ondan öğrendiklerini coşku ile dile getirmesi çok anlamlıydı. 7 yıl önce öğretim üyeliğinden resmen ayrılmış olan Fişek, bu arkadaşa doğrudan hiç ders vermiş olamaz. Kuşkusuz Nusret Fişek'in öğretim üyeliği yanında yaşantısı gerçek bir okuldu.

Öğretim üyesi iken de, sonraları da "öğrencilerin sevgilisi" olduğu en yetkili ağızdan da onaylanmış bir öğretmendi. Öğrencilerin bu sevgileri diploma törenlerinde gözle görülür bir şekilde izlenebilirdi. Diploma dağıtan öğretim üyeleri için gösterilen ilgi Fişek'e sıra geldiğinde "bir türlü dinmeyen sevgi gösterisi" oluverirdi. Bu gösteri, tekrar tekrar sahneye çağırılan virtüözler için yapılan görkemli coşkular gibi olurdu. Bir başka toplu sevgi gösterisi ise, her öğretim üyesinin düşlerini süsleyebilecek kadar anlamlı olanı öğrencilerinin, onun için erken olan, yaş sınırı ile üniversiteden ayrılması nedeniyle yaptıkları çağdaş törendi.

Fişek öğrencilerini ve çevresindekileri nasıl etkilerdi ?

Bu sorunun yanıtını öncelikle yaşamının dünyada varolmuş en onurlu yaşamlardan biri olduğu gerçeğinde buluyorum. Sonsuz alçakgönüllüğü ve herkese olan saygısı hemen farkedilen başlıca özellikleridir. Hizmet etmek için isimsiz olmak gerektiğine bizi inandırmıştır. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve çalışkanlığı ile son dakikasına kadar kendinden her sorulana her istenene karşılık vermek için bıkmadan usanmadan çalışması çevresindeki hepimizi her zaman etkileyecek. Herkese destek olması ile çoğu kez eleştirildi. Ancak o, bunu fırsat eşitliği olarak düşünür ve hep savunurdu. Bir arkadaşım bu desteği şöyle dile getirdi : "Herkese baştan 10 numara verirdi. Sonunda kişiler alt sınırlarını kendileri belirlerdi..."

1970-76 yıllarında öğrencisi iken, 1976-79 yıllarında asistanı iken, 1979-83 döneminde Hacettepe Toplum Hekimliği Enstitüsü'nde birlikte çalışma şansı bulduğum Fişek, İstanbul'a gelişimden sonra bile yaptığım her çalışmayı iletme, danışma, paylaşma çabalarımı hep destekledi. Hastalığını ilk duyduğum anda birden dünyada yapayalnız kaldığımı hissettim. Bu duygu, bana ne kadar güven verdiğinin ve destek olduğunun bir göstergesidir.

- Çok öz, dolaysız, bilimsel delillerle konuşurdu. Öz deyişler, çoğunlukla Nasreddin Hoca'dan alınmış engin fıkra literatürü ile süslenmiş anlatımı ile anlatmak istediklerini çok kolay iletirdi.

- Bilmediği işlerle uğraşmazdı.

- Savunduğu her şeyi bilimsel olarak açıklardı. Bu nedenle, tartışmaları, kuru politik savunulardan çok farklı ve öğreticidir.

- Yüce bir hoşgörüsü vardı. Kendisiyle beni çok üzen bir olayı paylaşmıştım.Böyle durumlarda kullandığı, kendisine ait olmayan bir özdeyişi çok beğendiğini söyleyerek bana da öğretmişti : "Biri sana haksızlık yaparsa üzülme ! Sen yapmadın ki!" Başlangıçta hiç doğru bulmadığım, açıkçası ona yakıştırmadığım bu değerli deyişi, gün geçtikçe daha da iyi anlıyor ve seviyorum.

- Fişek hocalığın biçimsel ve otokratik bir kavram değil, bilimsel ve kişisel bir özellik olduğunu kendi yaşamı ile belgelemiştir.

Bu nedenle, genelde kalıplaşmış olarak kullanılan "hoca" kavramından çok daha farklı bir kimliği ve yeri vardır.

Temel öğretisi şunlardır :

1. Bilim belli konularla değil, yöntemle belirlenir. Bilimsel yöntemin gözlem, hipotez, gerçekleme ve genelleme aşamalarından geçmemiş her türlü uygulamadan kuşku duyulmalıdır.

2. Hekimlik bilimlerinin tarihsel sürecinde toplum hekimliği, temel tıp bilimleri ve klinik bilimleri izleyen çağdaş tıp uygulamasıdır.

Çağdaş hekimlik uygulaması toplum hekimliğidir.

Toplumdaki bireyleri, hasta ve sağlam olarak ayırmadan her bireyin sağlık bakımından yararlanmasını sağlama, ancak çağdaş hekimlik görüşü ile olabilir. Kişiye verilecek sağlık bakımının koruyucu, tedavi edici ve esenlendirici olarak bir bütün halinde programlanması çağdaş uygulama gereğidir.

Toplum hekimliğinde sağlık yönetimi, epidemiyoloji ve istatistik gerekli temel bilimlerdir. Toplum khekimliği uygulamaları tıpta özellik gerektiren her alan için geçerlidir.

Ancak, gerekler, eldeki kaynaklar ve sonuçta sağlanacak etkinliklere göre öncelikleri belirleme, uygulamaları değerlendirme ve yeniden uyarlama dinamik bir süreçtir. Toplum hekimliği uygulama alanı olarak, ana sağlığı, çocuk sağlığı, kronik hastalıklar, geriatrik sorunlar, kanser, genetik hastalıklar, iş sağlığı, aile planlaması gibi her alan olabilir.

Her alanda etkin hizmet vermek için, temel tıp bilimleri ve klinik hekimlik ancak toplum hekimliği çağdaş yaklaşımıyla hedefine ulaşabilir.Bu yolla, gereksinmesi olan herkes tıp biliminden etkin olarak yararlanabilir. Nusret Fişek öğrettiklerini uygulanmaları için öğretirdi. Şeyh Said'in şu sözlerini çok severdi: "Öğrendiklerini uygulamayan kişi sırtından kitap taşıyan eşekten farksızdır."

Kaldı ki, öğrenme için uygulamanın şart olduğunu da öğretti.

Duyarsam unuturum

Görürsem hatırlarım

Yaparsam öğrenirim

Çin atasözüne son satırı eklemişti :

Tartışırsam olgunlaşırım.

Nusret bey hep tartışırdı !

`