Kasım 1992
Olmaz Diyebilme Özgürlüğü
1967 yılının Nisan ayında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü'nde Nusret Hoca'nın yanında işe girdiğimde üniversiteyi bitireli henüz bir yıl bile olmamıştı. Nüfus Etüdleri Enstitüsü'nün ilk elemanıydım. Demografi hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hoca benim çalıştığım yerden istifa ederek gelmemi istemişti. Köylü kadınlarla ilişki kurabilen bir üniversite mezunu olmamdı bütün özelliğim.
İlk görevim haftanın üç günü Etimesgut Eğitim ve Araştırma Bölgesi'ndeki köylere gidip kadınlarla konuşmaktı. Onlarla genel olarak yaşamları, özellikle aile yaşamları, çocukları, düşük ve gebeliği önleyici yöntemler kullanıp kullanmadıkları hakkında sohbetler ediyor, gözlemlerimi ve düşüncelerimi sürekli yazıyordum. Ancak altı ay sonra bu köylerde bir anket araştırması yapma çalışmalarına başladık. Bu altı ay benim araştırma kariyerimin en önemli dönemi oldu. Cevaplayıcıları genel olarak tanımadan yapılan anket araştırmalarının nasıl sağlıksız olabileceğini sonradan öğrendim.
Daha ilk günlerden başlayarak Nusret hoca gözlemlerime, düşüncelerime önem verdiğini, bana güven duyduğunu gösterdi. Bu güveni haketmek için çok çalıştım. Ama yine de pek çok konuda bilgisiz ve deneyimsizdim. Yeni bir şey yapmamızı önerdiği zaman aklım yatmamışsa ya da iyi anlamamışsam hemen "olmaz" derdim. Hoca her konuyu enine boyuna düşünmüşse beni ikna edene kadar konunun çeşitli yönlerini anlatırdı. Çok nadir de olsa, "galiba haklısın" deyip vazgeçtiği de olurdu. Çoğu benim bilgisizliğimden kaynaklanan bu olmazla ne çok şey öğrendim. Önerileri hem daha fazla öğrenmek hem de hocanın bir kez daha yüksek sesle düşünmesini sağlamak amacı ile hemen kabullenmeye yanaşmıyordum. Bu arada benim de neden olmaz dediğimi Nusret Hoca gibi gerekçelendirmem gerektiğini öğrendim. Bilimde yaşa ve titre göre hiyerarşi olmaması gerektiğini, özgür bir düşünme ve tartışma ortamının ne kadar geliştirici olduğunu öğrendim. Gençlere öz güven vermenin başka bir yolunun olmadığını öğrendim. Şimdi bu öğrendiklerimi öğrencilerime aktarmaya çalışıyorum ve yaşım ilerledikçe genç kuşaklarla tartışmanın bana da ne kadar yararlı olduğunu görüyorum.