Kurban Edilmenin Kolaylığı
(27 Aralık2009)
Ayrıntı ile uğraşırken bütünü kaybediyoruz. Ama ayrıntılar da önemli değil mi? Somut olayları değerlendirip bu olaylardaki mağduriyetleri, adaletsizlikleri, etik dışılıkları tartışmazsak herşeyi çözdüğüne inandığımız sistemleri nasıl nasıl kuracağız ya da kurulu sistemlerin aksayan yönlerini nasıl belirleyeceğiz? İdeal olduğuna inandığımız sistemleri sömürenlerin hakkından nasıl geleceğiz ya da bu teoride çok güzel olan sistemlerin uygulamaya geçince ortaya çıkan aksak yönleri nedeniyle mağdur olanları sistem karşıtı olarak algılayıp onların seslerine kulak tıkamaktan nasıl uzak duracağız? "Sağlıkta Dönüşüm Programı" kuşkusuz sağlık alanında bizce iyi olan bir çok şeyi kökünden değiştirmeyi amaçlamaktadır ve buna hepimiz olabildiğince karşı çıkıyoruz ama unutmayalım "Sağlıkta Dönüşüm Programı" öncesi de güllük gülistanlık değildi ve siyasi iktidarlar bu alanda neredeyse hiç bir şey yap(a)mıyorlardı. Dolayısıyla 2002 öncesini kutsamanın hiç bir haklı gerekçesi olduğunu sanmıyorum.
Nusret Fişek Hoca her geçen gün daha fazla saygı ve sevgi duyduğum bir hekimlik önderi. Evet, siyasetçiler bazen siyasi düşünceleri sağlık alanında onun yapmak istedikleriyle uyuşmadığı için bazen de oy kaygısıyla onun toplumcu ve sosyal amaçlı anlayışını kurban etmişlerdir. Ama bu dediğiniz gibi "birkaç günde" olmamıştır. Bunun örnekleri çoktur. İkinci ve bence daha önemli olan konu siyasetçiler kadar belki onlardan daha fazla hekimler kurban ediverdiler Nusret Fişek Hoca'nın anlayışını. Bireysel olarak hekimlerin bir dereceye kadar rolü olabilir ama sanıyorum ki tıp fakültelerinin, tıp hocalarının rolü çok daha büyük bu konuda. Onların herhalde önemli bir bölümü Nusret Hoca'nın anlayışını paylaşmıyorladı ki öğrencilerine onun ideallerini öğretemediler. Ben de bu öğretilmeyenlerden biriyim. (Bunda bizim tıp fakültesi öğrencisi olduğumuz yıllardaki siyasi konjonktürün de bir rolü vardı herhalde.) Ülkemin sağlık sorunlarına ve meslek örgütümüzün durumuna kafa yorarken onu tanıdım. İtiraf edeyim onun büyüklüğünü ancak ileri dediğimiz bazı ülkelerin onun yıllarca önce yaptıklarını bugün yapmaya çalıştıklarını, sağlık sistemleri alanında ciddi sayılan yabancı bilim adamlarının bilimsel kanıtlarla destekleyerek yeni bir görüşmüş gibi sunduklarını görünce layıkıyla takdir edebildim. Bugün Nusret Fişek Hoca'yı, onun sağlık örgütlenmesi anlayışını, gündelik siyasi tartışmalarımızın sağlık alanındaki uzantılarının bir nesnesi olarak değil de halk sağlığı biliminin yıldızlarından biri olarak tanıtabilirsek öğrencilerimize ve genç meslektaşlarımıza, onun ideallerini paylaşan ve yaşama geçiren hekimler yetiştirmeye her zamankinden daha yakın olduğumuzu düşünüyorum. Aksi halde Nusret Fişek Hoca'yı bir kez daha kurban edivermiş oluruz. Değil mi?